Askeri Vesayetle Savaş

 Asker her zaman Türkiye tarihi’nde önemli bir yer elde etmiştir. Bu ülkenin ilk cumhurbaşkanı ve başbakanı asker kökenliydi. Devleti yöneten siviller her zaman askerin gölgesini arkalarında hissettiler. Asker yeri geldi darbe yapıp yönetimi ele geçirdi, yeri gelip muhtıralarla gerekli yerlere mesaj gönderip sivilleri etkisi altına aldı. AKP iktidar olduğunda da kimi çevrelerde darbe beklentisi artmıştı zira AKP laiklik karşıtı bir parti olarak nitelendiriliyordu. Laiklik ise her daim askerin kırmızı çizgilerinden biri oldu. AKP’ye giderek artan halk desteği, Ergenekon Davası gibi davalarla içeri alınan generaller ise askerin siyasetteki etkisini gün geçtikçe azalttı. Başbakan Erdoğan da daima özellikle 28 Şubat sürecinde Necmettin Erbakan’ın gereken direnci göstermediğini belirtmiştir ve kendisinin de askeri vesayetle mücadelesinin her zaman süreceğini söylemiştir

Ben yaşımdan ötürü hiçbir askeri yönetim döneminde yaşamadım ancak ne kadar kötü olabileceğini tahmin etmek için yaşamaya gerek yok. Askerin siyasetten uzak durması daima bir ülke için iyidir. Özellikle genelkurmay başkanları devlet adamı değil devlet memuru olduklarını daima bilmeliler. Siyasete karışmamalı ve siyasi mesajlar vermekten kaçınmalılar. Bunlar benim düşüncelerim. Peki, AKP gerçekten askeri vesayetle mücadele de başarılı oluyor mu?

Her ne kadar siyasette askerin etkisini artık çok daha az görsek de benim düşünceme göre AKP hükümeti hala askeri vesayetle iyi bir sınav verebilmiş değil. Özellikle 2 gün önce eski genelkurmay başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanması kimi çevrelerde askeri vesayetin bittiğinin belgesi, İsviçre, İsveç seviyesinde demokrasiye geldiğimizin kanıtı olarak gösterilse de ben aynı kanıda değilim.  Peki neden? Öncelikle tarihimizdeki askeri darbelere zemin tutan İç Hizmetler Kanunu’nun 35. Maddesi hala orda. AKP Hükümeti hala bu maddeyi değiştirmiş değil. Bu madde orda durduğu sürece askeri darbelere hazır zemin görevi görecektir. Hükümet bedelli askerlik çıkarırken bile askeri ikna etmekte çok zorlandı. Hâlbuki emrindeki bir memura bir kararı uygulatmakta bu kadar sıkıntı yaşamamalıydı. Hukukta da askeri yargı devam etmekte. Kişisel görüşüm bu yargıda çift başlılığa sebep olmakta ve kimi durumlarda askere avantaj sağlamaktadır. Ayrıca hala genelkurmay başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmış değil.  Ayrıca yine kafama kimi sorular takılmakta:

1-) 30 yıl önce darbe yapmış olan Kenan Evren yargılanırken, 15 yıl önceki 28 Şubat Süreci’nde sivil yönetime müdahale eden ve hala hayatta olan Çevik Bir hakkında niye bir işlem yapılmamaktadır?

2-) Görevde olduğu sürece hükümetle sıkça takışan İlker Başbuğ bugün terör örgütünün başı ve darbe girişimi iddiasıyla yargılanırken, yine bu hükümete e-muhtıra olarak bilinen muhtırayı veren Yaşar Büyükanıt niye yargılanmıyor?

3-) Yargılanmayı bırak niye madalya ile ödüllendiriliyor?

4-) Birçok ülkenin genelkurmay başkanı toplantılarda Milli Savunma Bakanı’nın arkasında yürürken, bizim Genelkurmay Başkanı’nın bakanın yanında yürümesi hükümeti rahatsız etmiyor mu?

Her ne kadar askerin siyasetten uzak durması gerektiğine inansam da, AKP Hükümeti’nin en azından şu anda askerin etkisini azalttığını inkâr etmesem de, eğer ki ileriki dönemlerde de, özellikle Akp sonrası dönemde de bunun devam etmesi için AKP yukarıda belirttiğim sorunları çözmeli ve sorulara cevap bulmalıdır. Yoksa Türkiye’nin geleceği yine askeri darbelere sahne olabilir.

Leave a Reply