Mısır’da yaşanan olaylarla ilgili herkesin farklı bir bakış açısı var. Türkiye’de bolca bulunan Mısır uzmanlarımız (!) yaşananları enine boyuna incelemekte ve yorumlamaktalar. Ben maalesef o Mısır uzmanlarından birisi değilim ve olayı ancak darbe bağlamında inceleyebileceğim. Mısır’da yaşanan olaylar ve bu olaylara dünyanın ve ülkemizdeki bazı kitlelerin bakış açısını incelemeye çalışalım.
Kendine has kültürü, edebiyatı, sanatı ile İslam dünyasının en önemli devletlerinden birisi olma özelliğini taşıyan Mısır maalesef zor günler yaşamakta… Henüz 1 yaşına yenice basmış olan Mısır demokrasisi o kadar ağır bir sınav vermekte ki umutsuz olmamak elde değil. Fakat beni asıl umutsuzluğa gark eden şey Mısır’daki olaylara karşı dünyanın özellikle de “batının” tutunduğu tavırdır. Türkiye’deki bazı grupları da unutmamak gerekir tabii ki.
“Batının” ağzından düşürmediği demokrasi, insan hakları, demokratikleşme, eşitlik gibi sözlüğe baktığınızda olumlu anlama gelen bütün kelimeleri bugünlerde Mısır’da arayasınız ki bulasınız. Fakat genel manada siyasi olaylara çok müdavim olmayan birkaç Avrupa ülkesi hariç Mısır’a karşı 3 maymunu oynayan “batının” verdiği mesaj çok açık. İslam coğrafyasına dönüp adeta “ Olay sadece demokrasi değil sen hala anlamadın mı?” diyor ve ekliyor; eğer demokratik yollarla seçilmiş birisinin yerine benim çıkarlarıma hizmet edecek birisi gelecekse yapılan darbe değil tabiri caizse bir balans ayarıdır. Batı maalesef bırakın ileri demokrasiyi Mısır’daki demokrasicilik oyununu bile bu coğrafyaya ve bu coğrafyanın insanına çok görmüştür.
Biraz da çuvaldızı kendimize batıralım. Maalesef Türkiye’deki bazı kesimlerin de duruma tepkisi hiç iç açıcı değil. Mısır konusu açıldığında Mursi’nin yaptığı hatalardan bahsetmek, ya da beyinlerinin bir köşesinde her daim baki
kalan Arap düşmanlığının bir yansıması olan bu Araplarda hep … diye devam eden cümleler kurmak baya revaçta. Zaten herkes Mısır uzmanı olduğu için analizlerin haddi hesabı yok. Bu Mursi de ne kötü adammış da haberimiz yokmuş dedirtiyor insana. Gezi olayları diye anılan dönemde adeta iç savaş varmış gibi davranan ve demokrasi, özgürlük adına savaştıklarını söyleyen “vatanseverlerin” Mısır’ı bu demokrasi mücadelesinde yalnız bırakması hakikaten üzücü. Zira Brezilya’yla bile kardeş ülke olmuşken Mısır’a karşı tutumu gerçekten üzücü gezicilerimizin.
Mısır’da yaşananlar insanları bu yaşananlara darbe diyenler ve darbe diyemeyenler ya da demeyenler diye ikiye ayırdı. Aslında askeri darbe tanımı çok basittir hiç gerek yoktur süslü cümlelere, terimlere. Eğer asker şu ya da bu şekilde siyasete müdahil oluyorsa gerisi teferruattır. İstisnasız hiçbir neden darbeyi meşru kılmaya yetmeyecektir. Burada hiçbir neden sözünün altını çizmek istiyorum aksi takdirde asker kendince haklı sebepleri her zaman yaratacaktır. Yani “bizim çocuklara”sorunca 80 darbesi vatanı kurtarmak amacıyla yapılmamış mıydı? Tüm bunlardan hareketle şunu söylemek isterim ki Mısır’daki olaylardan bahsederken keşke Mursi şöyle yapmasaydı, ama Mursi’nin de yanlışları var gibi cümleler kurmak bile darbelere karşı tutumunuzu gözden geçirmeniz gerektiğinin birer sinyalleridir bana kalırsa bundan dolayı eğer bir mecliste Mısır olaylarını konuşacak olursanız bence ilk cümleniz “ AY RESMEN DARBE” olsun.