Artık zamanı gelmişti Türkiye’m…
Yaşlısıyla genciyle, kadınıyla erkeğiyle yollara dökülen güzel ülkemin semalarında yankılanan belki de en güzel sözlerden biriydi bu söz… Geç kalınmışlıkların birikmişliği mi bu kadar şiddetliydi ya da artık olayların canımıza tak etmesine rağmen ne yandaş medyanın ne de Sayın Hükümet’in yatıştırıcı tek kelime etmemesi; hatta aksine daha da kışkırtacak tarzda kelimeler sarf etmesi mi bilinmez… Ancak elde olan olaylar, akılda unutulmayan yaralar, bilinebilen tek bir gerçek mevcut: İki ağaç için mi bu kadar olay diye sorgulanan eylemlerde, iki ağacın altında yatan yitirilmiş yasaklı bayramlar, göz boyamak için sahte gündemler yaratılırken kelle diye sayılan şehitler, her şeyi daha da iyi hale getiriyoruz mottoları altında bozulan sağlık, eğitim sistemleri ve daha niceleri…
Medyanın yandaşlığını görmüştük de, bu kadar dehşete düşmemiştik hiç…
Hükümetin tepkisizliğini görmüştük de, bu kadar dehşete düşmemiştik hiç…
Gencecik vatan evlatlarımız ölmüştü de, bu kadar dehşete düşmemiştik hiç…
Bir sürü yasaklarla karşılaşmıştık da, bu kadar dehşete düşmemiştik hiç…
Eylemlerde darbeler almış, biber gazları coplar yemiştik de, bu kadar dehşete düşmemiştik hiç…
Daha önce de Hükümetler istifa etmiş, yönetimler değişmişti de, bu kadar dehşete düşmemiştik hiç…
Çünkü ne medya bu kadar açıkça yandaşlık etmişti, ne Hükümet bu kadar duyarsız kalmıştı…
Çünkü kelle diye sayılan Doğu’da ölenler “vatanı korumak uğruna öldüler, sağlık olsun”du ama Tomalarla ezilmemiş, linç edilmemiş; haklı davaları uğruna portakal gazıyla yasaklı kimyasallara boğulmamışlardı hiç…
Çünkü bütün bu yasaklar arasında, ülkesini, Cumhuriyet’ini korumak adına yollara dökülmek yasaklanmamıştı bu denli hiç…
Çünkü yediğimiz darbeler, coplar, biber gazları hiç durmaksızın geceli gündüzlü devam etmemiş; öldürmek maksadıyla atılmamıştı hiç…
Çünkü istifa eden Hükümet’lerin saygınlığı en azından korunmuş, koltuk sevdalısı diye yaftalanmamış, ülkesini korumaya çalışanları kışkırtacak şekilde iç savaşa sürüklenmemiştik hiç…
Türkiye… Türkiye’m… Bütün bu gördüklerin senin inşa ettiklerinin bir bir yıkılması adına gösterilen çabadır… Türkiye’m, bütün bu olanlar damarlarında dolaşan asil kanın akıtılma çabalarıdır. Örnek al kendine, dünya desteğini de bu denli arkana almışken, provokasyonlara gelme, oyunlara alet olma… Çünkü bu denli kurtuluşa yakın olmanın naçizane desteği damarlarında dolaşan kan, Cumhuriyet’e olan bağlılığın ve ülkeni korumak için gösterdiğin o muhteşem cesarettir.
Türk Halkı… Halk’ım… Seninle var olan bu ülkeyi, seni çapulcu diye nitelendiren o insanların yerle yeksan etmesine daha fazla izin verme…
Çünkü sen, dişiyle tırnağıyla bu toprakları kazanmış, kanlarıyla kazandıkları toprakları sulamış bir neslin mirasçısısın!
İşte, tam da bu yüzden #direnankara #direngeziparkı #direntaksim #direnistanbul #direnizmir #direntürkiye …
Rıza ÇETİN
Güncelliğini kaybetmemiş eski bir yazı. Şarap gibi, yıllar geçince olgunlaşmış, demini almış, sert ve keskin aromalı. İçtikçe, ya da okudukça insanın içi yanıyor, öyle bir yanma ki; rutin çalışan organlarım görev yapamaz duruma geliyor.
Bu duyguları kaybetmemen dileği ile başarılar diliyorum.