Mutlak Üstünlüğün Sonu
Bizim için sıradan geçen günler, İspanyol halkı için bir devrim niteliğinde geçiyor. 2015 yılının son günlerini yaşarken Avrupa siyasetinde hareketli günler yaşanıyor. Gündemin göze çarpan en önemli konusu ise İspanya’da gerçekleştirilen genel seçimler. Diktatör Franco’nun devrilmesinden sonra meydana gelen siyasi boşluğu, merkez-sağ olarak adlandırılabilecek Halk Partisi(PP) ve İspanyol Sosyalist İşçi Partisi(PSOE) doldurmuştu. 40 yıldır süregelen bu iki partili siyasal sistem yaklaşık birkaç gün önce devrildi.
2008 yılının son çeyreğinde etkilerini hissettirmeye başlayan ekonomik kriz İspanya’yı da vurmuş, o yıllarda iktidarda olan PSOE, ekonomik krizin etkileriyle başa çıkamamış ve bu durum iktidarını yitirmesine neden olmuştu. 350 milletvekili sayısına sahip olan İspanya Parlamentosu’nda, 2011 seçimlerinin sonucunda üstünlük Halk Partisi’ne geçmişti. Kazandığı 186 vekil ile tek başına iktidarı kuran Rajoy ekibi, ekonomik buhranın olumsuz etkilerini savuşturmayı bir nebze de olsa başarmıştı. “Mutlak Üstünlük” olarak adlandırılan 2 kutuplu siyasetin diğer kutbu olan PSOE ise 110 vekile sahipti.
Gelelim bugüne…
Gerçekleştirilen seçimi, bir devrim olarak nitelendirebileceğimizden bahsettim yukarıda. Uzun zamandır ekonomik krizle boğuşan İspanyol halkı, yüksek işsizlik oranı ve yetersiz görülen ekonomik büyümeden rahatsız olacak ki çift kutuplu siyasi sistemin sonunu getirdi. 2011 yılında seçimden zaferle ayrılan PP, bu seçimde de 1.parti olsa da elde ettiği vekil sayısı 123’e kadar geriledi. Bu durum, PP’nin tek başına iktidarı kurabilmek için gereken çoğunluğu da yitirdiği anlamına geliyor. Parlamentoda çoğunluğa sahip 2.parti ise PSOE. Fakat bu çoğunluğu bir başarı olarak nitelendirmek bana göre yanlış olacaktır. Nitekim PSOE’nin kan kaybı ciddi derecede. 2011’de 110 olan vekil sayısı, bu seçimle birlikte 90’a düştü. Bu noktada en önemli unsur hiç şüphesiz ki İspanya’da yükselen sol hareket ve lideri Pablo İglesias.
İdeolojik olarak sol fraksiyonları bir araya getirmiş olsa da ideolojisinden ziyade ekonomik krizden beslendiğini söylemek mümkün. Sıradan halkın sesi olmayı 2 sene gibi çok kısa bir sürede başardı İglesias. Podemos’un bu denli başarılı olmasının bir başka sebebi de Madrid kökenli bir parti olmasıdır. Nitekim küresel anlamda ses getiren olayların etkilerini İspanya’nın başkenti Madrid’de göstermesidir. Podemos’un yükselişi ile alakalı detaylı analizler için GazeteBilkent eski yazarlarından Batuhan Eren’in Avrupa Birliği’nin Kaygıyla İzlediği Adam: Pablo İglesias ve İspanyol Podemos Partisi isimli yazısını okumak son derece faydalı olacaktır.
Alternatif olarak ortaya çıkan bir başka siyasi parti ise Vatandaşlar (Ciudadanos). Sağa atfedebileceğimiz bir parti olan Vatandaşlar da olası bir koalisyonda Rajoy’un çalacağı kapılardan birisi. Hatta ideolojik açıdan baktığımızda en önemlisi de denebilir. Nitekim ortaya çıkış amacı geleneksel partilere alternatif üretebilmektir. Bu bağlamda Ciudadanos’u, Podemos’un sağ versiyonu olarak görebiliriz.
Koalisyon mu?
Podemos’un alternatif olarak meclise 3.parti konumunda girmesi şüphesiz ki iki partili siyasal sistemin sonunu getirmiştir. İspanya’daki seçim ile Türkiye’deki 7 Haziran seçimleri arasında paralellik kurmak mümkün. Halkların Demokratik Partisi’nin meclise girmeyi başararak AK Parti’den ciddi sayıda bir vekil kopartması bunun en belirleyici örneğidir. Nitekim senaryo aynı; koalisyon şart!
Peki, koalisyon kimler arasında kurulabilir? Bu soru şüphesiz ki siyasete ilgi duyan her İspanya vatandaşın aklındadır. Çünkü gerek ideolojik ayrımlar gerek söyleme dökülen pratik çözümler arasındaki zıtlıklar ve paralellikler olası koalisyonu zorlaştırıyor. Örneğin; sağın temsilcileri olan PP ve Ciudadanos arasında bir koalisyon görmek ideolojik olarak mümkün. Fakat yeterli sayıya bu iki partiyle de ulaşılamamakta. Bu hattın karşısında sol ittifakı görmek de mümkün ancak sayısal dağılım, PSOE ve Podemos’a da yeterli çoğunluğu getirmiyor. Bu noktada kritik öneme sahip olan ise mecliste daha az vekile sahip küçük partilerdir.
Öyle ki PP lideri ve önceki dönemin başbakanı Mariano Rajoy gerçekleştirdiği balkon konuşmasında, şimdiden koalisyon arayışlarına başladığının sinyallerini verdi. Gelin Rajoy’un seçim akşamı gerçekleştirdiği balkon konuşmasına göz atalım.
“Hükümet kurmayı deneyeceğim; ama kolay olmayacak. İspanya’nın istikrar, güvenlik, kararlılığa ihtiyacı var. Çok konuşmak, daha fazla diyalog kurmak gerekecek. Ben bunu yapacağım ve yaparken de tüm İspanyolların çıkarını savunmaktan başka hedefim olmayacak.”
Bu ifadeler bize gösteriyor ki PP lideri Rajoy, koalisyon kurmak için çeşitli yollar deneyecek fakat bu yolların tıkalı olduğunu görmek zor değil. Ciudadanos ile var olan paralellik iktidarı sağlamak için yeterli değil. Küçük partilerin desteği şart fakat bu desteğin kimde aranacağı daha önemlidir. Katalonya ve Bask bölgelerinin bağımsızlık arayışı içinde olduğu aşikârken bu bölgelerden vekil çıkaran bağımsızlık yanlısı partilerin desteği zor, neredeyse imkânsız. Çünkü hem PP hem de Ciudadanos bu konuda net tavır koydular; bağımsızlığa karşılar.
Seçimden 2.olarak çıkmayı başaran PSOE lideri Pedro Sanchez ise İspanyol halkının değişim istediğine ve seçim sonuçların bu yönde okunması gerektiğine vurgu yaptı. “İspanya sola doğru hareket etmek istiyor… Demokrasi, diyalog ve anlaşma demektir. PSOE de buna hazırdır.” PSOE için en güçlü koalisyon ortağı şüphesiz ki Podemos.
[quote]“İspanyol siyasetinde sırayla iktidarlık sistemi sona erdi. Bundan sonra ülkenin tüm özerk yönetimlerinde çoğulculuğa saygı gösteren, sosyal adaleti savunan ve yolsuzluğa karşı mücadele edecek 69 milletvekili olacak.”[/quote]
Seçim hakkındaki görüşlerini bu şekilde özetleyen İglesias, koalisyon için ciddi şartlar koydu ortaya. Bunlardan en çok göze çarpanlar; radikal anayasa değişiklikleri, kamu borcunun yeniden yapılandırılması gibi konularda yoğunlaşmış durumda. Diğer küçük sol partilerle yakınlaşmak PSOE ve Podemos’un parti programlarında yer alan temel konularda geri adım atmasını gerektirecektir.
Kısacası, İspanya’da gerçekleştirilen genel seçimler sonucunda ortaya çıkan koalisyon ihtiyacı daha nice sancılı günler yaşatacaktır.
Sonuç
Aslında bu siyasi çıkmaz, İspanya siyasi yaşantısı hakkında daha da merak uyandırıcı. Çünkü İspanya halkı bu seçimde değişim arzusunu tüm siyasi partilere hissettirmiş durumda. Verilen bu mesajın partilerce nasıl algılanacağı şüphesiz ki parti politikalarına ciddi şekilde yansıyacak ve partilerin uzun vadede kaderini belli edecektir. Yaşanan koalisyon sorunun nasıl çözüleceği, bir sonraki seçimlerde nasıl bir tablo ortaya çıkacağı başlıca önemli hususlar. Neler olacağını kestirmek şu an için zor ancak belirtmemiz gereken temel husus; bu seçimler İspanya’daki politik kültürün ne yönde evrileceğini belirleyecek olan yeni bir sürecin başlangıcıdır.
[box_dark]Kaynakça[/box_dark]
http://tr.euronews.com/2015/12/21/ispanya-basbakani-mariano-rajoy-ittifak-arayisinda/
http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/12/151221_ispanya_kaolisyon_olasiliklar
http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/12/151221_podemos_iktidarkapisinda
http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/12/151220_ispanya_secim