Avital Ronell, Examined Life’ta insanın anlamlandırma çabasına çok temel bir eleştiri yöneltiyor ve bunun önemli bir sorun olduğunu, insanların sokakta kendi kendine oynayan köpeğin davranışlarına bile bir anlam yükleme ihtiyacı duyduğunu dile getiriyor. Bunun bireysel ve toplumsal etkilerini bir düşünsenize! Bir refleks gibi karşımıza çıkan her şeye bir ad koyma, sınıflandırma, kategorilere sokma ve en önemlisi kavrama ve bir neden atfetme gereği duyuyoruz. Bunun toplumsal açıdan nasıl büyük bir sorun olabileceğinin en çarpıcı örneklerini siyasi ve politik hamlelerde görebiliriz ve denebilir ki anlamlandırılmaya çalışılan bir insanlığın yaşayış tarihidir aslında siyaset felsefesi ve sosyoloji. Olagelmiş insan yaşayışında bulunmak istenen o manadır bugün insanların büyük kısmının çabası. Bireysel açıdan yaşattığı buhranı da çağımızın en büyük felaketlerinden biri olan depresyonda fark edebiliriz. Bence bu anlamlandırma çabasının temelinde insanın kibri yatar. Sözde bu kibir Galileo veya Kopernik ile çoktan aşılmış ve insan evrendeki yerini gördükçe haddini bilmeye başlamıştır fakat bir anlamda kişinin beyninin bir güç gösterisi olan anlamlandırma çabasından kopamamak hem devam eden kibri hem de aslında sahip olunan biçareliği gösterir.
İşte Avital Ronell’in bu eleştirisinin pratikte bir görünümünü ilk defa Lale Müldür söyleşisinde deneyimledim. Bundan iki sene evvel Bilkent’e söyleşiye geldiğinde, seyircilerden biri ona şiirlerinden birinde geçen bir tümceden çok etkilendiğini söyleyerek onunla neyi kastettiğini sormuştu. Buna çok çabuk biçimde cevap verdi Lale Hanım ve dedi ki “hiçbir şeyi”. Bir cevaptan bu kadar etkileneceğim aklıma gelmezdi fakat çokça şiirler okuyan ve şiirlerdeki duygular ve anlamlar ile raks etmeye çabalayan bir ben için fazlasıyla kıymetli bir cevap oldu. Belki de sahip olduğum anlamlandırma dürtümün kuvveti nedeniyle en çok İkinci Yeniciler’i seviyordum ve onların satırlarındaki tabiri caizse kaostaki düzeni aramak bana çok keyifli ve tatmin edici geliyordu. Öyle ki en çok da Ece Ayhan’ı severdim, anla anlayabilirsen. Neler yapmadım ki onların şiirlerini okurken, kaç çeşit müzikle haşır neşir olmadım ya da sırf bir kelime için kendimi kaç zaman rüzgarlara vermedim ki balkon köşelerinde. Ama kim çıkardı ki şairlerin kutsal sözler söylediğini?
Bu noktada işte, klişe olacak belki ama şiirlerin gerçek satır aralarını gösterilenler oluşturur. Öyle ki Ece Ayhan, “Şiirimiz karadır abiler” derken neleri neleri anlamlandırıyor olabilir aslında fakat aslolan, benim bu mısranın yer aldığı Mor Külhani şiirini okurken gördüğüm sokaklardır. Sonra canım ister bu sokaklara bir amaç, bir neden, bir kıymet veya bağlam atarım; canım ister bakar bakar geçerim. Çünkü kim kutsadı ki bu şiirleri ya da kim manifestolaştırdı ki her bir kelimeyi? Ben ne görüyorsam ve beraberinde ne hissediyorsam işte şiir bundan ibarettir.
Buraya birkaç tane anlamlandırmaya çalışırken kaçırdığımız gösterilenleri bırakmak istiyorum:
“Düşmemiş Hezarfen Efendi’yle karşılaşır mı acaba?
Bir bakmışım baloncusu uçmuş kan mavisi balonlar
Kuşların vurulduğu mevsim Üsküdar iskele alanında
Bir bakmışım gökyüzünde gömülmez bir cenaze töreni
Ve aşağıda, yıkanmış balonlar demetinin başında
Kurşun ayaklı bir parmak çocuk, kırılır ağlamaz
Ölümü ustaca oyalayan babam öldürülmüş ben satarım
Kopmuş bir kocakarının da eteklerinde azat kuşları
Oğlum öldürülmüş ben satarım Üsküdar iskele alanında”
-Ece Ayhan
İndirdik mi suya denizi
–İndirmedik suya denizi
–İndirdikti suya denizi
Buruk ve unutulmuş yapıyor beni
Şu akşamüstü, şu küçük şey
Çökerken sisleriyle-küçük vapurun kamarasını andıran-
Dilsiz ve gücenmiş bir öykü gibi.
Nice sözler vardır -belli belirsiz- bir yangın yerine benzer
Arasıra kokusunu duyarız
Ve aşklar şekilsiz eylemlerdir gün günden
Biçilmemiş bir çayıdır bütün yaşam
Durumlardır çünkü akılda kalan yalnız.
Örneğin
Bir akşamdır Don nehriyle Şolohov.
-Edip Cansever
Kaynakça:
https://siir.sitesi.web.tr/ece-ayhan/gokyuzunde-bir-cenaze-toreni.html#google_vignette
https://siir.sitesi.web.tr/edip-cansever/su-kucuk-sey.html
http://celalcibran.blogspot.com/2013/11/anlamlandrma-ve-dershanelerin-dayanlmaz.html
https://www.gzt.com/post-oyku/siirdeki-hikye-edip-canseverin-ruhi-beyi-3495832