Savaşa Doğan Çocuklar – Irak Türkmenleri

Yaşanan her acı hadisenin peşinden aynı cümleleri duyar olduk. Küfür eder gibi, yüz ekşiterek, ağız dolusu bir “Orta Doğulu olduk be!” sesi yükseliyor her defasında. Savaşla özdeşleşen bu topraklar bizden çok uzaktaymış gibi Orta Doğu’yu görmezden gelebiliyoruz. Savaşın, kapımızın tam da dibinde olduğunu görmezden gelebiliyoruz. Kendi benliğimizi tatmin ederken, savaşın Orta Doğulu hayatlar için artık dün, bugün ve ne yazık ki yarın anlamlarına geldiğini görmezden gelebiliyoruz. Ve ne yazık ki esefle kınamak dışında hiçbir şey yapmıyoruz.

 Savaş:Devletlerin diplomatik ilişkilerini keserek giriştikleri silahlı mücadele, harp, cenk, cidal.

-TDK

Bugün savaş, sözlük anlamından sıyrılıp çocukların göz bebeklerine oturuyor. Yaşlarından büyük hesaplar omuzlarına yükleniyor. Yaşlarından büyük yolculuklara çıkıp başka ülkelerde bir umut arıyorlar hayata tutunacak. Onlara “savaşa doğan çocuklar” demekte bir sakınca yok çünkü yaşlarından büyük savaşlardan çıkıp geliyorlar. Ömür boyu gözlerinde izlerini taşıyacakları savaşın hatıralarıyla hiç tanımadıkları, dilini bilmedikleri, bambaşka bir ülkede var olmaya çalışıyorlar. Bizse çoğu zaman görmezden gelebiliyoruz. Hatta bazen öyle şeyler oluyor ki keşke görmezden gelselerdi diyoruz. Parkta oturan bir mülteci çocuğa yapılan ve insanlığın geldiği değil düştüğü yeri gözler önüne seren bir şaka(!) gibi.

Geçtiğimiz haftalarda okulumuzda Yasal İnovasyon ve Temel Aydınlanma Topluluğu (LIFE) tarafından sürdürülen “Tebessüm Kardeşliği” projesi kapsamında yaklaşık 25 kadar “savaşa doğan çocuk” ile tanıştım. Tamamı Irak-Tel Afer’de ortalama üzeri bir hayat sürerken göçe zorlama politikalarıyla, savaşın tesiriyle ve otorite çokluğu sebepleriyle kendilerini burada bulmuşlar. Kimi 2 sene önce gelmiş kimi 2 ay… Alışmaya çalışıyorlar.

10401471_1508121559497426_841593195220797297_n

Şu an IŞİD kontrolünde olan Tel Afer petrol dağıtımı bakımından büyük öneme sahip bir bölge. Neredeyse tamamını Şii ve Sünni Türkmenlerin oluşturduğu bu şehir, bölgesel tüm aktörler tarafından tehdit altına alınmış ve geçtiğimiz aylarda IŞİD kontrolüne geçmişti. Baskılara dayanamayan Türkmenler ise sahip oldukları ne varsa, evlerini, işlerini, mesleklerini, eğitimlerini, geride bırakıp Türkiye’ye göç ettiler. Ankara’da sayısı oldukça fazla olan Irak Türkmenleri ne yazık ki yeterince gündeme gelmedi yahut getirilmedi. Birçoğu kendi imkânlarıyla geçinmek için çabaladılar ve belki de hala çabalıyorlar. Ancak sayının gitgide artması ve özellikle çocukların ihtiyaçları ortaya bir proje olarak Türkmenevi’ni çıkarttı. Temel seviyede eğitim ve sağlık 12717832_1508260319483550_8804580436084260259_nhizmetlerinin verildiği, Türkçe’nin öğretildiği ve bazı günlük ihtiyaçların karşılanabildiği Türkmenevi, savaşa doğan çocukların kaybettikleri okullarının yerini tutmaya çalışıyor. Tamamlanmayı bekleyen pek çok eksik olsa da Türkmen balalarının oyunları ve perdeli de olsa sevinçleri ortalığı aydınlatmaya yetiyor. Çocukların birçoğu kendine ve buraya dair pek çok soruyu cevaplamış kendi zihninde. Ancak hala neler olup bittiğini çözümleyemeyecek yaşta olanlar da var. Sorsalar bizim verecek cevabımız var mı peki? Ya da büyüklerine sorabilecek cesaretimiz?

Kardeşleri IŞİD’e katılmış, Tel Afer’de okul müdürlüğü yapan, üç dil bilen bir eğitimciye “Neden bu küçücük sınıfta 25 Türkmen çocuklasınız?” diye soramıyorum. Evinde asılı Türk bayrağı sebebiyle 1 ay hapiste kalan neredeyse akranım bir gence “Neler yapmak isterdin?” diye soramıyorum. Memleketinde doktor olup burada işsiz kalan bir babaya “Çocuklarınız nasıl?” diye soramıyorum. Vatandaşlığı olmadığı için doğum sancısıyla 5’ten fazla hastane dolaşıp son çare evinde doğum yapan genç bir kadına “İsmini ne koydunuz?” diye soramıyorum. Yaşı 60’ı geçkin, son zamanlarını huzurla geçiremeyip yaşlı bedenini Irak’tan Türkiye’ye taşıyan bir amcaya “Sıhhatiniz yerinde mi?” diye soramıyorum.11021087_1418703961757715_9092710516497469079_n

Sorular zihnimde böylece birikirken aralarından bir tanesini Türkiye’ye geleli bir seneden fazla olmuş, en çok tarih dersini seven, düşüncelerinin yaşından çok daha büyük olduğu her halinden anlaşılan  13 yaşındaki bir çocuğa tüm cesaretimi toplayıp sorabiliyorum:

-Türkiye’yi sevdin mi bakalım, alıştın mı?

-Hocam, herkes memleketini özler. Ama biliyorum ki savaş bittiğinde Tel Afer’e dönünce de Türkiye’yi özleyeceğim. Çünkü burası da artık benim bir memleketim olmuştur.

Gözlerinde gölgeler toplanıyor, kafasını çevirse de görebiliyorum. Bir kez daha devletlerin çok çok ötesine geçiyor savaş kavramı. Biten diplomatik ilişkilerin bedelini, özlemleri boylarından büyük çocuklar ödüyor. Acı ve belirsizlikle buğulanmış gözlerini biraz olsun güldürebilmek için elimi omzuna koyuyorum. Elimden gelen tek şey yanında olmak çünkü. Akan kanı durdurmaya gücümüz yetmiyor, yetmeyecek. Ancak inanıyorum ki çocukların gözlerine, hislerine ve hayallerine alçakça çöreklenmiş savaşı bizim çabalarımız silecek.

 

[box_dark]Kaynakça[/box_dark]

  • http://www.turkmenelihaber.net/
  • Irak Türkmenlerinin Dünü ve Türkçesi, Dr. Mehmet Hazar
  • www.tasam.org

NOT: Türkmen çocukların yüzlerini biraz olsun güldürebildiği ve bu tebessüme ortak olma şansını bizlere verdiği için tüm LIFE-Tebessüm Kardeşliği ekibine içtenlikle teşekkür ediyorum.

Leave a Reply