Son zamanlarda dünya iğrenç bir fotoğrafı konuşuyor. Fotoğrafta bir çocuğun(tahmini 4-5 yaşlarında) kafasında birkaç tüfek var. Üstelik bunu yapanlar altına “en küçük rehinemiz” yazıyor. Bu rezillik yaşanırken ABD, Avrupa Birliği ve maalesef Türkiye Hükümeti’nin bu örgütü ne kadar desteklediğini bilmiyoruz. Daha önceki işkence iddiaları, hastane bombalama olayları zaten Özgür Suriye Ordusu’nun itibarını zedelemişti ama, konu bir çocuk olunca insanlar daha çok ilgilendi bu konuyla. Haklıydılar da çünkü bir çocuğu bu duruma düşüren bir örgüte hak verilemez. Amaçlarında haklı olabilirler ama siz bir çocuğu rehin alıp bununla övünüyorsanız ben sizin davanızı desteklemem, destekleyemem.
Karşısında zalim Esed var diyenlere de hak veriyorum. Evet, Esed zalim bir diktatör. Zaten buna itirazım yok, ama Esed’in diktatör olması, karşısına çıkan bebek katillerine hak vermem anlamına gelmez. Özgür Suriye Ordusu bir terör örgütüdür ve diğer terör örgütleri gibi masum insanları öldürüyor, işkence ediyor, kamu alanlarını bombalayıp kadınları ve çocukları öldürüyor. Aynı şekilde tıpkı diğer terör örgütleri gibi dış güçlerden destek alıyor, eylemi yapıp, komşu bir ülkeye sığınıp uygun şartlar oluştuğunda tekrar ülkesine dönüp o kanlı eylemlerine devam ediyor. Bir kısım insanlar bunları desteklerken ÖSO’ya karşı çıkan da “dikta rejimini destekleyen Esed dostu” oluyor. Ben Esed’den de nefret ediyorum ve gitmesini istiyorum. Suriye’nin halkının da demokratik seçim hakkı var. Hatta gerekirse muhalifler savaşmalı da ve savaşlarını da anlarım, desteklerim. Fakat savaşın da kuralları vardır. Esed’in zalimliklerine onun askerleriyle savaşarak tepki gösterseydiniz, ben ÖSO destekçisi olurdum. Ama şu anda benim için Esed ve ÖSO aynıdır. Bir tarafta zalim bir diktatör, bir tarafta zalim bir terör örgütü var ve bunlar savaşıyorlar. Ben neden taraf olayım?
Burada asıl düşünülmesi gereken şudur: O çocuğun kafasındaki silahlar nereden geliyor? Ya da kafa kesen o insanlar kendilerine yapılan bir saldırı anında nereye sığınıyor? Bunun cevabı Türk halkının vicdanını yaralar mı bilmiyorum. Yaralamamasını da umuyorum. Ben bu ülkenin bir bireyi olarak bu kanlı savaşta ülkemin taraf değil barışı destekleyen tarafsız bir ülke olmasını isterim. Suriye Halkının Esed’den kurtulup demokratik, özgür bir ülke olmasını; bu kanlı savaşın sona ermesini ve bunun demokratik yollarla olmasını isterim. Kanla gelen bir zafer hiçbir tarafa mutluluk ve özgürlük getirmeyecektir.
NOT: Bahsettiğim fotoğrafı yayınlamak istemediğim için (gazetemizin de bir online gazete olmasından faydalanarak) haberin linkini buraya koyuyorum: http://dunya.milliyet.com.tr/dunya-bu-fotografi-konusuyor/dunya/detay/1869487/default.htm
Umarım Berkin’in ekmeğinde birleşemeyen vicdanlarımız bu çocuğun gözlerinde birleşir.
Fatih Şemsettin Işık
Dostum üzgünüm, yazın duygusallıktan öte bir anlam barındırmıyor. Merak etme, seni Esad yanlısı olarak damgalamayacağım hiçbir şekilde, o konuda endişe etmeni istemiyorum ve anlıyorum seni. Benim senin gibi köşesi olan arkadaşlarımızdan senin gıyabında bir isteğim olacak:
Suriye gibi çetrefilli ama üzerine herkesin Orta Doğu uzmanı zannedip de konuştuğu mevzularda hiç değilse kanıtlarla konuşalım, konuşuyorsak da kanıtları doğrulanmış (en azından şüphe uyandırmayan) kaynaklardan alalım. Mesela, senin şu bahsettiğin fotoğraf. Fotoğrafı basına servis eden Sham Times adlı bir site. Bu fotoğraf belki S.A.N.A. veya Hizbullah çizgisinde bir kaynaktan (El Menar gibi) gelseydi şüphe arz etmesi daha zordu ancak Sham Times Esad’ın kahramanlıklarına methiyeler düzüp, Suriye’den magazin haberleri veren (bu savaş ortamında bile) bir site. Ki bu fotoğrafı da sosyal medyadan almışlar. Sosyal medyanın ne kadar dezenformasyona müsait olduğunu Gezi olaylarında dahi gördük. Yani sözü sana bırakıyorum, bu fotoğrafın geldiği yerin ne kadar güvenilir olduğu konusunda.
Ayrıca şu algımızı yıkmaya çalışalım, Orta Doğu’da yaşayan her eli silahlı adam terörist değildir. Eli silahlı şekilde tekbir getiren her adam, terörist değildir. ÖSO’nun savaşı esnasında hatalar yaptığını, Suriye muhaliflerinin imajını kötü algılatacak girişimlerde bulunduğunu söyleyebilirsin. Lakin Erdoğan’ı, muhaliflere destek veren Körfez ülkelerini (hoş onlar da ayrı yollara gittiler) en sert şekilde eleştiren kaynaklar bile ÖSO’yu terör örgütü olarak göstermiyor. ÖSO, bir terör örgütü değildir, Suriye Ulusal Konseyi’nin (yani uluslararası olarak kabul edilip Cenevre’ye muhalifleri temsilen davet edilen resmi yetkili organın) askeri yetki verdiği bir silahlı organdır. Amacı, Suriye halkına yönelik provokasyon üzerinden meşruiyet sağlamak değil (bir terör örgütü bunu yapar), “meşruiyeti uluslararası bir mutabakatla tanımlanmış” bir organ olarak bağımsızlık mücadelesi vermektir. Sen üstüne dış güçlerden destek alıp, bu terör (!) örgütünün, kimi ülkelere sığınıp sonra eylemlere giriştiğini söylüyorsun. Bunu hangi kanıta dayanarak söylüyorsun, meçhul.
Hepimiz senin taşıdığın duyguları taşıyoruz elbette; Suriye’ye barış gelsin, kadim medeniyetlere yuva olmuş topraklarda nevbaharlar zuhur etsin. Lakin bu beklenti realiteye uyuşmuyorsa, hele ki uyuşturmamaya ant içmiş bir rejim varsa ortada, savaşmaktan başka çare kalmıyor bu insanlara. Bunu dedim diye savaş çığırtkanlığı yapıyor değilim ama “Suriye halkının da demokratik seçim hakkı var” demek sevgili Berk, çok isabetli bir yorum değil. Suriye halkının demokratik hakları olsaydı eğer, Dera’da olaylar zaten hiç başlamazdı 2011’de. Hem nasıl olduğunu görüyoruz ki Esad’dan başka Suriye Devlet Başkanlığına aday çıkmadı
Son olarak, bu fotoğrafın uluslararası çapta yayılıp bir habere dönüştüğünü ben niye göremiyorum? Bunu nereye dayanarak iddia ediyorsun? Teşekkür ederim.