Hayatımıza kaset ve CD’lerin girmesiyle birlikte plaklara ve pikaplara küsmeye başlamıştık. Unutulmaya yüz tutan bir sektör küllerinden yeniden doğdu ve önlenemez bir yükselişe geçti. Son zamanlarda plaklara artan bu rağbeti, yeni neslin plak ya da pikap alırken nelere dikkat etmesi gerektiğini ve Ankara’nın mutlaka ziyaret edilmesi gereken plakçılarından olan Gürkan Plak Evi’ni Gürkan Gürbüz ile konuştuk.

Gürkan Bey ile sohbetimizden önce size kısaca Gürkan Plak Evi’nden bahsetmek istiyorum. Gürkan Plak Evi Zafer Çarşısı karşısında Bayındır Sokak’ta gizli bir plak cenneti. Burası herkesin kahvesini yudumlayarak üstatların seçtiği kaliteli plakları kaliteli pikaplardan dinleme ayrıcalığına ulaşabileceği bir yer. Zengin plak ve pikap arşiviyle sizi kendi içine çekecek büyülü bir dünya…

Gürkan Plak Evi ne zaman açıldı ve bu sektörde serüveni nasıldı?

1984 yılında Cem Karaca’nın bir 45’liği ile bu işe başladık. Sonra Erkin Koray, Barış Manço ve Zeki Müren derken bir baktık ki müzik araştırmacısı olmuşuz. O zamanlardan plak dünyasının ne kadar farklı olduğunu anlamıştım. Plağın sesi çok daha başka ve canlıdır. 1986 yılında koleksiyonculuğa merak saldım ve daha çok plak aldım. 1996 yıllarında bu plakları Ulus’ta bir dükkanda satmaya başladım. O zaman bunun bir meslek bile olmadığını iddia ediyorlardı ama şimdi dev gibi bir sektörün içindeyiz. O zamanlar Almanya’dan gelen insanları ve plak getirmelerini beklerdik. 2000’li yıllarda talep de artınca bu işi biraz ciddileştirmeye ve pikap da satmaya başladık.

Burası da 1970’teki müzik marketlere benzesin istedik. Bu dükkana kaset ve CD hiç girmedi. Bütün gün dinletilerimizi sadece plaktan yapıyoruz. Pikapları olmayan insanların da gelip burada çayını ve kahvesini içerken plaktan müzik dinlemesini sağlıyoruz. Bizim amacımız bu keyfi herkesin yaşamasını sağlamaktır.

Sizce artan ilginin nedeni nedir?

Bu işin kırılma noktası Issız Adam filmidir. Sinemadan çıkanlar öyle bir hayatı kendileri yaşıyormuşçasına plak ve pikap arayışına girdiler. Hiç kimsenin bilmediği, unutulan sanatçılar hak ettikleri değeri gördüler ve bana sorarsanız bu çok iyi oldu. Ayla Dikmen, Nil Burak, Semiramis Pekkan’ın plaklarını aylarca satamazdım. Şimdi ise plakların elimde durması beş dakika sürmüyor. Bu yüzden Issız Adam filmi ve sonrasında artan ilgiyle bu iş giderek büyüdü.

Plakların en önemli sihri şudur. Dinlemesinin törensel bir havası var. Gidip ilkel bir makineye bir plak koyuyorsunuz. Ufacık bir iğne ve dönen bir disk sayesinde müzik ile buluşuyorsunuz. Sanırım insanların hoşuna giden şey de bu.

Yeni baskı (Repress) plaklar hakkında ne düşünüyorsunuz?

O plaklar eski plakların verdiği keyfi vermiyor tabi ki. Daha dijital ortamlarda hazırlandıkları için canlılığını yitiriyor. Doğru pikaptan dinlemek de çok önemli. Öte yandan bazı plaklar eskiden sadece bazı yörelerde basılmış. O nedenle şimdi bu plakları bulmak çok zor. Bu duruma alternatif olarak yeni baskılar yararlı oldu diyebiliriz. Ayrıca orijinal plakların fiyatları yeni baskılara göre çok daha pahalı. Böylece herkes plak alabilecek duruma geldi.

Buranın müdavimleri kimlerdir? 

İki tür insan vardır: Bir tanesi plak koleksiyonu yapar. Diğeri plaktan müzik dinlemeyi sever. Plaktan müzik dinlemeyi seven insan Ajda Pekkan’ın en güzel albümünü alır ve dinler. Ama koleksiyonunu yapan insan Ajda’nın bütün plaklarını almak durumundadır. Tabi ki artık lüks bir sektör oldu ve bu biraz zorlaştı.

Onun dışında her kesimden insan geliyor. Bir inşaat ustası da gelip Ferdi Tayfur soruyor, sanat camiasından isimler de. Artık liseye, ortaokula giden çocuklar bile geliyor ve biz de onları desteklemek için hediyeler veriyoruz.

Ne tür plaklar satıyorsunuz?

Yelpazemiz çok geniş. Rağbeti soracak olursanız şunu söylemeliyim ki on kişiden sekizi Cem Karaca ve Zeki Müren için geliyor. En az satılan plaklar ise 1980’den sonra çıkan arabeskler. Çok kötü kayıtlar olduğunu da itiraf etmem gerek.

Plak ve pikap alan insanlara önerileriniz nelerdir?

Plaklarını çok temiz kullanmalarını rica ediyorum. Önceden araştırma yapıp pikap ve plak alsınlar. Dinledikleri plaklara göre pikap seçsinler. Örneğin, Neşet Ertaş plakları temiz gelmez. Bu yüzden ona küçük bir pikap uygun olur. Ya da klasik müzik için ince iğneli bir pikap gerekir. Yeni çıkan pikaplardan da uzak durmalarını tavsiye ediyorum. Yeni üretilen pikaplar ucuz ve kalın iğneli oluyor ve plaklara zarar veriyor.

Gürkan Bey’e zaman ayırdığı için çok teşekkür ediyorum. Kendisinin de söylediği gibi insanlara zamanda yolculuk imkanını üç şey sağlar: Fotoğraf, koku ve müzik. Bu yüzden müzik çok kıymetli ve insanların konuşmadan birbiriyle anlaştığı bir dil. Ne mutlu ki artık plaklar sayesinde bu daha belirgin!

Leave a Reply