İnanın istemiyorum. Yaşanan bu büyük faciayla ilgili yazı yazmak, bundan bahsetmek istemiyorum. Aslında düşünmek bile istemiyorum, bu günlerdir hiç kimsede psikoloji bırakmayan lanet olayı. Ama yazmalıyım. Soma’dan bahsedip olanları sorgulamalıyım. Siyaset yapmalı, “bunlar neden oldu?” demeliyim siyasetçilere. Zaten bir ülke böyle kurtulmaz mı ihmalden, meselelerden. Sadece üzülmek, ağlamak, bu konuyu konuşmamak neye yarar? Belki üzüntümüzü azaltır ama bizim kaderimizi aynı şekilde devam ettirmez mi bu? O yüzden sormalı, sorgulamalıyız. Sadece üzülmek değil hayatını kaybeden emekçilere borcumuz. Bir daha kimsenin aynı kaderi yaşamamasını sağlamalıyız ülkemizde ki içleri rahat etsin, rahat uyusunlar. Zaten daha öncekilerde üzülmekten başka bir şey yapmadığımız için olmadı mı bütün bu olaylar?
“Gelişmiş ülkelerde bunlar neden olmuyor?” demeliyiz, “bunlar normal” diyen devlet büyüklerine. “Allah bizim halkımızı sevmiyor mu?” demeliyiz, “kader” diyenlere. Herkese her şeyi sormalıyız, eğer biz halk isek. Kömürde bile zengin-fakir ayrımcılığı yapanlara sormalıyız; yumruk severlere, tekme severlere sormalıyız halimizi. Muhalefete de sormalıyız kendi döneminde yaptıklarını. “Siz iktidardayken önlemleri alsaydınız da bunlar olmazdı” demeliyiz. “Müstahak” diyene de cevabını vermeli, onu da yermeliyiz görüşüne bakmadan. Bu sorulara verecek cevapları olmadığı için bu “siyaset yapmayın” söylemleri, toplumsal terapi bahanesiyle bu konuları açmamamızı istemeleri. Biz onları dinlememeli, üzüntümüzü kalbimize gömüp bir daha olmaması için uğraşmalıyız. Yoksa kazandığı her kuruşu helal olan, baretli, siyah adamlar yapışır yakamıza günü gelince. O zaman da bizim verecek cevabımız olmaz. Yani hesap sormaz isek, birileri zamanı gelince bizden hesap sorar.
“Büyüklerin” de haklı olduğu yerler var tabii. Bu hesap sormanın yolu da önemli. Bu hesap sorma demokratik yollarla olmadıkça kimseye kendimizi açıklayamaz; tamamen iyi niyetli olsak da insanları buna ikna edemeyiz. Hatta Soma halkının bir kısmının gidenlerden rahatsız olduğunu okudum birkaç yerde. Açıkçası ben Soma’ya gidip orada eylem yapıp cenaze evlerinin gaz içinde kalmasına sebep olmayı, haber alınır alınmaz Taksim’e, Kızılay’a gitmeyi desteklemiyorum. Haberi alınca yapılacak o kadar şey varken tek yapacağımız bulunduğumuz şehrin meydanına inip bağırmak olmamalı. Soma’ya gidersek insanlara maddi veya manevi yardım için gitmemiz gerekir, gidemiyorsak da düşüncelerimizi insanlara anlatıp onları bilinçlendirmemiz. Böylece bütün vatandaşların ortak tepkisi olur tepkimiz, sağcısı, solcusu; o partilisi, bu partilisi kalmaz mesajımızın, bütün tartışmaların üzerine geçer isteklerimiz.
Sonuç olarak yapmamız gereken üzülmenin yanında demokratik yollarla hakkımızı, bizler için gece-gündüz yerin metrelerce altında çalışan adamların hakkını aramak. Eğer bu olay 3-5 yıl sonra tekrarlayacaksa, bu olaydan kimse sorumlu tutulmayacaksa, 1-2 yıl o madende üretim durdurulup sonra tekrar başlayacaksa hepimiz utanmalıyız. Başımız sağolsun…