GazeteBilkent Mezunlar’ın Kasım ayındaki son konuğu, Bilkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümü 2006 yılı mezunumuz Onur Müştak Çobanlı. 1984 İstanbul doğumlu olan Bilkentli, Lombardia’nın en büyük tasarım ofislerinden biri olan OMC’nin sahibi. Çobanlı aynı zamanda Politechnico Di Milano’da Endüstriyel Tasarım ve Marka dersleri veren bir öğretim görevlisi. İşte Onur Müştak Çobanlı’nın başarı öyküsü ve Bilkent’e dair keyifli sohbeti…
GazeteBilkent: Onur Müştak Çobanlı kimdir?
Onur Müştak Çobanlı: Birçok kimliği içimde barındırıyorum, bu çoklu kişilikler arasında ekonomist, tasarımcı, işletmeci, akademisyen, ve niceleri var. Ne olduğum; nerede, ne zaman, kiminle ve neden olduğuma göre değişiyor.
GB: Eğitim sürecini hangi okullarda tamamladınız? Şu anda neler yapıyorsunuz?
Çobanlı: Bilkent’te İktisat okudum. Politecnico di Milano’da mobilya tasarımında master yaptım, şu anda Politecnico di Milano’da Advanced Design Research Unit’te Ph.d öğrencisi ve asistanlık yapıyorum. Şu anda endüstriyel tasarım ve marka dersi veriyorum.
GB: Neden Bilkent? Yeniden seçme şansınız olsa yine aynı okulu veya aynı bölümü seçer miydiniz?
Çobanlı: Kazandırdığı bakış açısından dolayı yeniden şansım olsaydı tekrar Bilkent İktisat’ı seçerdim, tasarıma yöneleceğimi bile bile okurdum.
GB: Tasarıma olan İlginiz nasıl başladı?
Çobanlı: Sanırım aile yadigarı, genetik bir şey, aktive edilmesi gerekiyormuş oldu, tabi bilkent’te katıldığım klüp aktivitelerinin tetikleyici olduğunu söyleyebilirim.
GB: Neden doğrudan endüstriyel tasarım değil de İktisat Bölümü’nü seçtiniz?
Çobanlı: İktisat ile tasarım farklı şeyler değiller, ikisinin de ortak nihai amacı sistemleri daha iyi düzenleyip daha etkin hale getirmek ve optimize etmek. Tasarım ilk bakışta resim gibi geliyor, fakat değil; iyi tasarım bir ürünün daha ucuza üretilmesini, daha uzun dayanmasını ve daha çok satmasını sağlar. İktisat bölümünde, diğer bölümlerden alınan dersler ile birlikte, iyi bir bakış açısı kazanıyorsunuz. İktisat okumanın bakış açısı kazanmak ve sistemlerin genel mekanizmasını anlamak için iyi bir tercih olduğunu düşünüyorum.
GB: Mezun olduktan sonraki süreç nasıl gelişti?
Çobanlı: Mezun olmadan İtalya Politeknik Üniversitesine kabul olmuştum zaten. İtalya’da masterdan mezun olmadan önce kendi şirketimi açtım, yine mezun olmadan doktoraya kabül aldım.
GB: Bize biraz da şirketinizden bahseder misiniz? Bir tasarım şirketi kurmaya nasıl karar verdiniz?
Çobanlı: İktisat ve tasarım bilgimi birleştirmek istedim. Firmamız endüstriyel tasarım, ürün ve paket tasarımı ve sistem tasarımı yapıyor, firmalara tasarım danışmanlığı veriyoruz. Tasarım ile ilgili ne iş olursa yapıyoruz, çok sağlam bir kadromuz var.
GB: Şirketiniz neden Türkiye değil de İtalya’da?
Çobanlı: İtalya’da, çünkü İtalya’nın tasarımda marka değeri var, aynı zamanda burada daha yoğun bir tasarım ortamı olduğu için siz de kendinizi geliştirmek zorunda kalıyorsunuz, teşvik ve motive ediyor.
GB: Bir ürünü tasarlarken nasıl bir süreç yaşıyorsunuz? Tasarımlarınızda esinlendiğiniz tasarımcılar veya yaklaşımlar var mı?
Çobanlı: Önce firmayla konuşup ne hedeflediklerini algılıyoruz. Bazen daha “güzel” değil “daha ucuza” mal edilecek ürün hedefliyorlar. Sonra üretim teknolojilerini algılayıp neler yapabiliriz, nasıl geliştirebiliriz yada optimum şekilde kullanırız diye bakıyoruz. Sonra, pazardaki ürünlerin araştırmasını yapıp, sıklıkla neler var, neler eksik onu algılıyoruz. Bundan sonra konsept tasarımlar geliştirip süzüyoruz, beğendiklerimizi son görsel haline getirip sunuyoruz. Ürün üretildikten sonra da tanıtılması için çalışmalara başlıyor, ürünün kimliği ve iletişimi için tasarım yapıyoruz.
GB: Katıldığınız sergiler, yarışmalardan söz edelim biraz da… Kazandığınız ödüller var mı?
Çobanlı: Sergilere katılmaktan ziyade, onları düzenliyorum. En son Como’da bir serginin Küratörlüğünü yapmıştım. En son Mobilya tasarımında büyük ödül kazandım ihracatçı birliklerinden.
Ödül galasından bir fotoğraf. Fotoğrafdakiler: Onur Müştak Çobanlı ve OMC Tasarım Ekibi
GB: Bilkentli günlerinize geri dönecek olursak, nasıl bir öğrencilik süreci geçirdiniz?
Çobanlı: Güzel ve keyifliydi, çok fazla klübe üyeydim, aktivitelerle geçiyordu.
GB: Bunlar hangi kulüplerdi? Bu çalışmaların size neler kattığını düşünüyorsunuz?
Çobanlı: Dediğim gibi çok kulüp vardı ve bunların bazılarında kurucu üyeydim. Devam ettiğim, aktif olduğum klüplerin bazıları: Klasik Danslar Kulübü, Anime Kulübü, Müzik Kulübü, Genç Girişimciler Kulübü, Kendo ve Tjit klüpleriydi. Bence kulüpler önemli çünkü farklı insanlarla tanışmanı sağlıyor ve sana yeni, bilmediğin şeyler öğretiyor.
GB: En çok zorlandığınız (ya da en çok sevdiğiniz) ders neydi?
Çobanlı: En sevdiğim ders Tarık Kara hocamızın Game-Theory dersi ile Erinç Yeldan’ın verdiği iktisata giriş dersleri idi.
GB: “Bilkentli olmak ayrıcalıktır.” sloganına katılıyor musunuz?
Çobanlı: İçtenlikle katılıyorum. Benim için Bilkentli olmak şanstı.
GB: Bilkentli günlerinize ait unutamadığınız bir anınızı anlatın desek…
Çobanlı: Çok anım var, hepsi de aklımda fakat hiçbirini anlatamam, fakat şunu söyleyeyim, Bilkent’ten anısız mezun olunmaz.
GB: Bilkentli yıllarınız için keşke şunu da yapsaydım/yapmasaydım dediğiniz bir şey var mı?
Çobanlı: Çok şükür “been there” “done that” modundayım.
GB: Geleceğe yönelik planlarınız nelerdir? Hedefinizde neler var?
Çobanlı: İşlerimi daha kurumsallaştırıp rahat ve huzurlu bir hayat yaşamak, “her daim turist” olmak, tasarıma daha çok vakit ayırmak istiyorum malum şu anda şirket işleri, doktora derken yorgun bir durumdayım.
GB: Başta sizin gibi farklı bir mezuniyet sonrası dönem yaşamayı düşünen öğrencilere, sonrasında Bilkentli arkadaşlarımıza iletmek istediğiniz bir tavsiyeniz var mı?
Çobanlı: Sevdiğiniz işi yaparsanız başarılı olursunuz. Fırsatları değerlendirmelerini tavsiye ederim.
GB: Bize zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Çobanlı: Teveccühünüz, bilmukabele ben teşekkür ederim!