Nou Camp’a alkışlarla veda etti efsane teknik adam. Ayrılırken bile kendisine helal olsun dedirtmeyi başardı kupa canavarı. Dile kolay dört yıla iki Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, bir Uefa Süper Kupa, bir Kıtalararası şampiyonluk, üç LaLiga şampiyonluğu, iki Ispanya Kral Kupası Bla bla bla … sığdırdı. 2011-2012 sezonunda rüya sona erdi çünkü Real Madrid’in başında belki de “Uzay Takımı” ile mücadele edebilecek tek teknik adam olan ve geçmiş sezonda takımdaki ısınma periyotlarını tamamlayan Jose Mourinho vardı. LaLiga’daki bu eşleşme ya Guardiola’nın ya da Jose Mourinho’nun sonu olacaktı ve piyango beklendiği gibi Guardiola’ya vurdu. Peki niye beklendiği gibi? Mourinho’nun bir numara olduğu ve Guardiola’nın bir numara olmadığı aşikardı. Ayrıca Guardiola tamam kişilikli birisi ama hazıra konmuş da bir teknik direktördü. Rijkaard’ın kurduğu temelin üstüne ev dikmesi kolay olmuştu. Karizmasını daha fazla çizdirmeden kaçarak akıllıca bir davranış yapmıştır çünkü “Futbolda teknik, taktik, kondisyon çalıştırılır ama hep Mourinho kazanır. ”
Peki Barcelona’ya hiç mi birşey katmadı. Tabiki de kattı. Mesela ilk aklımıza gelen, Thiago Alcantara, Sergio Busquets, Pedro, Cuenca, Tello, Montoya gibi altyapıdan gelen gençlerin önünü açmıştır en zor maçlarda bile hiç çekinmeden onları sahaya sürerek. Pas oyununu iyice oturtmuştur. Takımda birlik beraberliğin ve alın terinin tüm kupalardan bile daha değerli olabileceğini öğretmiştir. Daha belki de bizim dışardan göremediğimiz birçok katkısı olmuştur o da kesindir ama bu yarışta kaybettiği de bir gerçektir.
“Good Bye PEP” Directed By Mourinho