6 Ocak 2021. Donald Trump’ın Amerikan Başkanı olduğu süreçteki inanılmaz olaylardan birisine tanıklık ettiğimiz o gün. Trump destekçilerinin Joe Biden’ın başkanlığının onaylanmasını engellemek amacıyla ABD Kongre Binası’nı basmalarının üstünden bir sene geçti. Ben o geceyi Türkiye’den takip ederken ilk başta gördüklerime inanamamıştım. Trump destekçilerinin Washington, DC’de toplanmaları veya süreci protesto etmeleri çok da olağan dışı bir senaryo değildi, aslında beklenen de buydu. Ancak günün ilerleyen saatlerinde insanların güvenlik güçlerini aşmaları ve Kongre Binası’na girip olayı gerçek bir isyana dönüştürmeleri benim için de sürpriz olmuştu. Fakat olmamalıydı.
6 Ocak protestolarının neye dönüşebileceği ve hangi sonuçları doğurabileceği öncesinden belliydi. Protestocu ve farklı gruplar sosyal medya aracılığıyla gizlenmeye bile çalışmadan örgütlendi ama bu tehditlerin çoğu ciddiye alınmadı. Oysa bu insanları cesaretlendiren de Donald Trump’tı. Hatırlarsanız Trump, Joe Biden’la yaptığı başkanlık münazaralarından birinde Proud Boys gibi beyaz üstünlükçü grupları kınanması istendiğinde bunu yapmamıştı. Buna güvenerek Proud Boys gibi gruplar da Amerikan Başkanı tarafından desteklendiklerini varsaydı ve Amerika’yı kendi kontrol alanlarına uygun bir ülke haline getirip onlara göre ellerinden kayıp giden değerlerine geri döndürebileceklerine inandılar. Donald Trump’tan başkanlığı boyunca siyahlar ve göçmenler hakkında duyduğumuz söylemler zaten beyaz üstünlüğüne inanan ya da beyaz ayrıcalığının var olmadığını düşünenler için kahraman olmasını sağlamıştı.
6 Ocak 2021’de olanlar da bu grupların kendilerini ortaya çıkmaktan alıkoymadıklarını ve haklılıklarına tüm varlıklarıyla ve güçleriyle inanmaya devam ettiklerini gösterdi. Tam Trump’ın başkanlık makamından indiğine ve dört senelik mağlubiyetin son bulduğuna inanan Demokratlar da önlerindeki dört senenin ne kadar zorlu olmaya devam edeceğini ve Trump’ın etkilerinin tek seçim sonucuyla, ki bu seçimin de olabilecek en iyi başkanla sonuçlanmadığını düşünürsek, yok olmayacağını görmüş oldu.
Kötü gözükmekten çekinen Pentagon’un ulusal muhafızları Kongre Binası’na geç göndermesi, bazı Cumhuriyetçi temsilcilerin çıkan görüntülerinin durumu ne kadar ciddiye alıp tedirgin olduklarını göstermesine rağmen sonrasında isyancıların barışçıl protestocular olduklarını iddia etmeleri, Donald Trump’ın kendi başkan yardımcısı Mike Pence’i hedef olarak göstermesi gibi birçok detay 6 Ocak olaylarını ve doğurduğu sonuçları, neden olduğu soruşturmaları çıkmaza sokmaya devam etti.
Belki de yine şaşırmamam gereken ama halkı ciddiye alma konusunda ne kadar haksız davrandıklarını gösteren Cumhuriyetçi temsilcilerin tepkileri, isyan eden tarafın Antifa gibi gruplar olduğunu öne sürmeleri fazlasıyla rahatsız ediciydi. Bunu yapmalarının nedeni de Cumhuriyetçi Parti’nin tabanını oluşturanların da Trump’ın kişiliğinde adeta bir idol bulmaları oldu. 6 Ocak 2021, ABD İç Savaşı’nda Güney Eyaletleri Konfederasyonu bayrağının ilk kez ABD Kongre Binası’na ulaşabildiği gündü ve bu sembol Amerika’nın ne kadar ayrışmış bir halkla ayakta durmaya çalıştığını yeterince gösteriyor. Bu yüzden artık sadece orta sınıf muhafazakar Cumhuriyetçileri değil, Trump’ın ve onun ideolojisinin beslemeye devam ettiği aşırı sağcı grupları görmeye hazır olmamız gerekiyor.