Ankara!ankara_by_burcu

Eskilerden dinlemişizdir çokça Ankara’ nın anlamını. Büyük ihtimalle fark etmemişizdir onlar anlatırken Ankara’nın ne anlama geldiğini. Demiryollarından işçi emeklisi dedem anlatırdı Ankara’dan gelen kaynak malzemesinin törenle karşılandığını. İstanbul’da da vardı aynı malzeme ama İstanbul’dakini devlet göndermez. Ankara’dan gelen başkadır, devlet göndermiştir. Bu yüzden şehir değildir Ankara, devlettir.

‘Ankara’dan kalem müdürü olarak atandım!’

Yönetimin değil denetimin başkentidir Ankara. Başbakanlar, cumhurbaşkanları, bakanlar, müsteşarlar pek durmaz Ankara’da. Ankara’daki müfettiştir Anadolu’nun devleti, memurdur o devletin eli kolu.

‘Ankara’dan müfettiş gelecekmiş. Aman dikkatli olalım!’

a_view_from_ankara_castle_by_sivandogan1212-d725f9c

Ankara Kalesi’nden bir fotoğraf

‘Gri sisli bina’larında çalışıyorsanız ve çatıyorsanız kaşlarınızı Ankara’da görevli bir memursunuz diye, Ankaralı değilsiniz siz. Ankarasınız. O yüzden memur kenti değildir Ankara. Türkiye’nin en kıdemli memurudur ve 65 yaşını doldurmayı beklemektedir bir sahil kasabasına yerleşip torunlarıyla geçirebilmek için yaz tatilini.

Bir Ankaralı içinse memlekettir sadece. Neden sevdiğini bilmez öyle pek. Üşür Sakarya’da yürürken gecenin bir vakti, sormaz neden kömür kokladığını kışları, güneşi özler mevsimler boyu, ‘la’ yı anlatır her cümlenin sonuna yine koyarak ‘la’ sını bir parçasıymışçasına, boğazıymış deniziymiş düşünmeden bakar Meclis’e kamu hüznüyle. Okuldan kaçar öğrencisi de düşünmez kaçarken gidecek bir deniz kenarı olmadığını, kaçar işte tıpkı sizin yaptığınız gibi. Kaleye çıkar ve hayranlıkla süzer bozkır denizini, binalarını, memleketini. Tıpkı memleketinizin manzarası en şahane tepesine çıkıp yaptığınız gibi.

Parası yoktur öğrencisinin, yine de ulaşabilmek ister evine. Yapamaz. Eğlenmek ister bazı geceler, sohbetin dibine vurur dostlarıyla ve geçirir gece yarısını büyük bir zevkle. Yine de ulaşabilmek ister evine. Yapamaz. Yoktur o saatte otobüsü. Nadiren gördüğünde güneşi atar kendini dışarı, düşünmez o da sizin gibi nereye gideceğini ama durmak istemez işte zevksiz duvarlar arasında, nefes almak ister her gün aldığından biraz farklı. Yapamaz. Hafriyat cızırtısı tırmalarken kulağını bulamaz zaten beton panayırından başka bir eğlence mekânı. Vardır aslında bir gölü de orda da rahat bırakmaz yan komşusu başkanlar ordusu.

Vardır bir büyük takıma sempatisi de desteklemeden duramaz şehrinin renklerini, onun yeri başkadır, daha bir coşkuyla haykırır tezahüratını. Sonra bir de bakar ki yine o başkanlar girmişler işin içine para pul uğruna dağıtmışlar takımı hiç düşünmeden arkasındaki yüzlerce soluğu.

Çukursuz bir yol ister Ankaralı tıpkı sizin gibi. İster de işin içine ağacı kesmek girince sıkıntıya girer. İstemez bozkıra rağmen büyüyen ağacı kesilsin. Ağaç değerlidir beton şehrinde altın gibi, önemlidir su gibi. Kızar öyle olunca Ankaralı tıpkı sizin yaptığınız gibi. Belki biraz daha fazla özlem vardır o ağaca.

Ağaç demişken aklıma geldi. Nasıl ki İzmirlilerin kumru keyfi varsa Ankaralıların da kokoreç keyfi meşhurdur. Kokoreç denince de akla ilk olarak gelen mekân Atatürk Orman Çiftliği’dir (AOÇ). Tren sesleri sizin de kulağınıza geldi değil mi? İşte Ankaralı bu kültürünü devam ettirmek ister. İstemez ki AOÇ arazileri imara açılsın, o biraz önce bahsettiğimiz değerli ağaçlarımız gitsin. Oradaki kokoreççi işletmeler çeşitli yıldırma taktikleriyle yıldırılıp işletmeler kapansın. Olmaz ya yeşilinden vazgeçse kokoreçten vazgeçemez Ankaralı.

İmar deyip de şu Ankaralının Alışveriş Merkezi (AVM) merakına değinmeden olmaz. Yoktur öyle bir merak! Yahu hani memurlar vardı bu Ankara’da. E memur maaşı belli. Hadi öğrenciler desek onların çoğunda para yok, ayrıca istekleri bambaşka. Emekli maaşlarını söylemeyelim bile, ayıp olur. Yoksa işçiler mi AVM sevdalısı? Şehrin tüm estetik ihtiyacını baltalama misyonunu üstlenmiş bu AVM’leri istemez Ankaralı. O koca bir yalan. Hele ki artık sayma sınırlarını zorluyorsa bu AVM’lerin sayısı Ankaralının da sinirleri zorlanıyordur emin olunuz.

Merak etmeyin Ankaralı da güler Ankara’nın ‘Bug’larına da biraz acı güler. İçi acır bir yandan şehrine gülünmesine. Aile gibidir şehir öyle dil uzatılmaz kolay kolay. O yüzden ister ki Ankaralı engelliler de her binaya her köprüye çıkabilsin ve de inebilsin istisnasız olarak. Yani üstüne kafa yorulmasını belki sadece…

asik-mahzuni-serif_9258

Âşık Mahzunî Şerif

Kim ne derse desin Ankaralının bir gece kültürü vardır. Neşet Ertaş’ını, Aşık Mahzunî Şerif’ini dinlerken anlam üstüne anlam keşfeder aslan sütünde. Çoğunlukla acısını da gömse kadehine zaman zaman da mutluluğuna katık eder. Öyle ya da böyle bir keyiftir Ankaralı için o geceler. Zaten devlet çatmış kaşlarını Ankara’da, bu keyfine de karışılmasın ister Ankaralı.

Boğazı yoktur denizi yoktur Ankaralının adına şiirler yazacağı, şarkılar besteleyeceği. Şehrinde ‘insan’ vardır bir tek âşık olacağı. Tüm aşkını insana bağışlar Ankaralı, şarkılarını insana yazar, tiyatro oyunları daha bizdendir, içtendir tam da bu yüzden. Sanat önemlidir Ankara’da, hayat kurtarır, en gri günlerde rengi olur insanın. O yüzden pek el uzatılmasın ister Ankaralı sanatına. Gülümsemek için kendi eliyle insandan yarattığı o güzel dünya yıkılmasın ister.

O sanat ki Ankaralıyı farklı kılar. Göz zevki önemlidir Ankaralı için. Doğal güzellikleri çok fazla olmadığı için Ankaralının kendi eliyle yaptığı eserlerin güzel olmasını, estetik olmasını ister. Şehri güzel görünsün ister.

Ankara başkenttir. Merkezdir. Kimisi okuma umuduyla kimisi de iş bulma umuduyla gelir Ankara’ya. Çoğu istemeye istemeye atansa da devlet tarafından bu kente, Ankara hiç birini geri çevirmez. Kapısı her zaman açıktır yani Ankara’nın, fazla kapıya da ihtiyaç duymaz esasında.

Hali hazırda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için tam 25 aday var. Bunların 8 tanesi bağımsız, 17 tanesi de siyasi partilerin desteklediği adaylar. Tabi ki öne çıkan adaylar bu sayının hemen hemen dörtte biri kadar. AKP’nin kadrolu büyükşehir belediye başkanı olan Melih Gökçek ve CHP’nin sağ eğilimli transferi Mansur Yavaş arasında geçmesi öngörülen başkanlık yarışına MHP’nin adayı Mevlüt Karakaya’yı ve ‘solun ortak adayı’ olması sebebi ve entelektüel yapısı ile dikkat çeken Kaya Güvenç’i de eklememiz mümkün.

Yukarıda da anlatmaya çalıştığım gibi aslında Ankaralının isteği ne çılgın projeler ne de ideolojik bir yeniden yapılanma. Ankaralının isteği de her vatandaş gibi insanca yaşamayı olanaklı kılan bir şehir. Ankaralı ne istediğini iyi biliyor. Peki sizce hangi aday daha Angaralı?

 

 

Leave a Reply

3 comments

  1. MEHMET ORAL

    HAZARCIM;

    O ANKARANIZI NE GÜZEL DE ALLAYIP PULLAMIŞSIN. BENİM BİLE SEVESİM GELDİ VALLAHA ANKARA’YI. UMARIM SENİN DE DEDİĞİN GİBİ ANKARALI’NIN VE ÇAĞDAŞ TÜRKİYE’NİN BEKLENTİLERİNİ KARŞILAYACAK BİRİ SEÇİLİR ARTIK.

    KUTLUYORUM SENİ ÇOK GÜZEL BİR YAZI.

    MEHMET ORAL

  2. NURCAN SERT

    Hazarcım Ankara ile ilgili yazını bir Ankaralı olarak çok beğendim, iyi özümsemişsin ve kalemin çok güçlü….seni kutluyorum, diğer yazılarını da merakla okuyacağım.Sevgiler Nurcan Sert

  3. ÜNAL SERT

    Sevgili Hazar
    Terrible geleceğin ,+Gazetecilik olmalı. Bırakma devam ve geliştir. Hata, acizane önerim Hukuk’un üstüne birde GAZETECİLİK MASTER ı? ne dersin
    Seni seviyoruz İyiki senin gibi gençlerimiz var. ATATÜRK bu ülkeyi sizin gibi gençlere boşuna bırakmadı