GazeteBilkent Politika birimi olarak yine oldukça önemli bir röportajı gerçekleştirmek için Türk siyasetinin duayen isimlerinden Recai Kutan’ı ziyaret ettik. Farklı dönemlerde İmar ve İskan bakanlığı ve Fazilet Partisi genel başkanlığı yapmış , ülkenin en tecrübeli siyasilerinden olan sayın Kutan ile hem geçmişi konuştuk, hem de oldukça yoğun ilerleyen ülke gündemini değerlendirip, önümüzdeki günlere ilişkin görüşlerini aldık. İlerlemiş yaşına rağmen oldukça dinç gözüken ve bizi büyük bir konukseverlikle ağırlayan Kutan, sorularımızı içtenlikle cevapladı. Milli Görüşün ilk yıllarından, 12 Eylül darbesine. 28 Şubat sürecinden, Ak Parti’nin kuruluşuyla sonuçlanan büyük yol ayrımına kadar çok önemli açıklamalar yapan Kutan günümüzle ve 30 Mart seçimlerine ilişkin yorumlarını da ortaya koydu. Benimle beraber GazeteBilkent Politika birimi yazarımız Betül Doğan ve editörümüz Yağız Baltacı ile birlikte gerçekleştirdiğimiz özel röportajımızı siz değerli okuyucularımızla paylaşıyoruz…
GazeteBilkent: Efendim merhabalar, bizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Genel Başkanlığı ve aktif siyaseti bırakmış olmanıza rağmen yoğun temponuzu sürdürüyorsunuz. Bize de bu yoğun temponuz içinde zaman ayırdınız.
Recai Kutan: Rica ederim, hoş geldiniz. Evet aktif siyaseti bırakmış olmamıza rağmen çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Derneğimiz aracılığı ile birçok yardım ve dayanışma kampanyaları düzenliyor, konferanslar organize ediyoruz. Sizler de yoğun öğrencilik temponuz içinde koşturuyor, güzel işler yapıyorsunuz. Genç yaşta memleket meseleleriyle uğraşmak, toplumsal sorunlara karşı duyarlı olmak çok önemli. Ben de sizin gibi gençlerle birlikte olmaktan dolayı çok memnunum.
BİZ BÜLENT ARINÇ’IN, ABDULLAH GÜL’ÜN, TAYYİP ERDOĞAN’IN ÖNÜNÜ KESMEDİK!
GazeteBilkent: Siz aldığınız görevler, sahip olduğunuz tecrübeler, şahit olduğunuz olaylarla Türk siyasi tarihine damgasını vurmuş bir isimsiniz. Bu yüzden size sormak, sizden öğrenmek istediğimiz çok fazla konu var. Ancak arzu ederseniz Türkiye’nin şu anki siyasi iktidarının ortaya çıkışını bizzat sizin ağzınızdan dinleyelim. Herkesin bildiği gibi Türkiye’yi 10 yıldır yöneten Ak Parti kurucuları sizin uzun süre liderlik ettiğiniz Milli Görüş içinden çıkan, tabiri caizse sizin elinizde yetişen isimler. Bu isimler Fazilet Partisi zamanında “yenilikçiler” adı verilen bir hareket ile size rakip olarak, farklı bir girişim başlattılar. Siz bu hareket ilk ortaya çıktığı zaman bu isimlerin Milli Görüşten kopup farklı bir parti kurmaya yöneleceğini tahmin ettiniz mi?
Recai Kutan: Bülent Arınç ve Abdullah Gül ilk kez benim karşımda Fazilet Partisi kongresinde aday oldukları zaman ben bu durumu partimizin zenginliği olarak değerlendirdim. Size soruyorum; bugün herhangi bir partinin mevcut genel başkanı yerine alternatif bir lider öne çıkabiliyor mu? Ancak Erbakan hocanın en önemli vasıflarından bir tanesi insanları yetiştirmekti. Önlerini kesmek değildi. Erbakan hoca bu arkadaşların ayrılma eğilimleri olduğunu bilmesine rağmen onlara her zaman ağabeylik yaptı. Bugün bizim yetiştirdiğimiz insanlar Türkiye’yi idare ediyor. O dönemde biz bu arkadaşların ayrılma niyetleri olduğunu anlamıştık, ancak onların önlerini kesmek için farklı tedbirler almadık. Bizim partimiz parti içi demokrasi anlamında her zaman diğer partilerin önünde olmuştur.
BİZİ HAYALPEREST OLARAK GÖRDÜLER
GazeteBilkent: Siz Milli Görüş içinde demokrasinin olduğunu ifade ediyorsunuz ancak Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Tayyip Erdoğan öyle düşünmüyor. Kendileri yaptıkları birçok konuşmada Milli Görüş’ün fazla
merkeziyetçi olduğunu ve rahmetli Erbakan’ın söylemleri politikaları yüzünden partinin kendi meselelerini anlatamadığını söyledi. Siz onların bu eleştirilerini nasıl yorumluyorsunuz?
Recai Kutan: Kesinlikle haklı bulmuyorum. Kendileri de gayet iyi bilirler ki biz her sorunumuzu aramızda istişare ederek çözerdik, herkes kendi görüşünü özgürce ifade ederdi. Maalesef rahmetli Erbakan ve Milli Görüş aleyhinde o kadar yayınlar yapıldı ki çok fazla haksızlığa uğradık. Bunun yanı sıra Erbakan anlaşılması zor birisiydi, ufku o kadar genişti ki söyledikleri ancak 15 20 sene sonra toplum tarafından anlaşılabilecek şeylerdi. O yüzden hep hayalperest olarak görüldük. O dönemin hukuk şartları da bizim için çok zordu, bir arkadaşımızın hakkında bir mitingde çok fazla “Allah” dediği için dava açıldı. Tüm bu sıkıntılar yüzünden toplum da bizi doğru anlayamadı ve belki de bu yüzden aramızdan bazı arkadaşlarımız bizi terk etmeyi tercih etti.
ARAMIZDA ÖLÇÜYÜ KAÇIRANLAR OLDU
GazeteBilkent: Bugün gerçekten de tarafsız bir gözle baktığımız zaman Milli Görüşün toplum tarafından doğru anlaşılamadığını görüyoruz. Ancak bunda Milli Görüş kadrolarının da payı olduğunu söyleyebilir miyiz? Özellikle 28 Şubat sürecinde birçok milletvekilinizin, yetkili isimlerinizin yaptığı konuşmalar, söylediği sözler toplumu oldukça germiş, hassasiyetleri tırmandırmıştı. Sizce de o dönem de daha sağ duyulu, daha özenli açıklamalar yapılamaz mıydı?
Recai Kutan: Evet doğrudur. Bazen aramızda ölçüyü kaçıran kimseler oldu. Bir siyasi partide çok farklı üslup ve kültürlerden insanlar olabiliyor. Ancak bu durumun da farklı sebepleri var. Uzun yıllar dindar insanlar bu ülke de önemli mevkilere getirilmediler. Bizim partilerimiz dindar insanlara sahip çıktıkları zaman onlar da bizi sahiplendiler. Ancak şunu ifade etmemiz gerekir ki bu insanların her birisinin kültürel olarak çok iyi yetiştiğini iddia etmemiz mümkün değil. Üstelik seçimlerde de başarılı olduğumuz zaman bu insanlar ” biz ne olduk” psikolojisine girip bazı ölçüsüz tavırlar içinde girdiler. Ancak bu durum bazı çevreler tarafından da fazlasıyla abartıldı. Söylemediğimiz sözler yüzünden, işlemediğimiz suçlar yüzünden haksızlıklara maruz kaldık, uzun süre tutuklu kaldık.
AK PARTİ’YE HİÇ HAKARET ETMEDİM
GazeteBilkent: Günümüz siyasi tartışmalarına çok fazla girmek istemediğinizi biliyoruz. Ancak sizi burada bulmuşken şu soruyu sormadan geçmek istemiyoruz. Saadet Partisi temsilcileri Ak Parti’yi özellikle ilk zamanlarında çok ağır sözlerle eleştirmişti. Hatta “siyonizmin uşakları”, “Amerika’nın, İsrail’in kucağında gezenler” gibi son derece ağır ifadeler kullanılmıştı. Rahmetli Erbakan’ın da Ak Parti’ye dönük oldukça sert eleştirileri olduğunu biliyoruz. Bugün Saadet Partisi Ak Parti’ye karşı bu sert eleştirilerini hala savunuyor mu?
Recai Kutan: Ben tam 10 sene genel başkanlık yaptım. Benim üslubum, benim tarzım kesinlikle bu tarz ağır eleştiriler yöneltmeye uygun değil. Kaldı ki bizler bu arkadaşlarla uzun yıllar omuz omuza çalıştık, sert sözler kullanmak doğru değil. Ancak bu Ak Parti’nin yanlışlık yapmadığı anlamına gelmez. “Milli Görüş gömleğini çıkarttık”gibi bizleri üzebilecek birçok ifadeleri oldu, bizim içimizden de buna tepki gösterenler elbette vardı ancak benim üslubum böyle olmaz. Ben her zaman yumuşak üslubun taraftarı olmuş birisiyim. Ben bugün Saadet Partisi yönetimi içinde değilim ancak parti içinde de Ak Parti’ye karşı büyük bir öfke olmadığını biliyorum. Ancak özellikle genç arkadaşların haklı sitemleri vardır, bunları anlayışla karşılamak gerekir.
HERKESİN KÜLAHINI ÖNÜNE KOYUP DÜŞÜNMESİ GEREK
GazeteBilkent: Ülke ciddi bir kutuplaşmanın içine doğru sürükleniyor. Gezi olayları toplumda önemli bir infiale sebep oldu. Milli Görüşe yakın çok sayıda kişiyi de olaylar esnasında meydanlarda gördük, son zamanlar da ise hükumet cemaat çatışması ülke gündemini ciddi şekilde meşgul ediyor. Tüm bu gelişmeler çerçevesinde yerel seçimlere gidiliyor. Sizin bu konulardaki genel görüşünüz nedir, seçimler için bir öngörünüz var mı?
Recai Kutan: Memleketin huzur ve güven ortamına hiç olmadığı kadar ihtiyacı var. Özellikle Gezi Olayları konusunda herkesin külahını önüne koyup düşünmesi gerek. Memleket her anlamda zor günler geçiriyor. Cemaat- hükumet çatışması için de kimin doğru söylediğini anlamak mümkün değil. “Birileri milyar dolarları götürdü” deniliyor, diğerleri ise bunun yalan olduğunu söylüyor. Seçimlerin sonucunu şimdiden kestirmek güç, üstelik her gün yeni bir gelişme ortaya çıkarken. Ancak ben an itibariyle rüzgarın Ak Parti’den yana estiğini düşünüyorum. Özellikle Ankara ve İstanbul da seçimleri kazanacaklarını düşünüyorum. Saadet Partisi’nin ise oyları bir miktar artacaktır ancak büyük oranda bir artış bu seçimler için pek beklemiyorum.
GazeteBilkent: Peki röportajımızın sonuna gelirken Bilkent Üniversitesi ve GazeteBilkent ailesine bir mesajınız olacak mı?
Recai Kutan: Bilkent’e ilişkin güzel bir anıya sahibim. Kurucunuz İhsan Doğramacı’nın oğlu Ali bey ile 70 li yıllarda bir proje de beraber çalışacaktık. Ancak kendisi doktora yapmak için Amerika’ya gideceğini söyledi ve yaklaşık 10 sene sonra Amerika’dan profesör olarak döndü. Hem kendisiyle hem ailesiyle oldukça güzel ilişkilerimiz vardır. Üniversiteniz son derece kaliteli ve diğer üniversitlere göre çok özel imkanlara sahip. Özellikle eğitim sisteminin farklılığı ve yabancı dili en iyi şekilde veriyor olması çok önemli. Ancak elbette eksikleri de yok değil. Mesela keşke milli ve manevi değerlere daha fazla önem verilse.
GazeteBilkent: Bu keyifli sohbet ve zamanınız için tekrar teşekkür ediyoruz.
Semih Sahin
guzel bir roportaj olmus, elinize saglik.