Bir asıra bir kala taşların oynamaya başlaması ne kadar takdire şayan bilmiyorum. Hrant Dink’in ölümünden tam sekiz yıl geçtikten sonra, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Vali Yardımcısı Erol Güngör ve İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ile 6 polis memurunun yargılanmasının önü açıldı. ‘Hrant’ın Arkadaşları’ adlı adalet savunucuları adına basın açıklaması yapan Danzikyan’ın da belirttiği gibi, 99 yıllık bir taş oynayacak; 99 yıllık bir inkârın taşı yerinden kımıldayacak. Esas istenenlerden biri meşhur 24’ler olarak da bilinen 24 kamu görevlisinin yargılanması konusunda ise hala bir adım atılmadı. Evet, Ogün Samast davası ana davayla birleşti ama “konum farklılığı” sebebiyle Ali Öz davasının birleştirilmesi konusunda olumsuz karar çıktı. Yine de umut vardır belki, bu dava için umut beslemek uygunsa. Peki, neye yarayacak bu taşlar?
Ermeni entelektüellerin, toplumsal liderlerin ve siyasi eylemcilerin apar topar gözaltına alınmasıyla, aralarında küçük bir kız çocuğu olan Araxie’nin de bulunduğu yaklaşık 1000 insanın öldürülmesiyle, birden askere alınan 60.000 ermeni erkeğin içinde olan Hagop’un diğer arkadaşları gibi oracıkta ölmesiyle, böylece Ermeni halkının muhtemel askeri gücünü yitirmesiyle, Suriye çöllerine sürgün edilmek amacıyla anneanne Margaid’in, çocukları ve torunlarıyla birlikte katledilmesiyle, açlıkla ve bulaşıcı hastalıklarla boğuşan Zagiri’nin daha fazla dayanamamasıyla, tüm bunlara ses çıkarmaya çalışan Rehan’ın işkence görmesiyle, hayatta kalabilmek için adı ve dini değiştirilen Rukiye’nin ağzından çıkan son Ermenice sözcükle oluşan bu dev taşlar; belki bu küçük taşın etkisiyle kabullenilecek; devlet, tarihi değiştirmekten vazgeçecek ve taşlar olmaları gereken yerlere oturacaktır. Bir arkadaşımın çok sevdiğim deyimiyle “elden geldiğince soykırım”ın 100. senesinde sonunda belki de tarih, doğruyu söyleyecektir.
Emre EROL
Tebrik ederim. Çok güzel yazılmış bir yazı.