Aydınlarımızın(!) söylemleri nedeniyle tutuklanmaları veya tazminat ödemek zorunda kalmaları, son günlerin en popüler konularından. Peki durum gerçekten nedir? Türkiye, eleştiren, reddeden yazarlarını gazetecilerini içeri alan, fikir özgürlüğünün hiç olmadığı ya da alenen ihlal edildiği bir ülke mi?
Bu sorulara evet cevabını vermem mümkün değil. Bence, söz konusu durumu tamamen yanlış yorumluyoruz. İnsanların mükemmel öz geçmişlere sahip olup, Türkiye’nin yahut dünyanın önde gelen okullarından mezun olmuş olmaları onları aydın yapacak olan şey değil. Aydın olmak, iyi bir eğitimin yanında, kişisel bir olgunluğu, idrak edebilirliği ve ölçülü eleştiriyi peşi sıra getirmeli. Aydın insan, vatandaşın bir olay karşısında verdiği ilk tepkiyi veren kişi olmamalı; onca birikimleri ve eğitimleri onları başka bir şey söylemek, başka türlü düşünmek zorunda bırakmalı ki aydınlattıkları bir nokta olsun. Peki Türkiye de durum böyle mi? Günümüzde, hangi görüşü temsil ederse etsin, fevri çıkışlar, tweetler ve gazete yazılarıyla aydınlıklarını kanıtlıyor insanlar. Oysa, aydın insan, kitleleri kargaşaya, nefret suçuna sürükleyecek yayınların altına imza atıp bizzat teşvik eder mi?
İkinci olarak değinmek istediğim nokta, sahip oldukları özgeçmiş ve soy isim nedeniyle hemen herkesi aydın yapmaya olan meylimiz. Bir de yazdıkları nedeniyle, tepkiye maruz kalır ceza alırsa, daha bir aydın oluyor yazarlarımız. Ben bu durumu samimiyetten uzak buluyorum. Derdi olan yazar, üslubuyla eleştirisini, övgüsünü yapabilmeli; asıl amaç kitleleri sürüklemek için yazı yazmak, refleks göstermek olmamalı. Ben, kendini aydın olarak addeden insanların, öncelikle kendilerine uygun gördükleri bu isimlemeyle, kendilerini toplumdan çok öte bir yere koyduklarını düşünüyorum. Aydın olmak, onların nezdinde üstün olmayı peşi sıra getiriyor bu yüzden aldıkları en ufak bir eleştiride çileden çıkıyorlar. Elbette yukarıda söylediğimiz gibi, aydınlar bize yeni kapılar açan zihinler olurlar ama bu iki tweetle, bir köşe yazısıyla olamaz; bütün bit ömrünü ilime ve akademiye adamış insanlara karşı bir ayıp olur bu. Bu nedenle, yaşanan onca tartışmalı durumu tekrar düşünüp; hızlı bir yargılama yapmak yerine, anlamaya çalışmak Türkiye’nin siyasal kültürü adına daha verimli olacaktır.