[quote]
Kadınlar Dünyası’nın 164. sayısında Posta-Telgraf Nezareti’ne alınan kadınların maaşlarının azlığından yakınmış zam istemiştim. Bir kısım erkekler bu basit dileğimden nedense ürkmüşler; tüm memurluk alanını ve memurluk işlerini, kadınların işgal edeceğini ve sonunda kendilerinin elleri böğürlerinde aç kalacakları kararına varmışlar. Ve hatta bazı erkekler, işi dergimize mektuplar yazarak yardım istemeye kadar bile vardırarak, zayıflıklarını da gösterdiler. Biz bu mektupları tabii ki, özel bir dikkatle okuyoruz ve böylece erkek ruhunu ve karakterini daha iyi inceleyebiliyor ve anlayabiliyoruz. Bu mektuplardan bir tanesi, gerçekten merhametimize dokundu. Kadın ruhu ya, acıdık ve teselli etmek istiyoruz: Feminizmin gayesi yalnız kadınlığın hayatını değil, kadınlıkla beraber erkeklerin hayatını da düzenlemektir. Ve her ikisini de, insan olmaları nedeniyle daha rahat ve daha mesut yaşatmaktır.(1)
İyi eğitim yapmış, bilgisiyle, becerisiyle ve zekâsıyla işini güzelce yöneten ve gelecekte de bir eş ile yaşayacak ve evlatlarını da yaşatacak bir kız, neden sahip olduğu kabiliyetlere uygun bir maaş aramasın ve istemesin de, senelerini boş yere geçirsin? Ve aldığı maaş bilgisiyle, becerisiyle, zekâsıyla ve işiyle aynı ayarda olmayınca neden feryat etmesin; sussun ve miskin miskin otursun? İşte azizim, feminizm bu miskinliği kabul edemez. (2)
[/quote]
İkinci Meşrutiyet dönemi, Osmanlı’da, İttihat ve Terakki yönetimi ile birlikte kadınların toplumsal hayata katılımının sağlanmasında en önemli dönem olarak sunulabilir. İlk kez kadının hukuki statüsü, modern –ama milli- aile kavramı, özellikle kentlerdeki kadınların ekonomik hayata dahil edilmesi ve eğitim hakları gibi birçok konuda önemi yadsınamayacak denli değerli çalışmalar yürütülmüştür. Fakat tüm bunların yanı sıra, İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra başlayan kadın hareketi, kadının toplumsal hayata kazandırılmasında en büyük faktörlerden biridir. Bu hareket dahilinde Osmanlı aydını bu konuyu irdelemiş –ve hatta denebilir ki, bu dönemde yaşayan kadın konusu ile ilgili yazı yazmamış, fikir üretmemiş olan tek bir aydın ve yazara rastlanmamaktadır- ama daha önemlisi birçok gazete ve dergi çevresinde yayın politikaları ve dünya görüşleri değişmekle birlikte önemli çalışmalar yapılmıştır.*
Bu çalışmalardan en uzun süre hayatta kalan ve içerik itibariyle de çok dikkat çekeni Kadınlar Dünyası adlı dergi olmuştur. 1913 yılında İstanbul’da çıkarılan Erkekler Dünyası dergisi kadın ve erkek eşitliğini savunuculuğu, kadınların değeri bilen Osmanlı gençleri yetiştirmek amacı ve günümüz erkeklerinde görmekten çoğunlukla mahrum olduğumuz kadın ve erkek eşitliği savaşında her iki tarafın da eşit
mücadele vermesi gerektiğine inanan yazarları ile önemli bir mesafe kat etmiştir. Hemen ardından, 1914 yılında ilk kez çıkarılan Kadınlar Dünyası dergisi de Osmanlı kadınlarının mücadelesini üstlenen Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti’nin (İkinci Meşrutiyet’in tek gerçek kadın derneği) yayın organıdır. Tüm kadrolarını ve sütunlarını sadece kadınların oluşturduğu dergi üyeleri, daha sonra Beynelmilel Kadınlar Cemiyeti’ni kurmuştur. Nuriye Ulviye Mevlan’ın başkanlığını yaptığı cemiyetin kuruluş amacı; kadınların toplumsal hayattaki konumunu düzeltmek, kadınların iş hayatına girmesine ön ayak olarak erkeklerin gözündeki ‘aşağı’ görülen durumlarını ortadan kaldırmak, kılık kıyafetlerinin düzenlenmesinde, eğitim haklarının savunulmasında ve toplumdaki baskıcı geleneklerden ve bunların yaptırımlarından korunması ve kurtarılmasında ve bunun gibi birçok sorunun çözülmesinde mücadele vermektir.
Üstelik bu sadece yönetici ya da yazar kadrosu tarafından talep edilen yahut göz önüne sunulan bir durum olmaksızın, esasen Kadınlar Dünyası dergisine gönderilen makale ve okur mektuplarında da açıkça talep ediliyordu. Derginin sahibi ve başyazarı Nuriye Ulviye Mevlan, derginin ilk sayısında dergiyi neden çıkardığını şöyle açıklıyordu:
“İlerlemek ve yükselmek için hem pratik cesaretin hem de ruhsal cesaretin, başka bir deyişle çağdaş kişiliğin önemi konusundaki düşüncelerim artık iyice olgunlaşmıştı. İçinde yaşadığımız uyanış devrinin ve kurulan toplumun temelini oluşturan sosyal bilimlerin ışığında, (kadınların ilerlemesi için) gerekli olan (adımları) cesaretle gerçekleştirecek bir gazete çıkarmaya giriştim.”
Kadınlar Dünyası dergisi, kadın ve erkek arasındaki toplumda görülen farklılığın temel sebebinin yetiştirilme biçiminden kaynaklandığını, bu konuda erkek egemen toplumun kadına dayattığı bir yaşam biçimi olduğunu ve bu yüzden kadınların bir başka biçimden –kendi geçimini sağlaması, toplumsal yaşama katılması, rolünün annelik ve eşlikten öteye geçmesi- bihaber olduğunu yazmış; bu durumun aşılması için “toplumsal inkılaptan bağımsız olmayan bir kadın inkılabı” öngörmüştür. Bunun için yeni bir dünyayı ise “Haksızlığı, biçareliği, müsavatsızlığı (eşitsizliği) kaldırarak, ahlakın, vicdanın muhakemesiyle vücuda getirilecek yeni ve insani bir teşkilat” olarak tanımlamıştır.
Bugünkü “Türkiye’de kadın hakları, Fransız Devriminde olduğu gibi savaşılarak kazanılmamıştır; cumhuriyet inkılaplarıyla birlikte tepeden inmiştir” gibi söylemlere cevaben verilebilecek onlarca örnek arasından Kadınlar Dünyası dergisi sadece bir kadın dergisi değil; aynı zamanda bir kadın politikası yürütme aracıdır. Cosmopolitan’a, Aysha’ya ve birçoklarına selam olsun…
(*) Mithat Kutlar, “Osmanlı Kadın Dergileri içinde Erkekler Dünyası Dergisi,” Fe Dergi 2, no. 2 (2010):1-15. URL: http://cins.ankara.edu.tr/nali.html
(1) Kadınlar Dünyası dergisinden küçük bir alıntı
(2) Kadınlar Dünyası dergisinin erkek okurlarından birinin dergiye yolladığı mektuptan bir alıntı
[box_dark]Kaynakça[/box_dark]
http://sbedergi.karatekin.edu.tr/Makaleler/1816548151_10.pdf
http://www.istanbulkadinmuzesi.org/nuriye-ulviye-mevlan-civelek
Kadınlar Dünyası imzası ile, “Terakkiye Doğru”, Kadınlar Dünyası, 8 Nisan 1329 (1913), no. 5, s. 2-3, a.g.e., s. 146.
hatice uçar
1913YILINDA kadınlarrın mücadelesi bugünden daha dinamik duyarlı ama tarih kadının emeğini varlığını görmezden gelmiştir daha o dönem asker elbiseleri yoksul dikiş öğrenen kadınlar dikmiştir yine memleket ihtiyaç için kadının emeği KULLANILMIŞ malların satışında %10 nu emeğin karşılığı olarak veriliyordu