yüzü yaralı kadın

Elbette yok. Öldüğümüzü bilenlerde katillerimize “Aferin”,  bizlere “Belasını buldu” diyorlar.

Bizler kimler miyiz?

Bizler anneniz, kardeşiniz, sevgiliniz , kızınızız.

Bizler kadınlarız.

Yaşadığımız toplumda en çok “korunan, kollanan” aynı zamanda da en çok ölenleriz.

BİR KADIN DAHA ÖLDÜRÜLDÜ

Adalet Bakanlığına göre cinayete kurban giden kadınların sayısı  son yedi yılda yüzde 1,400 arttı.  2002 yılında 66 kadın öldürülürken  2009’ın ilk yedi ayında bu sayı 953’e çıktı. 2011 yılındaysa bu rakamlar 1400 civarlarına

Yurdun dört bir yanında kadına şiddete karşı protesto gösterileri düzenleniyor.

Yurdun dört bir yanında kadına şiddete karşı protesto gösterileri düzenleniyor.

kadar yükseldi.

“Kadın Hakları İçin Kadınlar” adlı sivil toplum örgütü üyesi Pınar İlkkaracan’a göre “Cinayetler buz dağının sadece tepesi”. Kadınlara karşı şiddet çok yaygın. Binlerce, on binlerce kadın kocaları tarafından şiddet görüyor ancak evlerini terk edemiyor.”

Yani pek çok kadın yaşadığı beden içerisinde her gün yavaş yavaş yok oluyor.

Toplumda bu rakamlara karşı duyarsızlık ise en üst seviyede. Her gün manşetlerde ve haber bültenlerinde bir kadın cinayeti görmeye alışan toplum için bu artık çok olağan ve sıradan bir durum.

Medya ise bu cinayetleri meşrulaştıran düzenin en büyük parçası. Bunu yazım dili,haberlerde kullandığı görseller ve öne çıkardığı noktalarla başarıyor. Mutlaka dikkatinizi çekmiştir haberlerde ki bu rahatsız edici hatta taraflı dil. Cinsiyetçi toplumlarda kadın cinayetlerine karşı oluşan yanlış algının en büyük sebeplerinde biri.

Birkaç örnekle bu cinsiyetçi dili somutlaştırabiliriz. İlk başta koyu puntolarla atılan başlıklara bakılmalı. Eşinde ayrılmak isteyen kadın, evi terk eden kadın, kocasını aldatan kadın ve daha pek çoğu…

' Basın ' Kadına Karşı Şiddet konusunda gerekli duyarlılığı göstermemekle eleştiriliyor.

‘ Basın ‘ Kadına Karşı Şiddet konusunda gerekli duyarlılığı göstermemekle eleştiriliyor.

İkinci bir noktaysa haberlerde kullanılan görseller. Haber içeriği bir insanlık ayıbını ve toplumsal bozulmayı içermiyormuşçasına haberde kadını cinsel bir obje olarak gösteren fotoğraflar çok sık kullanılır oldu son günlerde.Bu da satış rakamlarıyla ilgili yoğun kaygılar yaşayan ve habercilik etiğinden uzak gelişen medyanın kullandığı en belirgin yöntemlerden biri.

Bir başka nokta ise toplumda büyük kitlelerin ayaklanmasına sebep olması gereken, insanlık suçu olarak nitelendirebileceğimiz kadın cinayetlerinin medya tarafından gittikçe sıradanlaştırılması. 2011 yılında dört çocuk annesi bir kadının sokak ortasında gündüz vakti ayrılmak istediği eşi tarafından öldürülmesini, yüksek satış rakamlarına sahip bir gazetenin ”Bir Kadın Daha Öldürüldü” başlığıyla vermesi bu duruma bir örnek olarak gösterilebilir.

NEDEN?

Elbette kadın cinayetlerindeki artışın tüm sorumluluğu medyaya yüklemek yanlış. Yanlış devlet politikaları ve çıkar odaklı grupların varlığı tüm bu bozuk düzenin yaratıcısı

 

PEKİ YA DEVLET BU İŞİN NERESİNDE ?

Cinayetlerdeki artışa rağmen hükumet eleştirileri reddediyor. Eski Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, hükumetin bu konuda çok çaba gösterdiğini ve kadın ölümlerinde düşüş olduğunu savunuyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’sa en etkili yöntemle kadın cinayetlerinin önüne geçmeye çalışıyor; kınıyor.

 

Türkiye’de sadece 26 adet olan  kadın sığınma evlerinin sayısını ve güvenliği arttırmaya çalışan bir devlet politikasını izleyen var mı?

Bir çok Sivil Toplum Örgütü hükümetin Kadına Şiddet konusunda alınması gereken tedbirlerin yetersiz olduğunu düşünüyor.

Bir çok Sivil Toplum Örgütü hükumetin Kadına Şiddet konusunda alması gereken tedbirlerin yetersiz olduğunu düşünüyor.

HAYIR!

Toplumda ki yanlış algıları düzeltmeye ve duyarlılık oluşturmaya yönelik bir eğitim politikası izleyen var mı?

HAYIR!

Çalışan ve kendi ekonomik özgürlüğünü kazanmış kadın bireyler yaratmaya yönelik ekonomi politikaları izleyen var mı?

HAYIR!

Suç ve cezadan caydırıcı bir anayasal düzen ve bunu doğru bir şekilde uygulayan bir adalet mekanizması var mı?

HAYIR

Kadının koruyabilen, onunda birey olarak toplumda var olabilmesini sağlayabilen bir emniyet sistemi var mı?

HAYIR!

Noktayı koymak gerekirse:

Eşinize, sevgilinize sokak ortasında sarılamazsın çünkü o sizin ve toplumun namusudur.

Ama eşinizi, sevgilinizi,eski karınızı sokak ortasında dövebilir, 40 yerinden bıçaklayabilir,öldürebilirsiniz çünkü o sizin ve toplumun namussuzluğudur.

 

Leave a Reply