Medyada yalayan da var kınayan da malum.

Kimi yandaş medya der, kimi paralel. Kimi ise statükocudur, darbecidir.

Hüseyin Çelik sağ olsun bir çözüm önerisi getirmiş bu hususa.

Medya-siyaset ilişkilerinde aşk ve nefret olmamalıdır demiş. Misal, AKP’nin akına kara, karasına daha kara gibi bir tutum sergileyen medya anlayışı hepimizin itmesi gereken bir medya anlayışı olmalı imiş. Harikulade!

Yani…

Yiğidi öldürün hakkını yemeyin. Neyse onu yazın kardeşim. Sen ister sev ister sevme, yaptığı iş memleketin, vatandaşın faydasına ise övün. Mutlak bir objektiviteden bahsetmiyor elbet Sayın Çelik. İş fanatizme, körü körüne muhalefete dönmesin yeter.

Sayın Çelik değinmemiş ancak sözünü ettiği sağlıklı medya anlayışını tersten okumak da mümkün. Mesela, AKP’nin karasına çok ak, daha da karasına ak anlayışı da itmemiz gereken bir tutum olsa gerek.

Yani…

Sen seversin ayrı, ancak yaptığı hatalı, vatandaşa zararlı ise eleştir. Yiğit-hak ilişkisinde olduğu gibi, yetimin de hakkını yedirme.

Özetle…

Eylemcinin seksapalitesini, solcunun ayağındaki pahalı ayakkabıyı dert edinen gazete mümkünse 700 bin liralık saati de dert edinsin.

1 Mayıs neden Taksim’de kutlanmıyor diyen, müdahaleyi yazan gazeteci bir zahmet bugün memlekette işçilerin, sigortasız çalıştırılanların, düşük gelirli insanların neden oyunu AKP’ye teslim ettiğini de bir analiz etsin. Öyle ya, Türkiye solu ve sosyal demokratları için bu mesele Taksim’den daha fazla önem arz ediyor. Ya da ediyor olmalı. Dini değerlerini zedelediği iddiasıyla Sevan’ı hedef gösteren, yok etmek isteyenler bir zahmet bakara-makaraya da ses ediversinler. Yok efendim, cumhuriyet gitti gidiyor, Atatürk devrimleri ve değerleri ayaklar altına alınıyor diyenler o değerlere ne kadar katkıda bulunmuşlar dönüp bir baksınlar.

Olmuyor elbet. Müslümanın 700 bin liralık saat takması müslümandan, solun işçiden oy alamıyor olması soldan eleştiri almıyor.

Bu sebepten Sayın Çelik’e üzülerek söylüyorum. Olmaz efendim. Medya çalışanları ve siz siyasetçiler, etik ve ahlak gibi hususları mesleki tanımlara, mantıksal tutarlılığa oturtmadan bu ancak rüyada kalır. Siz de ancak rüyalanırsınız.

Çünkü arzu ettiğiniz vücut bulduğu vakit hali benim gibi oluyor. Evde AKP’li, köyde marjinal, ODTÜ’de kapitalist, New York’ta sosyalist, gazetede ise ateist AKP’li oluyorsunuz.

Yok derdiniz zaten bu değil ise, aman karamıza çok ak, çok karamıza ak diyen eksik olmasın diye dertleniyorsanız meraklanmayın.Yalayan eksik olmaz. Ne sizden ne de ötekinden.

images

Leave a Reply