20. yüzyılın en stratejik toprak parçalarından biri olan Kırım, 21. yüzyılda da Rusya’nın açık yayılmacı politikasıyla dünya gündemine oturdu. Ukrayna Hükümeti’nin AB ile Ortaklık Antlaşmasında mutabakata varıp yürürlüğe koymasının ardından başkent Kiev’de ortaya çıkan protesto gösterilerinin sonucunda hükümet başkanı devrildi. Ancak Ukrayna’da sular durulmuyor.
Öncelikle Kırım’ın neden bölge için önemli bir rol oynadığını belirtmek isterim. Kırım yarımadası İslamiyet öncesinde Türklerin ilk göç hareketleriyle yurt olarak kullanılmaya başlayan bir toprak parçası. Altınorda Türk Devleti’nden tutunda Osmanlı’ya kadar her dönem Türk ve İslam izine rastlamak mümkün. Tarıma el verişli geniş arazileri bulunan Kırım ticaret yollarının da kesiştiği bir noktada. Azak Boğazı’nın bulunduğu, birçok doğal limana sahip yarımada bir nevi küçük İstanbul. İşte bu sebeptendir ki Kırım Savaşı ve I. Dünya Savaşı gibi büyük savaşlara ev sahipliği yapmıştır. Kırım, Rusya’nın hem çarlık döneminde hem de Sovyetler döneminde iştahını kabartan bir noktada yer almaktadır. Aynı zamanda Kırım, Rusya’nın Karadeniz’e açılan kapısı ve günümüzde Rusya’nın bölgede hava üsleri ve deniz üsleri yer almakta. Rusya, Türkiye’yi aynı Suriye konusunda olduğu gibi geçtiğimiz yıllarda da diğer aleyhimizde olan konularda bu bölge üzerinden tehdit etmektedir.
Rusya, Kırım’ı 1954 yılında verdi Ukrayna’ya. Ancak Ukrayna, Sovyetler Birliğinin parçası olduğu için kesin ayrılış Sovyetlerin dağılmasından sonra ortaya çıktı ve Kırım’ın Ukrayna’ya ait olduğu kabul edildi. Kırım’da Ruslar, Ukraynalılar ve Türkler bir arada yaşamakta (Burada Stalin döneminde soykırıma ve zorunlu göçe maruz kalan Tatarları anlatmak isterim ama konunun dışına çıkabilirim, isteyenler TRT’nin “Kırım Tatarları” adlı belgeselini izleyebilir). Ruslar her fırsatta Rusya’ya bağlanma isteklerini dile getirmekte. Bu sebeptendir ki yerel mecliste oylama olmuş ve Kırım’ın Ukrayna’da kalmasına karar verilmiştir. Ancak Rusya yarımadadaki askeri varlığını bir türlü çekmemiştir. Buradaki üsler bir anlamda propaganda ve istihbarat merkezi olarak kullanılmaktadır. Sivastapol’daki üssün Rusya için önemi büyük. Gerek Türkiye’yi gerek ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarını bu üssü sayesinde tehdit edebiliyor. Bundan dolayı üssün kontratını uzatmak için 2010 yılında Ukrayna’ya uygun fiyatla doğalgaz satacağını taahhüt etmişti.
Son günlerde hırslı, yayılmacı politikasını açık eden Rusya, karışıklıkları fırsat bilerek Ukrayna’yı işgale başladı. Kırım’a Moskof askeri yığan Rus hükümeti Duma’dan da Ukrayna’ya girmek için izin aldı. Nüfusunun %30’unu Kırım Türklerinin oluşturduğu Kırım’da sıcak saatler yaşanmaya başladı. Ukrayna hükümetinin Kırım sorumlusu Rusya’nın bölgeye helikopterle 2000 asker gönderdiğini bildirdi. Rus hükümeti ise Ukrayna’da istikrarın sağlanması için bölgede bulunduklarını, aynı zamanda Kırım’da yaşayan Rus vatandaşlarının ve Rus askeri varlığının güvenliğinin sağlanması için bölgeye asker çıkarma kararı aldıklarını dile getirdiler.
ABD Başkanı Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin Rus işgali atında olmasını kaygı verici olarak nitelendirdi ve uluslararası toplumla beraber hareket edileceğini aktardı. Kendisi de Kırım Türkü olan A. Davutoğlu ise Kiev’e girme kararı aldı. AB Dışişleri bakanları da Pazartesi günü toplanma kararı aldılar.
Bu arada Rus tanklarının ise Akmescit’i işgal etmeye başlaması üzerine, Ukrayna Devlet Başkanı Vekili ve Meclis Başkanı Oleksandr Turçinov, Rusya’nın Kırım’da Abhazya senaryosunu uygulamak istediğini söyledi. Kiev’te düzenlediği basın toplantısında Oleksandr Turçinov, ülke istihbaratı bilgilerine göre, Rusya’nın Kırım’da, önce çatışmayı kışkırtarak sonra toprak ilhak etme gibi Abhazya senaryosuna çok benzer bir senaryo üzerinde çalıştığını ileri sürdü.
Gelelim yorum kısmına, şimdi Dünya, Rusya ile bir kumar masasına oturacak. Çünkü burada söz konusu olan Kırım değil, Kırım’ı Dünya ne yapsın onu biz gibi duygusal bağı olanlar düşünür ancak. Konu şüphesiz enerji ve Suriye olacak. Çünkü Rusya Avrupa’daki, özellikle Doğu Avrupa’daki enerji piyasasını Ukrayna üzerinden kontrol etmekte. Aynı zamanda Rusya’nın deniz hâkimiyeti konusunda elinde iki önemli üs bulunuyor. Bunlardan birisi Sivastopol limanında diğeri ise Suriye’deki Tartus Limanında yer alıyor. Rusya’nın Suriye’ye, havayolunun yanı sıra deniz yoluyla da silah yardımı yaptığı biliniyor. Sivastopol deniz üssünü kaybetmesi, Rusya’nın Akdeniz’deki, özellikle de Suriye’deki faaliyetlerini sekteye uğratabilir. Bundan dolayı Türkiye’nin yapması gereken Suriye ve Osetya’daki gibi yanlış politikalara başvurmayıp temkinli ancak aktif hareket etmesidir. Türkiye, Kırım’ın ABD ve AB için de bu noktada önemi olduğu için uluslararası toplumla uzlaşarak Rusya ile masaya oturmalıdır. Tabi Rusya’nın doğalgazı kesme tehdidine de hazırlıklı olunmalıdır. Bu arada öngörüm, eğer bir görüşme gerçekleşecek olursa AB, Ukrayna ile imzaladığı Ortaklık Antlaşmasını askıya alma kararı verebilir.