sevan_nisanyan_islamiyet_hurafedirGeçenlerde, Sevan Nişanyan, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin düzenlediği 1. Teoloji Senpozyumu’na Kürt asıllı Amerika’da yaşayan yazar Edip Yüksel ile birlikte davet edildi fakat orada feministler ve LGBT’liler tarafından protesto edildi. Bu protestonun asıl sebebi; Sevan Nişanyan’ın 2008’de eski eşi Müjde Tönbekici’nin kafasına bir kavanoz dolusu dışkı atmasıydı. Bu olayın üzerine Sevan Nişanyan’ın Agos Gazetesindeki işi de uzun bir süre tartışmalara yol açtı.

Bu olayın üzerine, özellikle onu koruyan elitist kesimin, kimsenin özel hayatı kimseyi ilgilendirmez  tarzı klişeleşmiş yorumlarını sık duyar olduk. Bu tarz yorumlar hem Sevan Nişanyan’ı korurken, aynı zamanda, son dönemlerde artan kadına olan şiddeti de normal karşılıyor. Burada, size bir kişiyi de örnek göstermek istiyorum. Bu kişi alt kesimden bir kişi ve ilkokul mezunu gayet okumamış cahil diye niteleyebileceğiniz bir kişi. Bu kişi de karısına karşı aynı davranışta bulunuyor yani kafasının üzerine dışkı döküyor. Fakat, bu kişi köyden ve okumamış bir kişi olduğu için; Sevan Nişanyan’ı koruyan elitist kitle tarafından kaba ve barbar olarak nitelendiriliyor. Farkındaysanız, şiddet aynı, suç aynı, kadına bakış aynı ve zihniyet aynı fakat sosyal statüleri farklı olduğu için birisi hoş görülürken diğeri hor görülüyor aynı kitle tarafından.

Türkiye, doğu ile batı arasında sıkışıp kalmış bir ülke ve diğer yandan batılı olmaya çalışırken, diğer yandan da eski doğulu geleneklerini kaybetmemeye çalışıyor. Ülkenin bu özelliği de yukarıda vermiş olduğumuz bu örnekteki  ikiyüzlülük ile belli oldu. Ne yazık ki, bu doğu- batı karmaşası içerisinde, bu tür ikiyüzlülükler de toplumda normal karşılanır oluyor. Dileğim; Türkiye toplumunun bu karmaşadan er geç kurtulması ve kendine özgü bir yol bulmasıdır.

Son bir kez eklemek isterim ki; nefret suçu yada söylemini kendine göre yorumlayan sözde demokrat ama kendi içerisinde şiddet meraklısı bir kişinin, bir üniversite ortamında kendisini protesto eden bir gruba yönelik küfür etmesini de garip değil son derece beklenilen bir davranış olarak buldum. Sanıyorum ki; statükoya karşı gelen ve kendini demokrat olarak belirten bu kişiler, farkında olmadan kendi statükolarını oluşturuyorlar.

Leave a Reply

1 comment

  1. A. Fevzi Kocer

    Nergis Hanım gerçekten çok doğru bir konuyu ele almışsınız; bu adaletsiz bakış açısı Türkiye’de malesef entellektüel olarak kendini gören kesimde yaygın. O bakımdan da halktan hatta gerçeklikten son derece kopuklar. Ayrıca, verdiğiniz diğer örnek de kesinlikle bu ikiyüzlülüğü ortaya koymuş. Normal ilkokul mezunu bir insan aynı hareketi yapsa ağza alınmayacak şekilde onu aşağılayan insanlar, yücelttikleri entellektüel gördükleri bir insan yapınca özel hayat demekteler.

    Bence yazınızda nacizane bir eksik yön var; o da bu tür bir şiddetin(yapan kişinin bir ‘sembolik jest’ olarak tanımladığı!!) kadını erkeği olamaz, bir kadın bir erkeğe de yapmış olabilirdi, ama aynı derecede bir insanı küçük düşüren, aşağılayan bir davranış olurdu. Sanırım biraz daha büyüterek insan olma erdeminden bakarsak daha da doğru olmuş olacak.