Ege Adaları’nın Bölünebilir(!) Bütünlüğü

Bir tarafta “Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi” tartışmaları diğer tarafta Diyarbakır ve Şırnak’ta süregelen askeri operasyonlar ve OHAL durumları… Gözün görmediği, kulağın duymadığı, medyanınsa yıllardır pek değinmediği başka bir yerlerde neredeyse yüz yıllık ciddi bir sorunumuz var; Ege Adaları.

1923 yılında imzalanan Lozan Barış Anlaşması’nın 12.maddesinde Türkiye ile Yunanistan arasındaki karasularının sınırı 3 mil olarak belirlenmiştir. Temmuz 1936’da imzalanan Montreux Boğazlar Sözleşmesi’nin hemen akabinde Yunanistan Eylül ayında çıkardığı yasa ile Ege Denizi’ndeki hâkimiyet alanını 6 mile çıkarmıştır. Gerek o dönemde iyi olan ilişkiler gerekse uğraşılan Hatay ve Musul sorunları münasebetiyle Türk tarafı bu adıma pek de sesini çıkarmamıştır. Fakat esas sorun 1982 yılından itibaren karşımıza çıkıyor. Yunanistan, bu tarihte toplanan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Konferansı neticesinde imzalanan Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin 3.maddesine dayanarak karasularının sınırını 12 mile çıkarmak istemektedir.

Kıta sahanlığı sorunu

Kıta sahanlığı sorunu

Bu durumun Türkiye ve Ege’yi uluslararası bir suyolu olarak kullanan tüm ülkeleri ilgilendiren ciddi bir sorundur. Çünkü Yunanistan’ın bu isteği gerçekleşirse şayet; Ege’deki açık deniz oranı %56’dan %26,1’e kadar inecektir. Yunanistan’a ait oran %63,9’a, Türkiye’nin payı ise yalnızca %10’a yükselecektir. Bunun neticesinde ise Yunan tarafı Ege’de ciddi bir üstünlük ve bu üstünlüğün bir mükâfatı olarak da adaların büyük bir kısmına sahip olacaktır. Türk tarafı, aynı anlaşmanın 300.maddesine dayanarak Yunanistan’ın bu isteğine karşı çıkmaktadır.

“Taraf Devletler işbu sözleşme hükümleri uyarınca üstlendikleri yükümlülükleri iyi niyetle yerine getirmeli ve işbu sözleşmede tanınan hakları, yetkileri ve serbestileri hakkın kötüye kullanılmasını oluşturmayacak biçimde kullanmalıdırlar.”

Yani diyor ki başkasının egemenlik hakkını gasp edemezsin, Sana tanınan 12 millik alan, başka bir devletin ulusal çıkarlarını zedeleyemez.

Bu madde Yunanistan tarafından senelerdir yok sayılmaktadır. 10 yılı aşkın bir süredir yukarıda belirlenen ve tanınan haklar çerçevesinde Türkiye’ye ait olduğu kesinleşen 16 tane Ege adası ve bir adet kayalık Yunanistan tarafından işgal altındadır.

Yunan Savunma Bakanı Panos Kommenos ve generaller tarafından defalarca ziyaret edildi bu adalar. Hem de hava sahamızı açıkça ihlal ederek gerçekleştirildi bu ziyaretler. Yani angajman kuralları hiçe sayıldı. Angajman kuralı bir kenara Türkiye Cumhuriyeti Anayasası hiçe sayıldı.

 

Kommenos, Kalolimnos Adası’ndaki Yunan askeri birliğiyle

 

Bu fotoğrafa ulaştığımda aklıma gelen ilk soru şu oldu; 24 Kasım 2015 tarihinde Suriye sınırımızı ihlal ettiği gerekçesiyle Rus uçağını düşüren irade, 21 Ağustos 2015 tarihinde aynı dirayeti neden gösteremedi? “Vatanın bölünmez bütünlüğü” diye diye ülkenin doğusunda taş üstünde taş bırakmayan bu irade, söz konusu Ege Adaları olunca neden susmakta? Yoksa Ege’de işgal atındaki adalarımız vatanın bir parçası değil mi? “İt dalaşı” diye tabir edilen olaylara alıştık ama bu açık açık vatan toprağının işgali değil midir?

Daha kötüsü; tüm bu başkanlık sistemi ve yeni anayasa tartışmaları devam ederken Anayasa’nın 3.maddesi çoktan değişti mi?

Artık Türkiye Cumhuriyeti devleti, ülkesi ve milletiyle bölünebilir bir bütün müdür?

 

[box_dark]Kaynakça[/box_dark]

http://sam.baskent.edu.tr/belge/Lozan_TR.pdf

http://akademikperspektif.com/2014/03/20/ege-denizi-baglaminda-turkiye-yunanistan-sorunlari/

http://denizmevzuat.udhb.gov.tr/dosyam/denizhukuku.pdf

http://www.mod.mil.gr/mod/en/content/show/36/A84818

Leave a Reply

2 comments

  1. Murat

    aslinda sorunun cevabi cokta uzaklarda degil hocam ;), Yunanistan ile yasanilan uluslararasi karasulari, ic sular sorunu, FIR hatti sorunu ve 1996 Kardak Krizindeki uluslararasi toplumun tutum ve yorumlari takip edilirse acikca gorulecektir. Dahasi ve en onemlisi olarak dusundugum nokta ise Yunanistan’in uluslararasi kuruluslardaki uyeliklerine goz atmak yeterli olacaktir bence, sorunun cevabi icin. Son cumlenizi ele alacak olursak ise Vatanin bolunmez yada bolunur butunlugu bugun itibariyle halkimiz kararlarinda gizli oldugu da asikardir. Sevgilerimle…

  2. Kaan Evleksiz

    Değerli yorumlarınız için teşekkür ederim efendim. Bahsettiğiniz sorunlar Yunanistan ile olan ilişkilerimizde belirleyici rol oynamaktadır. Sözlerinize katıldığımı da belirtmeliyim lâkin yazıda sadece karasuları sorununa değinmeyi yeterli gördüm analizlerle doğrudan bağlantısı olduğu için. Soruların cevabı belirttiğiniz gibi çok uzaklarda değil, niyetimiz insanımızın gözlerini biraz daha açık tutmaktır. Yaşadığımız olumsuz süreçler arasındaki çelişkileri ve dönen oyunu gözler önüne sermektir. Yorumlarınızla katkıda bulunduğunuz için tekrar teşekkür ederim. Saygılarımla…