On beş yıl önce Türkiye’de siyasi karışıklığın tam ortasında bir erken seçime gidildi. 18 Nisan 1999’da beraber yapılan genel ve yerel seçimler, Türkiye’nin günümüze kadar gördüğü son koalisyon hükümetini ve 2002 Kasım’ına kadar süren zorlu bir süreci beraberinde getirdi.
Seçime gidilirken sonuçları etkileyen en önemli olay şüphesiz Abdullah Öcalan’ın yakalanması ve Türkiye’ye getirilmesiydi. 28 Şubat dolayısıyla siyaset üzerinde esen soğuk rüzgarlar, toplumun büyük bölümünü sevindiren bu haberle yerini bazı siyasi aktörler için bir bahar havasına bıraktı. Önemli açıklamayı yapma şansını elinde bulunduran dönemin başbakanı Bülent Ecevit, halkın büyük sempatisini kazandı ve bu da elbette sandıklara yansıdı. Seçim sonuçları şimdi bakıldığında şaşkınlık verecek cinsten, çünkü DSP, yani bir sol parti yüzde 22’yle ilk sırayı alırken, MHP ve Fazilet Partisi ikinci ve üçüncü sırayı alıyor, CHP ise tarihinde ilk defa barajın altında kalıp meclise giremiyordu. Seçimlere gidilen süreçte Bülent Ecevit’in dindar kesime ılımlı yaklaşımı Öcalan’ın yakalanmasıyla birlikte oyların artışında büyük rol oynadı. Deniz Baykal halkçı olmamakla suçlandı ve önceki hükümetlerin sırayla yıkılmasında sivil kanadın günah keçisi addedildi.
Burada Fazilet Partisi’ne ayrı bir parantez açmak günümüzün şartlarını oluşturan dinamikleri anlamaya yardımcı olacaktır. Necmettin Erbakan’ın siyasi yasaklı oluşu Fazilet Partisi’ni Recai Kutan liderliğinde bir yarışa sürükledi. Ancak Milli Görüş’ün üzerindeki kara bulutlar o dönemde henüz dağılmış değildi, açılan bir kapatma davası vardı. O günkü siyasi dengeler İslamcı bir partinin hükümete girmesini hazmedecek durumda değildi, askerin baskısı siyasi aktörleri etkilediği kadar seçmeni de oy kullanırken kara kara düşündürdü. Aldığı oy oranı yüzde 15 olmasına ve mecliste yerini yeniden almasına rağmen Fazilet Partisi, Refah Partisi’nin bıraktığı yerden devam edemeyip büyük destek kaybetti. Dindar halkın yeni arayışlara kucak açması ve sistemle barışık bir harekete razı olması bu çıkmaza dönen sürecin eseriydi.
18 Nisan seçimleri bir çağı kapatıp diğerini başlattı demekte yarar var, çünkü bu seçimlerin ortaya çıkardığı DSP-MHP-ANAP koalisyonu aldığı ağır darbelerle ve yarattığı hem siyasi hem ekonomik kaos ortamıyla Türkiye’nin koalisyonlara illallah dediği bir ruh hali oluşturdu. Toplumun bütün kesimlerinde bir memnuniyetsizlik hali hasıl oldu. Fazilet Partisi Milletvekili Merve Kavakçı başörtüsüyle meclise girdiği gerekçesiyle devlete meydan okumuş sayıldı, Fazilet Partisi kapatıldı, üçlü koalisyonun anlaşarak Cumhurbaşkanı seçtiği Ahmet Necdet Sezer Bülent Ecevit’e Anayasa kitapçığı fırlattı, akabinde ise ülke hafızasında önemli bir yer edinen 2001 Ekonomik Krizi Türkiye’yi yıktı geçti. Herkes krizlere, kaosa, çözülemeyen sorunlara alışmıştı, ancak kaosun dozu öyle bir yere geldi ki Türk siyaseti kendini işlemez, halk da kendini sabredemez halde buldu. Sivil otorite boşluğu, gelecekte ülke siyasetine yön verecek yönetimin eline büyük bir koz bırakıyordu. Sadece dindar kesim değil, ülkenin tamamı alternatiflere hazırdı, her ihtimal denenmiş, her parti hükümete getirilmiş ancak kriz ve kaos ortamından kurtulmak mümkün olmamıştı. 2002 Kasım’ında ortaya çıkan sürpriz sonuç, 18 Nisan’da denenen son koalisyonun bir tasfiyesi, koalisyondan uzak tek partili bir iktidar çağının başlangıcı oldu.
Bu tarih kokan yazıyı üzerinden tam 15 yıl geçen 18 Nisan seçimlerini hatırlamak ve hatırlatmak için kaleme aldım. Tarih tekerrür eder veya etmez, ancak bazı konularda hafızamızın iyi çalıştığına inanıyorum. Eğer ülke olarak bir memnuniyetsizlik içerisine giriyorsak, alınacak önlemlerin ve bulunacak çözümün kaynağı biziz. Daha önce örnekleri yaşandığı üzere, ideoloji ve inanç ekseninden bağımsız olarak, siyasi dengelerin değişimi halkın eliyle mümkün olmuştur. Dilerim, geçmişi hatırlamak, geleceği daha iyi şartlarda kurmamıza yardımcı olur.
Not: Yazarı olduğum GazeteBilkent Tarih Birimi’nin 1. yaş gününü kutluyorum. Ömrü uzun, yazıları daim olsun.
KAYNAKÇA
http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-4981-26-ortanin-sagi-ve-solu-kazandi.html
Mehmet Ali Birand – Son Darbe 28 Şubat Belgeseli 10. Bölüm