Şimdilerde eski bir şarkının tanıdık güfteleri çalınıyor kulağımıza. Konu eski konu olunca da eski dilde başlık attık, “Hocaların Savunması” dedik. Bahsettiğimiz eski şarkı şöyle bir şey, Müslümanlar çeşitli hocaların ifadeleri üzerinden linç ediliyor ve mütedeyyin insanlar hedef gösteriliyor, birileri kendi küçük aklınca İslam ile bu şekilde mücadele ediyor. İnsanları kutuplaştırıcı tehlikeli işlere soyunuyorlar. Her fırsatta, toplumun hassas olduğu konular üzerinden şekilde hocaları, özelde İslam’ı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar ve bu durum kesinlikle yeni bir durum değil. Bir hoca efendinin bir sohbetinden bir cümle seçiliyor ve linç kampanyası için büyük harflerle başlıklar atılıyor sonrası hiç önemli değil, attılar ya çamuru ne fark eder sonrası?
Bu tartışmalarla ilgili netleştirmek istediğim iki kavram var, yazının geri kalanı burada verilen anlamlar göz önüne alınarak okunsun lütfen. Bu iki kelime fetva ve tavsiye, TDK fetva için “İslam hukuku ile ilgili bir sorunun dinî hukuk kurallarına göre çözümünü açıklayan, şeyhülislam veya müftü tarafından verilebilen belge” diyor. Tavsiye için ise “1) Öğütleme, yol gösterme 2) Bir şeyin, bir kimsenin iyi, işe yarar olduğunu ilgili kişiye söyleme, referans” anlamlarını veriyor.
Şimdi bu iki anlamı neden verdiğimizi açıklamalı. Efendim, öncelikle bu linç kampanyalarında bu iki kavramın karıştırıldığını gördüm, kasıtlı ya da kasıtsız olmasına da gerek yok; fetva tavsiye, tavsiye fetva zannediliyor. Mesela, şehevi hisleri uyanan, bu durumdan muzdarip biri, harama düşmemek için hocadan tavsiyeler istiyor. Hoca şehvet uyandırabilecek birtakım şeyler sıralayıp bunlardan uzak durmalı diyor, uygulayıp uygulamamaya açık, bir büyük tavsiyesi yani bildiğiniz. Lakin birileri mal bulmuş Mağribî gibi atılıyor ve tantanaya başlıyor: “vay efendim bunlardan bile tahrik oluyorlar, yok şuna bile sarkıyorlar” zaten hâlihazırda meselenin aslına bakmaksızın gürültücüler taifesine katılmaya hazır bir dolu insan var. Tabii fazla tekrar edilen yalanlar belli bir süre sonra algıya dönüşüyor ve insanlar bu algıya oturan haberi sorgulamaksızın gerçek zannediyorlar, bu ise işin asıl tehlikeli boyutu. İnsanları kutuplaştıracak mütedeyyinler ve diğerleri arasında uçurum oluşturacak bir kutuplaşma alanı.
Bununla birlikte çok önemli diğer bir husus, fetva hususu. Bu noktada da tartışmalar cinsellik etrafında dönüyor genelde. Bir hocaya dini kurallar göre bir şeyin meşruiyeti soruluyor, hoca ayet-hadis delil getirip cevaplıyor. Buraya kadar gayet güzel, sonra birileri zuhur ediyor, soruyu yahut cevabı beğenmiyor ve başlıyor verip veriştirmeye, hocalar böyle sapık, Müslümanlar şöyle. Tabii birçoğu Müslüman mahallesinde olduklarının farkında, doğrudan Müslümanı hedef almıyor, kendini kurtaracak, pek de itiraz gelmeyecek bir gerçek İslam tanımı yapıyor onun arkasına saklanıyor. Yine bunlar, Müslüman dünyasındaki birtakım sıkıntıları tekrar tekrar dile getirerek ikna ediciliklerini arttırıyorlar(!). Bakınız, inanmıyor olabilirsiniz ya da bu fetva ile amel etmeye bilirsiniz ama fetvanın, bir konuda dinin ne dediğini delilleri ile açıkladığı hakikatini değiştiremezsiniz. Avam sorar, havas cevaplar.
Çoğu tartışmanın merkezine oturan Nureddin Yıldız üzerinden buraya kadar anlatılanları somutlaştıralım ve yazıya hitam verelim. Konuya Nureddin Yıldız üzerinden devam edeceğiz dedik zira şu sıralar pek meşhur kendisi. Neden bu kadar linç ediliyor, üzerine gidiliyor diye sorabilirsiniz. Bendenizin âcizane gördüğü kadarıyla; Nureddin Hoca gençlere ve onların sorunlarına en çok odaklanan hocalardan birisi, onun için linç konusu evlilik, cinsellik vs. konularında tartışmalar özellikle onun etrafında dönüyor. Mesela Nureddin Yıldız kamuda 6 yaşında çocukla evlenme fetvası veren hoca olarak tanınıyor ve bu nam nerden geliyor biliyor musunuz? “Çocuk Evliliği istismardır” adlı sohbetinden cımbızlanmış bir parçadan, o kadar da olur mu ya demeyin, oluyor işte. Bir açıklama böylece saptırılabiliyor, bir algı böylece insanları hataya sürükleyebiliyor. Bir diğer husus gene bu hoca üzerinden örnek vereceğimiz diğer bir taarruz, hocaların neye tepki verdiği meselesi. Yine burada birçok haksızlık karşımıza çıkıyor, mesela hocaların kadına/çocuğa şiddete ses çıkarmadığı itirazı var. Bakın sıralanan bu 1, 2, 3 sohbetlerde hoca ne tepkiler veriyor, eşine, çocuğuna el kaldıranları nasıl da tefe koyuyor. Kendisi, resmen şiddet uygulayanların adamlığını, Müslümanlığını, dindarlığını sorguluyor onlarla mücadeleye girişiyor. Ama tüm bu ifadeler bir kenara atılıyor oluşmuş imaj üzerinden hocalara yüklenilmeye devam ediliyor. Bu noktada art niyetliler yeni tartışmalar yaratmak için çok eski sohbetleri, soru cevap videolarını bulup fetvalar ve İslam ile ilgili sıkıntılarını ortaya koyan taarruzlarına devam ediyorlar. Amaçları kimilerinin iddia ettiği gibi yeni bir 28 Şubat zemini hazırlamak mıdır, daha ötesi midir bilemiyorum lakin bu yüzdükleri sular tehlikeli sulardır onu biliyorum.
Unutulmasın “Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler hoşlanmasalar da Allah, nurunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz.” (Tevbe Suresi, 32.Ayet’in meali)
Kapak fotoğrafı: http://www.fanatik.com.tr/2018/02/18/nureddin-yildiz-kimdir-asansorde-halvet-fetvasi-1351550
Video Kaynaklar:
1- https://youtu.be/Hk_BlfyuY8I
2- https://youtu.be/AAsDV6LAJC4