Bu sene 30 Mart’ta Türkiye yerel seçimler için sandık başına gidecek. Ancak halen bir çok kişi, vereceği oyun ne kadar önemli olduğunun farkında değil. Üstüne önceki seçimlerden kaynaklanan güvensizlikler de eklenince oy kullanacak kişilerin sayısı önemli oranda azalıyor. Bu durumla mücadele etmeyi ilke edinen “Oy ve Ötesi”, İstanbul halkını sandık başına çağırıyor!
OKP: Oy Kullanmayanlar Partisi
Çoğumuz düşünüyoruz, “Bir oy neyi değiştirir?” diye. Basit bahanelerle oy kullanmayı erteliyoruz, üşeniyoruz. Aslında bir oy bir hayli şeyi değiştirebilir. En son genel seçimlerde, seçmen sayısının %20’sini oluşturan 10 milyon kişi oy kullanmadı. Bu, ilk iki parti arasındaki oy farkının neredeyse tamamını oluşturan bir sayıydı. Düşünün ki kullanılmayan oylardan bir parti oluşturduk, adını da OKP koyduk – Oy Kullanmayanlar Partisi. Bu sayıyla OKP, meclise girebilirdi. Tek bir oyun gücünü burada görmek mümkün.
Bazılarımız, kullanacağı oyun değerlendirilmesiyle ilgili şüpheler içinde. Zira ülkemizde, konu seçim olunca büyük bir “güven” problemi yaşanıyor. Her seçimde; ister yerel, ister genel veya referandum olsun, bunu görüyoruz. Seçimlerden sonra bulunduğu iddia edilen oy pusulaları, normal zamanlarda hiç problem yaşanmayan semtlerde elektrik kesintileri, polemikler bu güvensizliği besliyor. Şöyle bir baktığımızda bu polemikler o kadar da haksız değil. Hele yeni hiç değil.
Talihsiz Sandık, Zavallı Oy Pusulası
Son 11 yılda, seçmenlerin, sandıkların, pusulaların başına gelmeyen kalmamış. 1999 yılında Nevşehir’de 150 kişilik grup, 232 seçmenli sandığı kaçırmış. 2002’de İstanbul Gaziosmanpaşa’da sahte oy pusulaları ele geçirilmiş. 2004’te Adana’da sandık kurulu başkanını “Jandarma karakoluna götürüyoruz” diye arabaya bindirip, kucağındaki seçim torbasını zorla almışlar. Aynı yıl Iğdır’da 7 mahalle muhtarı, usulsüz seçmen kaydettirmekten mahkûm olmuş. 2009 yılında Yozgat’ta sandık kaçırılmış, oylar yırtılmış ve seçimler 2. kez iptal olmuş, Ankara Dikmen’de elektrik kesintisi, sabotaj çıkmış. Aynı yıl bu kez Yalova’da çöplerin arasında mühürlü, yırtılmış ve yakılmış oy pusulaları bulunmuş. 2010’da Kars’ta birden çok kez oy kullandığı iddiasıyla 6 polise suç duyurusu yapılmış, Kocaeli’ndeyse aynı suçlamadan sandık müşahitlerine hapis cezası verilmiş. Bunlar kayda geçen olayların sadece bir kısmı.
Bu duruma çözüm bulmak için ne yapmalı? Demokrasi nosyonundan ne yazık ki “henüz” (veya “halen”) yoksun ülkemiz. Bırakın sivil toplum örgütlenmesini, topluluğun ortak kararı için kendi isteklerinde fedakârlık yapmayı; demokrasinin en basit şartı olan adaletli ve özgür seçim yapmayı bile yerine getiremiyoruz. Zayıf veya yıkılma noktasındaki devletlerde bu işi Birleşmiş Milletler gözlemcileri üstleniyor. Ülkemizde de kimileri sandık başında asker beklesin diyor. Yıkılmak veya zayıflık gibi bir durumumuz olmadığına ve anti-militarist, demokratik bir ülke olmaya çalıştığımıza göre; bu iki öneri pek de makul değil. Daha makul ve demokratik bir öneri, bir sivil inisiyatif grubunda gelmiş: “Oy ve Ötesi”.
Eller Taşın Altına
Tamamen gönüllülerden oluşan ve hiçbir siyasi parti bağlantısı bulunmayan genç bireyler olarak yola çıkan “Oy ve Ötesi”, Türkiye’de demokrasi bilincini artırmayı hedefleyen “Ortak Nokta Derneği” ile birlikte çalışmaya karar vermiş. Ana amaçlarını “geçmişte yaşananlarla mücadele etmek değil, güzel günler için geleceğe katkıda bulunmak” olarak belirleyen inisiyatif, temelde üç hedef belirlemiş kendilerine;
1. Ülkemizde daha çok vatandaşımızın oy kullanmasını teşvik etmek.
Onlar kendi mahallelerinden, semtlerinden, şehirlerinden başlamışlar. 30 Mart’ta sadece İstanbul’da oy kullanacak 2 milyona yakın genç var. Unuttuğumuz bir gücü hatırlatıyorlar bize: oy kullanmak. Bir oyun neleri değiştirebileceğini gösteriyorlar.
2. Aday tercihlerinin daha bilinçli yapılmasına katkıda bulunmak.
Hareketlerini Gezi Parkı’na bağdaştırmak pek tabii mümkün. Bu yaz bize yerel yönetimin önemini göstermişti. Ancak onlar, sokağa inen inmeyen herkesi oy kullanmaya davet ediyorlar. Verdikleri bir röportajda durumu güzel özetlemişler: “Kime yakınsanız ona oy verin diyoruz. Yeter ki oy verin. Oy vermeme çok yaygın. Tatil planlarını bile bozmuyorlar. Artık bu tarz tembelliklerin mazereti olmayacak. Sokakta olmam lazım dedikleri gibi, benim o sandıkta olmam lazım diyeceklerini düşünüyoruz”.
3. Eğitimli gönüllülerin sandık görevlerini yerine getirerek oylarımıza sahip çıkmalarını teşvik ve organize etmek.
Sandık görevlileri için birkaç saat süren kısa eğitimler planlamışlar. Daha güvenilir, şeffaf ve sahiplenilmiş bir seçim odaklarındaki düşünce. Sandık gönüllülerine muhtemelen sorulacak “Senin burada ne işin var?” sorusuna cevap olarak parti onaylı yaka kartları ayarlıyorlar. CHP, MHP ve LDP bu noktada iş birliğini kabul etmiş; AKP ise her sandığın başına partiden 9 kişi göndereceğini ve Oy ve Ötesi gönüllülerine ihtiyaçları olmadığını söylemiş. BDP ile de görüşme halindeler. Ancak bu, herhangi bir partiyi destekledikleri veya imkânlarından yararlandıkları anlamına gelmiyor. Zaten finansal destekleri yok, gönüllülerin yardımlarıyla ayakta duruyorlar. Amaçları sandıkta herkesin oyunu korumak.
Evet, belki klişe bir söylem ancak bu yerel seçimde Türkiye gerçek anlamda bir sınav verecek. Rahatsızlığımızı dile getirdik, “sesimiz duyulmuyor” dedik. Şimdi, sesimizi duyurma zamanı. Böyle inisiyatiflerin tüm Türkiye’ye yayılmasını istemek, belki 30 Mart’a bu kadar az kalmışken çok da mümkün değil. Ancak biz en basit vatandaşlık hakkımızı kullanmak için sandık başına gidebiliriz. Kim bilir belki bir sonraki genel seçimde diğer şehirlerde de benzer uygulamalar görülür.
Detaylı Bilgi İçin;
https://www.facebook.com/Oyveotesi
http://www.youtube.com/OyveOtesi
[box_dark]Kaynakça;[/box_dark]
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/25532039.asp
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25550498.asp?yazarid=488
Ezgi Dinçer
Ankara için değil sanırım bu emin olamadım ama. Ankara için olan bir platform varsa nasıl ulaşıyoruz ki?