“Ben zaten evimdeyim, asıl sen evine git!”
Bu basit ama tarihi arka planıyla ilgili külliyatlar yazılmış el-cevap, kendisine geçiş izni vermeyen İsrailli askere çıkışan Filistinli bir kadına ait. Vatan kavramının ne kadar derin, kendinden olmayan insanların dayattıkları şeyler altında yaşamanın ne kadar zor olduğunu anlamak için bu kısacık olay bence yeterli. Günümüzde memleketimizin yaşadığı zorluklar için mücadele etmeyi kendine çok görüp, “Buradan çekip gitmek var şimdi, nefret ediyorum bu ülkeden!” diyenleri umarım sus pus ettirecek mahiyette bir olaydır bu.
Her yeni güne mahalleden mahalleye geçmek için bile İsrail askerinin iznini almak zorunda olduğunu bilerek uyanan insanların vatanıdır Filistin. Elinde TAR-21 olan ve Sabra model tankın arkadan destek verdiği İsrail askerlerine karşı taşı nasıl daha isabetli atabilirim diyen çocukların, savaşçılık oynadıkları hayali oyun sahası değildir, bizzat ülkesidir. Orta Doğu’nun, İslam Coğrafyası’nın en büyük kanayan yarasıdır. Ramazan ayında bana kalırsa, Müslümanlara yaz sıcağından daha çetin bir imtihandır hem de.
Son olanları teker teker, “şu kadar kişi öldü, böyle operasyon yapıldı” diye anlatmama gerek yok. 3 Yahudi gencin kaçırılıp öldürülmesi ve buna misilleme olarak Gazze’ye yapılan, onlarca kişinin ölüp hayatını kaybettiği operasyonların vuku bulduğunu, bir de 17 yaşındaki Muhammed Ebu Hudayr’ın İsrailliler tarafından diri diri yakılarak vahşice öldürüldüğünü biliyoruz. Tabi bunları bilmekle birlikte, asla unutmamayı da isterim ancak, Filistin meselesinde artık ölümlere duyarsızlaşmış kalplerimiz buna izin vermez sanırım.
Olayların siyasi olarak açıklamasını yapmayı istemem ama belirtmekte yine de fayda var: Son zamanlarda etrafındaki Arap ayaklanmalarının ortaya çıkardığı korku ve ABD’nin gitgide kopardığı bağlar, İsrail’in etrafına ve azınlıkta olanlara karşı daha sert politikalar izlemesine sebep olmaya başladı; burası artık gözle görülmemesi imkansız bir nokta. Müslüman kadınlar “defolup gitmeleri yönünde” sokakta tacizlere maruz kalıyor, Yahudi yerleşim yerleri hızla artırılıyor ve ırkçı söylemleri olan Yisrael Beitenu (İsrail Evimiz) gibi partiler oylarını artırarak destek görmeye devam ediyor. Radikal söylemler arasında bile, tıpkı bu satırların yazıldığı saatlerde Netanyahu ve Lieberman’ın arasında olduğu gibi, ayrışmalar gözlemleniyor. 2.İntifada öncesinde de görülen bu tarz gergin ortamın bana kalırsa bir diğer sebebi de sağlıklı gözükmese de vücut bulan El Fetih-Hamas birleşmesi.
Barışın, beraber yaşamanın bile ancak İsrail’in istediği ölçüde olmasını isteyenler bu topraklarda yer aldığı sürece, ne yazık ki kan dökülmeye devam edecek. ABD gibi sözde arabulucularla, Gazze’deki mazlumları ve olayları umursamazcasına İsrail’le aynı masaya oturan kaymak tabakadaki Filistinlilerle ve İsrail’le soğuk barış yapmayı tercih eden onca Arap ülkesinin samimiyetsizliğiyle, Müslüman dünyasının bu çıbanı iyileşecek değil çünkü bu işgal, görmezden gelinip tarafsız olmayı seçtikçe daha da büyüyecek bir meselenin ta kendisi.
Meselenin elbette burada Türkiye’ye bakan bir tarafı var. Son zamanlarda dile getirilen “Tarafsız olmayı yeğleyelim, aman belaya bulaşmayalım, demokratik bir çerçevede bu mesele tatlıya bağlansın” düşüncesi, Filistinlilere yapacağımız en büyük züldür. İnsan haklarından, demokrasiden bahsedenlerin, Orta Doğu’da batılı bir ülke olarak gösterilen İsrail’in insanlık dışı tavırlarına karşı ne diyeceği merak konusudur. Dünyanın Filistin’e en uzak coğrafyalarında bile meseleye tarafsız kalmamış devletlere nazaran Türkiye’nin meseleye tarafsız kalmasını beklemek, dolayısıyla kelimenin tam manasıyla “yüzsüzlük”tür.
Türk Dış Politikasını eleştirmek, yerin dibine sokmak ve meseleler hakkında mantık dışı argümanlar sunarak konuşmak dahi herkesin özgür olduğu bir durum. Ancak Filistin’de taraf olmamayı istemek, burayı vicdan sınırları içinde açıklamak mümkün değil. 60 seneye yakın bir süre boyunca kanayıp duran bu yaranın bir seferde nasıl çözüleceğini açıklamak, emin olalım, bizler için daha kolay olur. Yapmamız gereken, Filistin’in tarafında yer alıp Müslümanların daha fazla ezilmesine ve öldürülmesine sonuna kadar karşı çıkmaktır. Filistinlilerin düzgün bir birliktelik içinde, İsrail’in tefrikayı ateşleyen icraatlerine karşı ayakta durmasını savunmaktır.
#GazzeyiUnutma Unutturma
Resimler: Facebook ve Twitter