Ukrayna, Kasım’ın sonundan bu yana bir dizi protestoya sahne oldu. Geçtiğimiz 3 ay boyunca, Kiev sokakları sert polis müdahalesine ve soğuğa rağmen direnen eylemcilerle dolu. Eylemcilerin temel talebi, hükümetin uzun süredir gündemde olan AB ile Ortaklık Anlaşmasını yürürlüğe koyması ve nihayetinde AB ortaklığının bir sonuca bağlanması.
Rusya Devlet Başkanı Viladamir Putin’in önceleri darbe girişimi olarak yorumladığı bu muhalif protestolarda sona yaklaşıldı çünkü Ukrayna hükümeti geri adım attı. AB’nin ara buluculuğunda imzalanan uzlaşma anlaşması sonucu, muhaliflerin talepleri hükümet tarafından büyük ölçüde kabul edildi. 21 şubat’tan bu yana yaşanan gelişmeler sonucu, varılan uzlaşma maddeleri şöyle;
Devlet başkanlığı yetkilerinin sınırlı olduğu 2004 anayasasına acilen dönüş yapılacak,
Ulusal birlik hükümeti kurulacak,
Eylül ayına kadar anayasada yapılması planlanan diğer reformlar tamamlanacak,
En geç 2014 Aralık’ta devlet başkanlığı seçimleri için erken seçime gidilecek,
Yaşanan şiddet olayları araştırılacak ve AB bu araştırmaların bir parçası olacak,
Olağanüstü hal ilan edilmeyecek ve kullanılan yasa dışı silahlar teslim edilecek.
Gösterilerin Ukrayna halkı için sosyal bilançosuna gelirsek, SOÇİ olimpiyatlarına katılan Ukraynalı sporcular yarışları bırakıp
ülkelerine döndüler. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor yaptığı açıklama ile Ukrayna’nın kredi notunu
CCC+’den CCC’ye indirdi. Dünya çapında sosyal medya üzerinden, göstericilere destek verildi, bazı yayın kuruluşları Kiev’den canlı yayınla izleyicilerine eylemlerin gidişatıyla ilgili sürekli bilgi akışı sağladı. Geçtiğimiz hafta çarşamba günü ateşkes ilan edilmesine rağmen, perşembe günü ateşkes bozuldu ve toplam 77 kişi yaralanarak öldü.Ukrayna hükümeti çok sayıda polisin, eylemciler tarafından rehin alındığını, güvenlik görevlilerin kendileri savunmak zorunda olduklarını söylese de, dünyanın gözü önünde büyük bir zulüm yaşandı.
2013’ün sonlarında Almanya’da marjinal sol grupların 25 yıldır işgal altında tuttukları, Rote Flora kültür merkezini mülk sahibine teslim etmemek için başlattıkları gösterilerde, Alman polisinin göstericilere sert müdahalede bulundu. Tehlikeli bölge uygulaması ile polise, şüpheli her şahsı arayabilme yetkisi verildi. Avrupa’nın orta yerinde yaşanan, demokratik geleneğe aykırı bu uygulamalar gerçekten dikkat çekiciydi. Venezuela ve Tayland, muhalif grupların hükümet karşıtı gösterilerde bulunduğu diğer iki ülke. Tüm bu tabloya bakınca, dünyada pek çok yerde muhalif seslerin arttığını söyleyebiliriz. Ukrayna 3 ay gibi kısa bir süre sonunda, bir çözüme kavuştu fakat bu can kayıplarını gözden kaçırmamıza neden olmasın.