İç siyasetten başımızı kaldıramadığımız şu günlerde dünyada önemli gelişmeler meydana gelmektedir. Bölgesel ve küresel dünya düzeninin gittikçe sorgulanmaya başladığı bu zaman diliminde; yüzyıllarca aynı kaderi paylaştığımız, Türk’lerin izinin yoğun olarak hissedildiği, 1991 yılından beri bağımsız olan Makedonya Cumhuriyeti’nden önemli haberler gelmekte.
İktidarda bulunan koalisyonun adının yolsuzluklara karışması, yıllarca muhalefeti sindirme politikaları, yargının siyasallaşarak hükümetin çiftliği haline gelmesi , 2014 yılındaki şaibeli seçim sonuçları ve seçimlerden bu yana siyasi krizin çözülememesi Gruevski hükümetini zora sokmuş gözüküyor. Avrupa’nın en fakir ülkelerinden birisi olması da hükümetin halk nezdinde kabul görememesine sebep olmaktadır. Siyasi gözlemcilerin de ülkedeki otoriterleşme ile ilgili muhalefeti teyit eder nitelikteki açıklamaları Gruevski iktidarının meşruiyetinin sorgulanması anlamına gelmektedir.
İktidar partisinin suçlandığı bir başka konu da iktidarın basın özgürlüğüne aykırı tutumları. Ülkede gazetecilerin siyasi baskı görmesi, muhalefete göre, iddia düzeyinden ziyade açık bir realite.
Ayrıca 2011’de seçimin ardından yaşanan olaylarda Martin Neşkovski adlı gencin güvenlik görevlileri tarafından öldürülmesi ile ilgili siyasilerin çeşitli ses kayıtlarının muhalif Makedonya Sosyal Demokratlar Birliği Başkanı Zoran Zaev tarafından paylaşılması da toplumsal muhalefeti önemli oranda ateşledi. Hatta iktidarda bulunan muhafazakar VMRO-DPMNE koalisyonunun lideri Gruevski’nin bazı bakanları (İçişleri ve Ulaştırma) mayıs ayında görevlerinden istifa etmek zorunda kaldı. Bu istifalar, iktidarın beklediği gibi toplumu yatıştırmaktan ziyade daha da ateşledi. Öyle ki toplum, bakanların istifalarını bir adım olarak görüyor ve bunların yetersiz olduğu, ülke için esas olarak gerekli olanın Başbakan Nikola Gruevski’nin istifası olduğu düşünülüyor.
Hükümet kanadı, iki bakan ve bir istihbarat şefinin istifasına sebep olan ses kayıtlarını yalanlamıyor fakat üzerinde oynandığını söylüyor. Ayrıca hükümet, Zoran Zaev ve Sosyal Demokratlar’ın ajanlık yaptığı iddiasını öne sürmektedir.
Bunun yanında 9 Mayıs 2015’te Makedonya’nın ağırlıklı olarak Arnavutlar’ın yaşadığı kuzey kenti Kumanova’da silahlı bir gruba yönelik polisin yaptığı operasyonlarda 5 polis hayatını kaybederken 22 kişi de teslim oldu. Bu olaylar da muhalefetin tepkisine sebep oldu. Operasyonun ve Kumanova’da yaşanan gerginliğin iktidar tarafından kurgulanan bir senaryo olduğu iddiası muhalif vekiller tarafından dillendirilmekte. Ayrıca bölgede yaşayan halk da etnik gerilimde Gruevski’nin etkisi olduğunu söylemektedir. (Bkz. http://a1on.mk/wordpress/archives/488249 )
17 Mayıs Direnişi
33 muhalif vekilin, 27 Nisan 2014’te yapılan seçimi tanımayarak mücadelelerine meclis dışında devam edeceklerini açıklamasıyla fiilen başlayan süreç, 17 Mayıs 2015’te farklı bir boyut kazandı.
Gruevski’ye karşı yıllarca artan muhalif eğilim, 17 Mayıs 2015’te tarihi bir direnişe sahne oldu. Makedonya tarihindeki en büyük protesto eylemi olan 17 Mayıs Üsküp protestosu ülkede büyük yankı oluşturdu.
Eylemden notlar:
- 100 bini aşkın kişinin Başbakanlık binasına yürüdüğü eylemde Makedon, Arnavut ve Türk bayrakları bir arada yer aldı. Eylemde “hükümetin istifası” istendi.
- 17 Mayıs’ta başlayan eylem hala devam ediyor. Bugün protestonun 36.günü. Muhalif partiler, Başbakanlık binası önündeki nöbetlerinin Gruevski’nin istifası gelene kadar süreceğini belirtmekteler.
- SDSM lideri Zoran Zaev, eylemin barışçıl süreceğini ve hükümetin istifası gelene kadar kararlılıklarını sürdüreceğini ifade etmektedir. Zaev, ayrıca şunları belirtti: “Hedef açık ve net: Demokrasi kurumlarının geri getirilmesi ve Makedonya Cumhuriyeti vatandaşlarının gerçek iradesinin yansıtılacağı özgür ve adil seçimlerin yapılabilmesi için ortam oluşturmak.”
- Gösteride zafer sloganları ve coşku havasının var olması dikkat çekiyor.
- Provakasyona karşı dikkatli olunması gerektiği Başbakanlık binası önündeki vatandaşlara sürekli hatırlatılmakta.
- Gruevski’nin kendisine İçişleri Bakanlığı aracılığı ile 600 bin Avroluk son model Mercedes marka araba satın aldığı iddiası, sefalet içerisindeki halkın tepkisini çekmiş durumda.
Makedonya’daki Türkler’in Tutumu
Ülke siyasetinde Türkler, üç parti ile temsil ediliyor. Bunlardan ilki Türk Demokratik Partisi’nin mecliste 1 milletvekili, hükümette ise 1 devlet bakanı bulunmaktadır. TDP, iktidardaki koalisyonu desteklemektedir.
Türk Hareketi Partisi ve Türk Milli Birlik Partisi ise muhalefeti desteklemektedir. THP’nin mecliste bir milletvekili bulunmaktadır.
THP Milletvekili ve Genel Sekreteri Enes İbrahim, sürecin en başından beri muhalefet ile hareket etmektedir. Bu grup içerisinde aktif bir çalışma azmi ortaya koyarak, direnişi de ilk gününden itibaren takip etmektedir. Resmi sayfasından açıklamalarda bulunan Sn. İbrahim, Gruevski’nin iktidarı için ülkeyi kaosa sürüklediğini, etnik çatışmalara davetiye çıkardığını ifade etmektedir. Ayrıca bu sürecin Türkler için de özel bir anlam taşıdığını, Türkler’in kendilerine yönelik ırkçılığa, haksızlığa karşı direnmesi gerektiğini söylemektedir. Bunun aksine Türk Demokratik Partisi yetkilileri de Türkler’i Gruevski’nin 18 Mayıs günü düzenlediği karşı gösteriye davet etmektedir.
THP Genel Sekreteri Enes İbrahim Türkiye’ye de sitemkâr bir ifade ile mesaj gönderiyor:
“34 gündür Başbakanlık önündeyiz. 34 gündür Türkiye Cumhuriyeti Hükümet’inden hiçbir yetkili, Türkiye’deki Belediye’lerden hiçbiri, TBMM’deki hiçbir milletvekili, hiçbir dernek veya vakıf Üsküp’te Başbakanlık önünde ‘’ne yapıyorsunuz, derdiniz nedir, var mı bir ihtiyacınız ’’ diye sormadılar. Bu mücadeleye başlarken, ona buna güvenmedik. Kendimize güvendik. Soydaşımıza güvendik. Türk demek kuvvet, güç demektir. Sizler vurdumduymazlığa devam edin, israflı iftarlara devam edin. Biz kendi yağımızla kavrulmaya devam edeceğiz. Sözde çok büyüksünüz özde ise… Aklınıza gelmesek de bu rejimi yıkacağız ve bir kez daha Makedonya’da hiç kimse Türklerin kulaklarından tutamayacak, hiç kimse Türklere çingene diyemeyecek. Asimilasyon, yıldırma politikalarına dur diyeceğiz. Saygınlığımızı geri kazanacağız. Polisler Türk köy ve evlerine baskın yapamayacak. Osmanlı eserlerimizi kimse yağmalamayacak, Türk izini hiç kimse silemeyecek. Üsküp havaalanından hiçbir T.C vatandaşı polisin keyfi uygulaması ile geri çevrilmeyecek.
Bugün Türk olduğunu söylemekten utanan ve korkanlar yarın Türklüğü ile gurur duyacaklar. Az kaldı az… Mücadeleye devam.
Belki zor, belki zahmetli ama başka şey umutlu olmak, umutla bakmak dünyaya.
Siz bizi unutsanız bile biz sizi asla.”
Kendimizi iç siyasete bu kadar kaptırdığımız şu günlerde başımızı kaldırıp dünyada neler oluyor diye bakmak gerekiyor. Çünkü dünyada zulüm ve mücadele her an devam etmektedir. Bizler, ezilen her kim olursa olsun -hele ki aynı kültürü ve ismi paylaştığımız insanlar ise- onların dertleriyle dertlenmediğimiz müddetçe samimi bir demokrasi azmine sahip olamayacağız. Türkiye’de siyasetin ve medyanın bu olaya ilgisiz kalması, oradaki Türkler için çok talihsiz. Bölgesel ve küresel güç olabilme motivasyonuna sahip olma iddiasını taşıyor olmak yeterli olmuyor, bu konuda ciddi gayretler ortaya koymak elzem.
Ortadoğu ve Balkanlar’da gerçekleşen despotik uygulamaların son bulabilmesi için diplomasinin sınırları zorlanmalı. Ulusal ve uluslararası kurumlar aracılığıyla kamuoyunda bilinç oluşturularak dünya gündemini zulmü bertaraf etmeye odaklamak asli vazifemiz olmalıdır.
Selam olsun Makedonya’nın tüm mazlumları ve direnişçilerine..
Kaynakça
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/278567/Makedonya_da_Gezi_ruhu.html
http://www.aljazeera.com.tr/haber/makedonya-meclisi-muhalefetsiz-kaldi
http://www.aljazeera.com.tr/haber/makedonyada-secimin-galibi-muhafazakarlar
http://www.aljazeera.com.tr/haber/makedonyada-polisten-operasyon
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/28928156.asp
Resim Kaynakçası
www.yenibalkan.com
www.haberinola.com
ahmet
Ümmet ve zımmet bilinciyle kurulmuş medeniyetinizin bu umursamaz hâle düşmesi çok yazık