Özen İle Yap Ki Bozulmasın Beşiktaşım (Bölüm-2)

Önder Özen ve Slaven Bilic

Önder Özen ve Slaven Bilic

Bölüm-1

Teknik direktör başarmış ya da başarabilecek potansiyeli olan bir isim olacak diyen Önder Özen, iki tarife de uyan bir hocayı getirdi takımın başına. İstediği ortamı bulduğu Hırvatistan milli takımında başarmış ve aynı ortamı bulacağı bir kulüp takımında da başarabilecek bir hoca Slaven Biliç. Rusya’da başaramaması da onun kendi yapısına uygun kadroya sahip olamamasıydı. Yani Rusya’da milli takımın aksine seçim yapıp kendisine uygun oyuncularla çalışabileceği bir ortam yoktu. Lokomotiv Moskova’nın mevcut oyuncularıyla kendi sistemini kur dendi. Oysa Beşiktaş mevcut duruma en uygun hoca olarak Biliç’i seçti. Hikayeyi tersten okudu Önder Özen. Geçen sezonun saldıran, çok gol atan Beşiktaş’ı taktiksel açıdan daha da gelişip en büyük handikapı olan çok gol yeme hastalığını yenecek dedi Biliç.

Hoca konusunda istediğine hatta belki de istediğinin en iyisine ulaşan Önder Özen’in transfer politikası, hem ülke şartları hem gelecekte para kazandırma, hem de Biliç’in sistemine uygunluk gibi kriterlere bağlı. Yani tipik yönetici transferleri olmayacak. Kendi meslektaşının dilinden anlayan profesyonel bir futbol direktörünün anlayışından geçecek transferler. Ve bu anlayış kaleci transferinden önce kaleci antrenörü, koşan oyuncu bulmaktan önce kondisyoner bulmak anlamına geliyor. Beşiktaş taraftarı bilmeli ki artık kulübün ekonomik, taraftar ve kadro yapısına en uygun teknik direktörler, antrenörler ve futbolcular transfer edilecek. Çünkü Beşiktaş başarılı olursa bir anlayış başarılı olacak. Ve bir anlayış ya da ekol sahibi olan takımlar, ülkeler genelde başarılı olurlar.

Beşiktaş Pedro Franco ve Gökhan Töre gibi iki tane genç, dinamik ve teknik özellikleriyle potansiyel taşıyan oyuncu transfer etti. Gökhan Töre teknik kapasitesi yüksek, hızlı ve çabuk bir oyuncu olduğu için tercih edildi. Pedro Franco ise oyunu geriden kurabilen, topla çıkabilen, ayağına hakim,açık alanda hamle ve kademe anlayışı iyi seviyede olduğundan Beşiktaş’a transfer edildi. İkisi de düşük bütçeli transferler. Beşiktaş’ın bu sezon transfere ayırdığı para 15 değil de 70 milyon Euro olsa belki Pedro Franco yerine o tipte başka bir oyuncu alınacaktı. Bu yüzdendir belki de kendisinin büyük takımlara transfer olmama nedeni. Beşiktaş onun için bir sıçrama olacak. Bunu gerçekleştirebilirse iyi paralara gidecek, gerçekleştiremezse de İbrahim Toraman, Ersan gibi oyunculardan daha kötü olmadığından dolayı, bir şekilde kadroda yer bulacak. Aykut Demir’in 4 milyon Euro ettiği piyasada, o özellikleriyle en azından tüm Anadolu takımlarının isteyeceği bir oyuncu olması da sürpriz olmayacak. Bu noktadan sonra, Beşiktaş yerli bir kaleci, iki tane yerli sağ bek, bir yabancı sol bek, bir yabancı ön libero, yerli bir ofansif orta saha, bir yerli forvet ve Almeida giderse bir de yabancı forvet transfer edecek gibi duruyor. Bu muhtemel mevkilere hangi bütçelerin ayrılacağı ise Uefa’nın vereceği karara göre şekillenecek ancak oyuncu tiplemelerinin ve hatta isimlerinin alternatifleriyle hazır olduğu kanaatindeyim. Uefa kararı demişken bu karar hangi yönde olursa olsun ikisine de hazırlıklı bir futbol yönetimi olduğunu düşünüyorum Beşiktaş’ta. Avrupa’ya gitmemek, yeni kurulan bir takım açısından daha avantajlı olsa da, Avrupa Kupası heyecanı yaşayamamak Beşiktaş taraftarını çok da üzecektir.

 

Son olarak Beşiktaş’ta Önder Özen isminin geçtiği ilk yazım oldu bu yazı. Bunun mutluluğu içerisinde kendisine başarılar diliyorum. Zira o başarılı olursa ülkedeki pek çok kulübün profesyonel yöneticiliğe geçeceği kanaatindeyim. İkinci olarak Slaven Biliç’e bir Beşiktaşlı olarak sonsuz başarılar diliyor ve hoş geldin diyorum. Hırvatistan’dan duygusallığını, hırsını,enerjisini ve kazanma isteğini elbette getirmiştir ancak getirmediğini umduğum tek bir şey var: 2012 Avrupa Futbol Şampiyonasında turnuvanın iki finalistiyle aynı gruba düşmelerine neden olan kura şanssızlığı. Zira ondan Beşiktaş’ta biraz fazla var sanırım.

Sevgi ve Saygılarımla,

Leave a Reply