Hepinize merhaba, ben S.A., gazetede gördüm hikayemi dün sabah; böyle yazmışlar adımı. Nedenini pek anlayamadım aslında hâlbuki benimle konuşmaya gelen avukat ablaya adımı açık açık söylemiştim. Neyse, ben 15 yaşındayım, ağabeyim ve annemle Elazığ Karakoçan’da yaşıyorum. Geçmişime ait çok fazla anım yok, en erken sekiz yaşımı hatırlayabiliyorum, ondan öncesi zaten çoğunlukla zokahta oynamakla geçti. Neden sonra soğudum zokahlardan, yaşıtlarımdan ve oyun oynamaktan. O zaman da anlamazdım ya neden evcilik oyununu sever kızlar, hala bilmem.
Sekiz yaşındaydım, bir türlü aklımdan çıkmaz o gün. Bizim Karakoçan köyünden bir amca var, iki alt sokakta oturur bizden. İlk defa o gelip yanına çektiydi beni, önce gakgo yine bir şey mi yaptı diye düşündüydüm ama niyeti konuşmak değilmiş meğer; kuytu köşe bir yere götürdü beni, fena yaktı canımı. Çok korktuydum o amcadan, her okul çıkışında eve koşar adım gider oldum o yüzden. Anıkomdan da çok korktuydum o gün, okul eteğime kan geldiydi; nasıl yıkanır da kurur o etek devresü sabaha kadar. Ama bereket çok kızmadıydı, adet görmüşsün diyip bir tokat patlattıydı sufatıma. Anlatamamıştım anıkoma amcanın bana yaptıklarını, ondan da korktuydum. Sekiz yaşındaydım, küçük çağanın tekiydim, korkmam normaldi belki. Bir süre devam etti o amca bana beni kıstırmaya, ben de korkmaya. Sonra sonra köyde başka adamlar da uzun uzun bakmaya başladılardı bana, sabahları okula giderken ya da ders bitiminde yanıma gelen adamların sayısı arttıydı. Çoğu önce konuşmaya çalışırdı benimle, derslerimi sorardı. Bir iki tanesi dut bile getirdiydi bana. Ama genelde sohbet bir süre sonra evlerin iç avlularında, kimi zaman ahırlarda ya da tarlalarda biterdi.
Bizim buralarda tepeye gıggılık denir, oraya da gittiydik bir kere, o zamanlar beni götüren adama dede derdik biz çağalar köyde. Valla siz diyin 65 ben diyeyim 70 vardı. Saçımdan sürüklediydi kör olasıca ta öte gıggılığa kadar. Hep zorla götürürlerdi beni oralara, çok ağlardım bağırıp yalvarırdım ama dinletemezdim sözümü. Anlayacağınız sürüklediler durdular beni. Bir akşam eve geldiydim, gakgo avludaydı. Dayanamadım anlattım; korusun, mıkayyet olsun diye, üç kişi olmuşlardı amcalar, nere kaçayım ben küçücük köyde? Gakgo kalktı merdivenden; kız, dedi, gel buraya orospu. Anıkom pazardaydı herhalde, gakgo çekti beni cıscıbıldah etti. Amcaların yaptığını yaptı. Tekme de savurdum kaçmaya da çalıştım ama kıstırdı odamda, kaçamadım. 10 yaşımda ya var ya yoktum bu olduğunda, çok da hatırlamıyorum ne zamandı ya, neyse. Anıkom geldi akşam ezanından önce eve, ben de dayanamadım, bir bir anlattım hem gakgoyu hem de diğer amcaları. Dilim de pek dönmüyordu ya, yettiğince şikayet ettim hepsini. Hıçkırdıydım çok o akşam. Anıkom çok dövdü beni, sırtım hep yara kaldıydı cılk. Anladım ki üzülecek korkacak bir şey yok aslında. Anıkom da gakgo da şikayet ettiğimden yaptılar herhalde dediydim bunları. Alıştım işte amcaların yaptıklarına, anladım bunun normal olduğunu. Normaldi biliyordum da yine de rahatsız olmuyordum diyemem şimdi, istemiyordum götürdükleri yerlere gitmek. Bir geceleri ağlardım yatakta kendimleyken, bir de anıko yıkarken beni. Suya karışıyordu ya belli olmuyordu çok, yoksa bir anlasa anıko ağladığımı gebertirdi beni yeminle; o yüzden ses çıkarmamayı da öğrendim.
Gel zaman git zaman on sekiz kişi oldu o amcalar. Hep saydım kaç kişi olduklarını, unutmazdım hiç yüzlerini densüzlerin. Yedi yıl geçmiş aşağı sokaktaki densüz ilk defa geleli yanıma, yeminlen. Öyle böyle bizim Karakoçan’daki az çok her amcayı bilir oldum, on sekiz diyorum, gakgoyla on dokuz. Zaten köyde kaç ev var ki, küçücük köy batasıca. Herkes de öğrenmiş başıma geleni, ne var ki dedikodusu yapılacak? Ama köyün ağzı durur mu, sanki garip bir şey var.
…
Şimdi yaşı on beş S.A.’nın, eder size yedi sene devamlı tecavüz.
On dokuz kişi, ağabeyi dahil.
On dokuz sanık yargılanıyor, tutuksuz.
Delil yetersizliği varmış.
Benzer davalar da örnek teşkil ediyormuş, rıza da göstermiş yani.
Sanıklar, hepsi bir bir, iftira atıyor demiş.
Her bir detayı ayrı ayrı bilen bütün köy halkı susmuş, yedi sene.
Avukatların tutuklama talepleri her seferinde reddedilmiş.
Tanık ifadeleri, yaşadığı travmaya dair raporlar, ifadesi de yetmiyormuş.
Annesi ve ağabeyinden ayrılmış, devlet yardımıyla sığınak aranıyormuş.
Devlet yardımıyla…