Ekmeleddin İhsanoğlu ismi CHP-MHP ortak cumhurbaşkanı adayı olarak açıklandığı ilk anda eminim birçok insan benim verdiğim tepkiyi verdi: Kim bu adam? İsmen tanıyor olsam da Türkiye siyasetinde aktif rol aldığına şahit olmadığım İhsanoğlu’nun bu kadar önem arz eden bir cumhurbaşkanlığı seçiminde aday gösterilmesi kafamı karıştırdı. Seçim öncesi son iki aya girilirken asıl ilgi odağı AK Parti cephesinin çıkaracağı adaydı, çünkü oy potansiyeli göz önüne alındığında kazanma ihtimali daha yüksek addediliyordu. Yine de çatı aday fikrinin hayati önemi vardı. AK Parti’nin Yerel Seçimler’de aldığı oy oranı yüzde 45 civarındaydı ve eğer AK Parti dışındaki bilhassa CHP ve MHP gibi partiler Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylığında olduğu gibi güçlerini birleştirirse AK Parti adayıyla yarışabilirlerdi. Ancak İhsanoğlu’nun aday gösterilmiş olması benim gözümde bu şansı iyiden iyiye azalttı.
İslam Konferansı Örgütü ya da daha sonraki adıyla İslam İşbirliği Teşkilatı’nın eski genel sekreteri olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nun tercih edilmesinde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun rolü olduğu ve MHP lideri Bahçeli’nin de onay verdiği basına yansıdı. CHP’nin yeni çizgisi doğrultusunda değerlendirildiğinde İhsanoğlu sürpriz bir aday ancak çizginin çok da dışında değil. Özellikle Ankara seçimlerinde gözlemlediğimiz muhafazakâr oylara yöneliş politikasının bir sonraki adımı olarak değerlendirilebilir. MHP’nin tabanda bu adaydan yana sorunu olacağını düşünmüyorum. Asıl problem CHP’nin içerisinde değişimi reddeden parlamenterlerin takınacağı tavır. İsim açıklandıktan hemen sonra CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter’in İhsanoğlu’nun adaylığı aleyhindeki demeçleri durumu ortaya koydu. Çatı aday algısı yerleştirilmeye çalışılırken CHP’nın kendi içerisinde bir anlaşmazlık olması planları suya düşürebilir. Partinin içerisindeki fikir ayrılığının seçmende kendini göstermesi ise işten bile değil.
Çatı adaya yoğunlaşıldı ancak AK Parti’nin kendi adayını açıklamamakta ısrar ettiğini unutmamak lazım. Muhtemelen çatı adayın açıklanması bekleniyordu ve AKP’nin adayı önümüzdeki birkaç gün içerisinde ortaya çıkacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ismi öne çıkıyor ve İhsanoğlu’yla mukayese edildiğinde ortak kanı Erdoğan’ın şansının daha yüksek olduğu yönünde. Erdoğan’ın ismi cumhurbaşkanı adayı olarak geçtiğinde Kılıçdaroğlu’nun sıraladığı kriterlerin İhsanoğlu için de geçerli olup olmadığını kendisine sormak yersiz olmaz diye düşünüyorum. Zira CHP liderinin endişe ettiği hususlarda çatı adayın sınıfı geçip geçemediği oldukça şüpheli bir konu. CHP’nin asıl seçmeninde, kemik diye nitelendirebileceğimiz oylarını aldığı Ulusalcı-Kemalist cephede bu adayın kabul görmeyeceği şimdiden yavaş yavaş belli oluyor. Kendi içerisinde muhtemel bir bölünmeyle karşılaşması CHP için önümüzdeki sene yapılacak Genel Seçimler’de de bir handikap yaratabilir. Ana muhalefet, sol görüşe sahip kesimin tamamının oylarını almakta ciddi sorunlarla karşılaşabilir. Bu nedenle nereden bakarsak bakalım çatı aday tercihi pürüzlerle dolu.
Bir diğer nokta ise BDP-HDP cephesinin cumhurbaşkanlığına aday gösterip göstermeyeceği. Son dönemde doğudaki olaylar dolayısıyla AK Parti’yle yaşanan sürtüşmeler bu tercihte rol oynayabilir. Ancak AK Parti çatı adaya karşı ittifak araması gerektiğini anlamış olmalı. Çatı adaydaki MHP faktörünün BDP-HDP cephesinde çatı adaya desteği imkansız hale getirmesi nedeniyle Kürt oylarının önemi oldukça fazla. Geçtiğimiz Yerel Seçimler’de yüzde 5 seviyesinde kalmasına rağmen Genel Seçimler’den hatırladığımız üzere yüzde 6-7 civarında bir oy potansiyeli mevcut. Ayrı aday çıkması durumunda AKP adayıyla İhsanoğlu arasındaki yarış kızışabilir. Bu hesap tabii ki İhsanoğlu’nun destek vermesi muhtemel bütün kesimlerden oy alacağı varsayımına dayanıyor. Destek zayıflarsa AKP adayı büyük bir olasılıkla cumhurbaşkanı olacak.
Çatı aday fikri ilk dillendirildiğinde aklıma 18 Nisan 1999 seçimleri sonucu oluşan üçlü koalisyonun Ahmet Necdet Sezer tercihi gelmişti. İstişareler sonucunda statükoyla da çatışmadan sunulan aday, üç partiden ve meclisteki birçok diğer partiden destek görmüştü. Ancak ilerleyen zamanda kendi belirledikleri cumhurbaşkanının koalisyonla açıktan çatışma içerisine girmesi hükûmetteki üç partide hayal kırıklığı yaratmıştı. Şimdi Erdoğan karşıtı cephenin önemli bir projesi halini alan çatı adayın da anlaşmazlık emarelerine rağmen seçilmesi durumunda CHP ve MHP için aynı sonuçları doğurabileceği inancındayım. Tabii burada en önemli fark, bu kez cumhurbaşkanını meclisin değil halkın seçiyor olması; bu da işleri epey karıştıracak gibi görünüyor. Önümüzdeki iki ay içerisinde Ekmeleddin İhsanoğlu’nun vereceği demeçler ve partilerin adaylarını tanıtmak için göstereceği çaba düşüncelerimde haklı olup olmadığımı gösterecek.