Fransız Politikasının Genç ve Yeni İsmi Macron’un Sorgulanan Performansı

Fransa’nın 42 yaşındaki genç ve dinamik cumhurbaşkanı Emmanuel Macron,uzun zamandır gerek ülke içi protestolarla gerek ülke dışı boykot ve tepkilerle gerek de özellikle Türkiye aleyhine güttüğü politikalarla adından sıkça söz ettiriyor. Yazımızda, Fransa’nın iç siyasetinden uluslararası arenada etki ettiği faktörlere varan gelişmeleri üç farklı başlıkta değerlendirip siz değerli okuyucularımıza sunacağız.

1-Emmanuel Macron Kimdir?

2-Macron ekseninde Fransız iç siyaseti ve Sarı Yelekliler

3-Orta Doğu’da yeniden vücut bulan etkin aktör: Fransa

Hızlı Yükseliş

  Felsefe bölümü ile akademik sürecine başlayan Macron; lisansüstü diplomasını Kamu İşleri alanında almış ve bunu takiben Fransa’nın üst düzey bürokratlarını yetiştirme gayesiyle kurulmuş, Sarkozy hariç tüm cumhurbaşkanlarının mezun olduğu Türkçe karşılığı Ulusal İdare Okulu olan ENA (Ecole nationale d’administration)’da eğitim görmüştür. (*1) Eğitim sürecinin ardından ise Fransa’nın ekonomik gidişatının düzeltilmesi amacıyla görevlere getirilmiş ve Rotschild&Cie grubunun kendisini fark etmesiyle bankacılık serüvenine girişmiştir. Bu aşamada büyük bir maddi birikimin sahibi haline gelmiş ve ekonomi alanındaki güvenilir imajı ile Sosyalist Parti’de genç yaşına rağmen hızlı bir yükseliş ivmesi yakalamıştır. 2012’de selefi cumhurbaşkanı François Hollande’ın genel sekreterliğini, 2014’te de Ekonomi, Sanayi ve Dijital Ekonomi bakanlığı görevini yürütmeye layık görülmüştür. 2016’da istifasını veren Macron, kısa bir zaman aralığında “Yürüyüş” anlamına gelen En Marche! Hareketini oluşturmuş ve 2017 seçimlerinde sosyal liberal-demokrat çizgisiyle Marine Le Pen öncülüğündeki radikal-nasyonalist Ulusal Cephe partisiyle yaşanan rekabetten galip ayrılmıştır.

Emmanuel Macron(solda) ve Marine Le Pen(sağda)


Fransız İç Siyasetinde Kartlar Yeniden Dağıtılıyor

  Rakibi Marine Le Pen’i cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda yüzde 33.9’a karşılık 66.1 gibi tarihi bir oranla ekarte eden Macron aynı zamanda kurulmasına liderlik ettiği REM (La République En Marche) partisinin, Fransız Ulusal Meclisi’nin 577 sandalyesinden 308’ini alarak salt çoğunluğu elde etmesini sağlamıştır.(2*) Şüphesiz ki meclisteki bu radikal değişim ülke siyasetini olgun bürokratların ve üst tabakadaki kesimin hakimiyeti temelli olmaktan çıkarmış ve iç gündemin genç ve halka yayılan bir eksende gelişmesini sağlamıştır. Bu fikre ulaşmamızda özellikle Macron’un düzenlediği mitinglerdeki insanların ve milletvekillerinin profilini incelememiz yardımcı oluyor. Öte yandan Le Pen’in göçmen karşıtı, AB karşıtı ırkçı söylemlerinin Fransız halkı nezdinde karşılık bulmaması; Fransa’nın pozitif söylemlerin odağındaki bir ülke olmasını ve İtalya, Yunanistan, Portekiz, Hollanda, İngiltere gibi AB’den ayrılmayı müzakere eden ülkeler kervanına katılmaktan uzaklaşmasını sağladı.

“Ensemble, la France!” (Birlikte, Fransa!) gibi sloganlarla ön plana çıkan gençler ve Macron – Reuters

Hükumetin kurulmasının ardından başlanılan ilk reform vaat edildiği üzere vergi reformu oldu.  Bu reform kapsamında ülkenin gelir kaynaklarının arttırılması planlanıyordu. Öncelikle 1 milyon 300bin euronun üzerinde birikimi olanların servet vergisi ödeme yükümlülüğü kaldırıldı ve büyük şirketler vergi artırımlarından muaf tutuldu. (3*) Nitekim mevzubahis vergiler orta ve alt katmanda bulunan memur ve işçilerin halihazırda yüksek yaşam maliyetlerinin orantısız bir şekilde artmasına sebep oldu. Buna ek olarak dünyadaki akaryakıt fiyatlarının yükselişinin halka yansıtılmasını planlayan 2018 yılındaki bir tasarı ülke çapındaki artan hoşnutsuzluğu perçinledi ve önce Fransa geneline daha sonra da çevre ülkelere yayılan “Sarı Yelekliler” hareketinin önü alınamadı. Sarı yelek ise geçtiğimiz yıllarda her aracın içerisinde bulunma zorunluluğu ile ilgili yasalar getirilmesi, ulaşılabilirliği ve asgari ücreti temsil etmesinden dolayı sembol seçildi. Protestolar esnasında 10 kişi hayatını kaybederken kamuoyu yoklamaları harekete olan desteğin yüzde 80’i aştığını gösterdi. Eylemler sonucunda geri adım atan hükumet, popülarite kaybetmekle kalmayıp aynı zamanda üretimin yüzde 15 oranında azalması, otel doluluk oranlarının yüzde 20 düşmesi gibi birçok sarsıcı fatura ile başa çıkmak zorunda kaldı. (4*)

Kasım 2018 ile başlayan Sarı Yelekliler eyleminden bir kare

Fransa’da Orta Doğu’da Tekrardan Söz Sahibi

   Napolyon’un Osmanlı yönetimindeki Mısır’ı ilhakıyla birlikte Fransa’nın Orta Doğu serüveni başlamış oldu. İngilizlerin Mısır’ı ele geçirmesi ve Fransa’nın Cezayir-Tunus hattını işgal etmesiyle Orta Doğu’nun merkezinden bir hayli uzaklaşmış olan Fransa yine de kültürel açıdan Saint-Joseph de Beirut gibi okullarıyla bölgedeki dominasyonunu koruyordu. Bu etki ise 1.Dünya Savaşı’nın ardından Lübnan, Suriye havzasını ele geçirmesiyle artmış ve 2.Dünya Savaşı’nın ardından bu ülkeleri de kaybının ardından diplomatik ilişkileri yüksek bir seviyede tutma amacı Fransız diplomatlar arasında hâkim bir görüş olarak ön plana çıkıyordu. Nitekim bölgede Birleşik Krallık ve ABD’nin yanında esamesi dahi okunmayan Fransa, eski politikalar minvalinde arzu ettiği konuma Macron döneminde bir adım daha yaklaşmış oldu.

   Öncelikle Doğu Akdeniz’de Total şirketiyle İsrail-Yunanistan-Mısır-GKRY adına arama çalışmaları ile destekte bulunan Fransa diğer yandan Ermenistan’ın Karabağ mücadelesinde de Türkiye ve Azerbaycan karşıtı bir vaziyet alıyor.(5*) Böylece ülkesindeki en büyük diaspora gruplarından Ermeni ve Yahudilerin desteğini alarak düşen popülaritesini arttırmayı amaçlayan Macron, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi(IKBY)’ne ve YPG’ye verdiği destek mesajları ile hem Orta Doğu’da yeni müttefikler edinirken hem de Türkiye karşıtı söylemleri ve faaliyetleri ile tanınan aktivistleri yanına çekmeye çalışıyor. Ayrıca Lübnan’ın yaşadığı feci patlama hadisesinden sonraki imarınının birebir yaptığı incelemeler ile bir parçası olacağını temin etmesi de Fransa’nın etkinliği açısından çok önemli bir konudur. Macron’un ise eylemleri bu ülkelerle sınırlı kalmaktan çok uzak. Libya’da Mısır ve BAE ile hareket eden Fransa, Birleşmiş Milletlerce meşru addedilmiş Trablus Hükumeti’ne karşı Halife Hafter’i destekliyor.(6*)

Macron ve Nikol Paşinyan
Neçirvan Barzani ve Macron
Abdülfettah el-Sisi ziyareti
Macron’un Lübnan Yıkımı ardından gerçekleştirdiği gözlemlerinden bir görsel

İslami Çevrelerden Macron’a Gelen Tepkiler ve Charlie Hebdo

  Dosyayı garip olarak adlandırmamızın başlıca sebebi Macron’un anti-İslamist söylemlerden nasibini almamış bir siyasetçi olmasından kaynaklanıyordu ancak dış destekli bazı camilerin kapatılması ile ilgili dile getirdiği bir ifade başta Müslüman camia olmak üzere hem ülke içi hem de ülke dışı hümaniteryen kesimlerinden tepkiler almasına yol açtı. Fransa’da, cumhuriyetin ortağı olması için İslam’ın yapılandırması gerektiği düşüncesi akla “Macron, Le Pen’e mi evrildi” şeklindeki soruları getirdi. Bu fikirden hareketle Mağrip ülkelerinden imam alınmayacağını ve camilerin yurt dışından sağlanan finansmanının sıkı şekilde denetleneceğini içeren bir yasa tasarısının meclise sunulacağı açıklanmıştı. (7*) Ancak Müslüman camia en çok da Macron’un İslam ve Hz.Muhammed karşıtı karikatürleriyle bilinen Charlie Hebdo dergisinin Macron başta olmak üzere ülke genelindeki yetkililerce benimsenmesi ve desteklenmesine karşı çıktı. Tüm bu tepkilerin galvanizlenmesiyle Macron karşıtı gösteriler Covid-19 engeline rağmen dünya çapına yayıldı ve tepkiler çığ gibi büyüdü.

  Pakistan başbakanı İmran Han, açıklamaları İslamofobiyi cesaretlendiği gerekçesiyle eleştirirken, Türkiye cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkesinin Fransa tarafından dış politikada gördüğü haksız muameleler ile bahsi edilen söylemlerin bir araya gelmesiyle Macron’a karşı “bela” ifadesini kullandı. İslam İşbirliği Teşkilatı’nca yapılan açıklamada ise “Müslümanlara karşı sistematik saldırıyı durdurun” ifadesine yer verildi. Irak, İran, Filistin, Körfez Ülkeleri gibi birçok yerde de Fransız ürünleri boykot edildi ve protestolar düzenlendi.(8*) Nitekim, onca çaba ve hatta meclisteki birçok hararetli tartışmay rağmen Fransız Parlamentosunun “kapatma” kararlarının önüne geçilemedi.

Sonuç olarak; Fransa, Macron ile beraber yeni bir politik düzenin ve dünyanın kapısını araladı. Ekonomik düzenlemelerde istenilen başarı yakalanamamasına ve durgun bir seyir izlenmesine rağmen ülkenin Orta Doğu siyasetinde kat ettiği mesafe göz ardı edilemez. Konjonktür neyi gösterir bilinmez ancak Fransa’nın bölgedeki etkinliği halihazırda bölgenin Türkiye haricindeki kayda değer bir oyuncusunun tepkisini çekmiş değil ve birçok ülkede Fransız siyaseti lehine gelişmeler gözleniyor. Hafter, petrol bakımından zengin Sirte Körfezi’ni elinde tutmaya devam ederken Lübnan’daki protestocular Fransa benzeri bir devlet olamadıklarından yakınıp hükumeti reform yapmaya itiyor. İsrail, Fransa’yı yatırım açısından cazip görürken, Fransa da Mısır ve Yunanistan’daki yatırımlarını arttırma yoluna gidiyor. Kısa vadede yarar getiren politik atılımların uzun vadeli bir zarar getirebilme ihtimali de realizmden uzak bir anlam ifade ediyor. Ancak bu girişimlerin Fransa’yı karmaşadan kurtarmadığı da bir gerçek. Bu yüzden uzun zamandır süren siyasi çalkantıların sona erdirileceği ve din-dil-ırk kavramlarının fiiliyatta ön plana çıkarılmadığı bir algı ve sisteme ihtiyaç var.

Kaynakça:

(1*) https://www.biography.com/political-figure/emmanuel-macron

(2*) https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-39837792

(3*) https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46523578

(4*) https://www.trthaber.com/haber/dunya/fransa-ekonomik-buyume-tahminlerini-dusuruyor-377885.html

(5*) https://tr.euronews.com/2020/11/13/macron-ermenistan-n-yan-nday-z-dagl-k-karabag-icin-insani-yard-m-gonderecegiz

(6*) https://www.aa.com.tr/tr/analiz/fransa-libyada-ekonomik-ve-jeopolitik-emellerini-darbeci-hafter-ile-korumanin-pesinde/1895655

(7*) https://www.ntv.com.tr/dunya/fransa-cumhurbaskani-macrondan-islam-aciklamasi,d353v0Eu7UqEBqRMZGlLkw

(8*) https://www.ntv.com.tr/dunya/islam-dunyasinda-macrona-tepkiler-cig-gibi-buyuyor,2YEmQ0AEHkKYGvXB5ievRg

Leave a Reply