Kırım, Rusya’ya katılıp katılmama referandumunu yapalı yaklaşık 1 yıl oldu. Bunun neticesinde referandum komisyonu Başkanı Mihaylo Manişev’in açıklamasına göre Kırım halkı, 95.5% ‘lik oy oranı ile Rusya Federasyonu’na katılma kararı vermişti. Referanduma katılım oranı ise 80% civarındaydı. Kırım Tatarları’nın boykot ettiği seçime tepkiler ise bir hayli sert olmuştu. ABD, referandumu “sözde” diye nitelendirerek kesinlikle reddedeceklerini duyurdu. Ayrıca Beyaz Saray sözcüsü Jay Carney yaptığı açıklamada, Rusya’nın eylemlerini “tehlikeli ve istikrar bozucu” olarak niteleyerek Rusya’nın bundan dolayı bedel ödeyeceği tehdidinde bulundu.
ABD’nin yanı sıra birçok Avrupa ülkesi de referandumu tanımayacaklarını ve bunun uluslararası hukuka aykırı olduğunu net bir şekilde ifade etmişti. Bu tepkiler tabii ki yalnızca sözde kalmadı. O günden bu yana Rusya’ya yönelik yaptırımlar artarak sürmekte. Öyle ki bu yaptırımlar Rusya ekonomisini ciddi manada zora sokmuş durumda. 16 Aralık 2014’te Obama’nın Ekonomik Danışmanlar Konsey Başkanı Jason Furman, “uluslararası yaptırımlar ve son 5 yılın en düşük seviyelerine gerileyen petrol fiyatları yüzünden çok zor durumda kaldığını” fakat bunun sebebinin Rusya’nın uluslararası hukuku çiğneyerek attığı adımlar olduğunu ifade etmişti.
Kırım meselesini daha iyi anlayabilmek adına incelenmesi gereken en önemli bölgelerden birisi de Donetsk-Lugansk bölgesidir. Süreci anlayabilmek adına 21 Kasım 2013’te Viktor Yanukoviç hükümetinin “Ukrayna-Avrupa Birliği Ortaklık Anlaşması”nı imzalamayı reddetmesi ile başlayan sokak protestoları incelenmelidir. Sokak protestolarının şiddetlenmesi ile 22 Şubat 2014’te Yanukoviç istifa ederek Rusya’ya kaçtı ve hükümet de düştü. Bunun neticesinde Kiev çevresinde olaylar durulurken, bu kez de Rus enik kökenli Ukraynalılar, Yanukoviç’in ardından Kiev’de kurulan hükümete tepki gösterileri gerçekleştirdiler. Rusya ise bu süreçte bölgedeki meseleleri fırsat bilerek Kırım’ı ilhak etti. Başka bir deyişle, kendi perspektifinden bölgedeki güvenliğini koruyabilme ve Kırım halkının kendi kaderini tayin etme hakkını tesis edebilme adına böyle bir adım attı. Rusya’nın olayların yoğunlaştığı Ukrayna’nın diğer bölgeleri yerine Kırım’ı apar topar işgal etmesi ise önemli bir soru işaretidir.
Kırım’ın Rusların kontrolüne geçmesinden sonra yine ilginç bir zincirleme hadise cereyan etmiştir. Odessa, Donetsk, Lugansk ve Kharkiv gibi şehirlerde Rus etnik kökenli ayrılıkçılar ayaklanmaya başladı ve kısa süre içerisinde hükümet binaları isyancılar tarafından ele geçirildi. Her ne kadar reddetse de Rusya Devleti Lugansk ve Donetsk milislerine ciddi yardımlarda bulunmuştur.
İsyancıların çatışmaların neticesinde Donetsk’te ve Lugansk’ta Halk Cumhuriyetleri kurduklarını belirttikleri zaman diliminde artık kimse Kırım’ı konuşmamaya başlamıştır. Adeta algımız bir anda Donbass bölgesine kaydırılmış gibiydi. Olayların en başından beri Rusya’nın Kırım’a olan iştiyakı açıkça görülebilir. Sükunetini muhafaza eden bir bölge olan Kırım’a müdahale edilmesi, Ruslar’ın bu olaylardan nemalandığını gösterir.
Bir anda “oldu-bitti”ye getirilen Kırım’ın ilhakı ile, açık bir şekilde uluslararası hukuk kaideleri çiğnenmiştir. Hal böyle olmasına rağmen, şu anda uluslararası kamuoyu Kırım yerine Donbass bölgesindeki hadiseleri konuşmaktadır. Bir bakıma algılarımızla oynanarak Kırım unutturulmaktadır. Rusya, tarihi emelleri istikametinde stratejik konumu itibarı ile ciddi önem arz eden Kırım’ı topraklarına katarak bu mücadeleden istediğini almıştır. Donbass bölgesindeki çatışmalar ise Rusya’nın uluslararası arenada sopa göstermesi olarak görülebilir.
12 Şubat’taki son Minsk zirvesinden de anlaşılabileceği üzere Avrupa da eli kolu bağlı bir şekilde çaresizliğini gizleyerek Donbass bölgesinin güvenliğini sağlama gayreti ile Putin’i ikna etmiş görünerek bu anlaşmayı başarılı gibi gösteriyor. Halbuki anlaşma kapsamında Kırım’dan tek satır bile söz edilmemesinin yanı sıra zirveye katılan Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve Almanya Şansölyesi Angela Merkel de Kırım ile ilgili tek kelime etmemişlerdir. Zirvede ancak Donbass bölgesinde ateşkes ve silahların geriye çekilmesi gibi maddeler konuşularak karara bağlanmıştır. (Minsk zirvesi ile ilgili ayrıntı için bkz: http://www.aa.com.tr/tr/haberler/464341–minskteki-zirveden-ateskes-cikti )
Netice itibarı ile; Rusya Federasyonu’nun, Ukrayna sokak olaylarının hemen akabinde olayların ciddi bir yankı bulmadığı Kırım bölgesini ilhak girişiminde bulunması ve ardından patlayan ayrılıkçıların Donetsk-Lugansk olayları birbiri ile irtibatlandırılabilir. Putin, bugün ayrılıkçılar ve Ukrayna arasında arabulucu rolüne sahip gözükerek aslında Kırım’ın hukuksuzca ilhakını unutturmaya ve Avrupa’yı buna razı etmeye zorlamaktadır.
Kaynakça: