Başta CHP ve MHP tarafından olmak üzere bazı muhalefet partilerince de desteklenen Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim bildirgesini açıkladığı konuşmaya Fatiha suresinin Türkçe çevirisini okuyarak başladı. Bu olaydan bir hafta kadar öncesinde de Erdoğan adaylığının açıklandığı konuşmayı Fatiha suresini okuyarak bitirmişti.
İhsanoğlu’nun ve Erdoğan’ın aynı siyasi kaynaktan beslendikleriyle ilgili yapılan tartışmalar kendi içinde tutarlıdır ve her iki düşünce de yani Erdoğanla benzeştikleri doğrultusundaki kanaat de farklı oldukları doğrultusundaki kanaat de kısmen doğrudur. Zira her iki lider de dini hassasiyetler taşıyan, mütedeyyin çevrelerde büyümüş kimseler. Dolayısıyla siyasi düşüncelerinin de bu şartlardan etkilendiği açıktır. Yalnız kaçırılan nokta, başta Erdoğan olmak üzere Ak Parti’nin ve kurucu kadronun sürekli bir değişim içerisinde olmasıdır. Sözgelimi Ak Parti’nin yenilikçiler adı altında o zamana dek siyaset yaptıkları ocaktan ayrılıp kendi yollarını çizmeleri de buna güzel bir örnektir. Elbette, Erdoğan’ın hala muhafazakar bir çizgide olduğu açıktır fakat asıl meselenin, ki ben bunu Erdoğan’ın ve Ak Parti’nin başarılı olmasının en büyük sağlayıcılarından birisi olarak görüyorum, bu partinin ve Erdoğan’ın değişerek değiştirmeyi bilmesi olduğunu düşünüyorum.
Ak Parti’nin ve Erdoğan’ın ulusal manada siyaset sahnesine çıktığı 2000’li yılların başlarını düşünelim… Özellikle belli siyasi çevreler, medya kuruluşları ve askeri-sivil bürokratlar, Ak Parti’nin başa gelmesini adeta “Atatürkçülük ve cumhuriyetin temel ilkeleri açısından” bir felaket olarak nitelendirdiler. 4 yıl kadar sonra cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de dini hassasiyetleri olduğu ve hanımı da türbanlı olduğu için Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilememesi adına hukuki (!) bütün yollar denendi. Elbette bu konuda daha fazla örnek verilebilir ama asıl bahsetmek istediğim nokta bugün geldiğimiz durumdur. Şu çok açık ki Erdoğan toplumun değişimi içselleştirme hızını da dikkate alarak bu ülkenin normalleşmesi adına çok büyük adımlar atmıştır. Daha önce de belirttiğim gibi sadece kendisi değişmemiş aynı zamanda da değiştirmeyi başarmıştır. Değiştirmek derken sadece siyaseti, toplumu kendi tabanını veya kendi partisini değil aynı zamanda diğer partileri ve tabanlarını da değiştirmeyi başarmıştır. Yani artık meclise başörtüsüyle girmek “devlete meydan okumak” olarak değil bir özgürlük olarak görülüyorsa; insanlar dini hassasiyetleri olanların da devlet yönetimine katılmalarının bir sorun olmadığını düşünmeye başlamışsa; Kılıçdaroğlu İhsanoğlu’nun inançlı bir insan olduğunu her fırsatta söylemeye başlamışsa bu ciddi bir başarıdır.
Hem Erdoğan’ın hem de İhsanoğlu’nun konuşmalarında Fatiha suresinin Türkçe çevirilerine yer vermeleri ve bunun toplum tarafından, siyasi partiler tarafından ve medya tarafından normal karşılanması işte Erdoğan’ın değişme ve değiştirme başarısına en güncel en elle tutulur örnektir. Fikrimce, şu an ki siyasi atmosfer Erdoğan’ın başarısının en büyük göstergelerinden biridir çünkü artık rakiplerini bile kendine benzetmeye başlamıştır. Dahası, yıllarca hor görülmüş sessiz yığınların da artık bu ülkenin paydaşları olduğunun anlaşılmaya başlanması ve siyasetin onların da sorunlarıyla ilgilenen ve çözüm üretmeye çalışan bir kurum haline gelmesidir. Bazıları için kötü şeyler çağrıştıracak olsa da biliyorum ki çoğunluğun mutlu olacağı bir son cümle olacak: Türkiye Siyasetine El-Fatiha…