Son Şampiyonlara Ne Oldu? Bölüm 1: Inter

9 Mayıs 2010’da Chelsea taraftarları 103 gol atan takımlarının takımlarının 4 yıl sonra gelen lig şampiyonluğunu 8-0’lık Wigan galibiyetiyle kutluyorlardı. Bundan bir gün önce ise Bayern Münih taraftarları 22. lig şampiyonluklarını Berlin Olimpiyat Stadında kutlamışlardı. Inter taraftarları içinse mükemmelin ötesinde geçen sezonun en büyük kutlaması ise 22 Mayıs akşamı Santiago Bernabeu’da Javier Zanetti’nin ellerinde yükselen Şampiyonlar Ligi kupasıyla yapılıyordu… Bugünlerde ise bu üç takımın taraftarları da bir dokun, bin işit sözünün canlı kanıtları halindeler. Peki neden?

Öncelikle Inter ile başlayalım. Yukarıda bahsettiğimiz günün sonunda TV lerde Marco Materazzi ile Jose Mourinho’nun duygusal anlarını gösteren kısa bir video gösteriliyordu. İkisi de ağlayarak birbirlerine sarılmış haldeydiler. Kupa zaferinden çok Mourinho’nun ayrılacak olmasından dolayı yaşanan bir andı bu. Evet bu kupadan birkaç hafta sonra Mourinho yeni düşmanlar, yeni zaferler için daha büyük bir denize yelken açıyor, Santiago Bernabeu’da bu sefer Real Madrid ile 4 yıllık sözleşme imzalamak için basının karşısına çıkıyordu. Inter ise Mourinho’nun yerini, dönemindeki teknik direktörler arasında en büyük rakibi olan Rafa Benitez ile dolduruyordu. Benitez’den beklentiler açıktı; ligdeki dominasyonu devam ettirmesi ve Şampiyonlar Ligi’nde en azından geçen sezonun sürpriz olmadığını göstermesi. Benitez ise son 2 sezonu hüsranla geçen Liverpool macerasından sonra kalitesini, en büyük rakibinin görevini devralarak göstermek istiyordu. Fakat sezona hiç de iyi başlamadılar. Süper Kupa maçında Atletico Madrid maçında oynan etkisiz futbol ve kaptırılan kupa sezon başı da olsa şüpheler yaratmaya başladı akıllarda. Takım fiziksel olarak Mourinho döneminin oldukça uzağındaydı. Lige de pek iyi bir başlangıç yapılamamıştı. Evet geçen sezona göre ileri uçta oynayan ve daha fazla gol atan bir Eto’o vardı fakat sahada geçen sezona oranla sıradanlaşmış bir takım vardı. Şampiyonlar Ligi’nde alınan 4-0’lık Werder Bremen galibiyeti her ne kadar güç gösterisi yapılsa da Twente deplasmanından alınabilen bir puan ve Tottenham deplasmanında varlık gösterilemeden 3-1 kaybedilen maç Avrupa’da da işlerin yolunda gitmediğinin birer göstergesiydi adeta. Nitekim Kıtalararası Kupa finalinde 3-0 kazanılan Mazembe maçından sonra, ligde lider Milan’ın 13 puan gerisinde kalan Inter’de Benitez’in görevine son verildi. Benitez sonrası Hiddink de dahil birçok elit teknik direktörün adı geçmesine rağmen basında, Moratti takımın başına Milan’ın sevilen eski futbolcularından ve takımın geçen sezonki antrenörü olan Leonardo’yu getirdi. Bu karar her iki taraf için de şok ediciydi. Milan’da sevilen biri olan Leonardo’nun ezeli rakibin başına geçmesi Milanlıları öfkelendirirken, Inter taraftarları da Mourinho’nun geçen sezon ligde 2 kez hüsrana uğrattığı ve ezeli rakibin bir parçası olan birinin takımın başına geçmesine anlam veremediler. Herşeye rağmen Leonardo’nun gelişi Inter’i ayağa kaldırdı. Devre arasında yapılan Ranocchia, Kharja ve özellikle Pazzini transferleriyle Inter geri dönüş sinyalleri verdi. Özellikle 2-0 geriden gelip 3-2 kazanılan Palermo maçı hem bu transferlerin hem de Leonardo’nun takımın başına gelişinin doğruluğunu ispatlar gibiydi. Avrupa’da ise işler biraz daha ilginçti. Şampiyonlar Ligi’nde 2.turda geçen sezon kupayı kaptırdıkları Bayern Münih ile eşleştiler. İlk maç kendi evlerinde oynandı fakat maçı daha iyi oynayan Bayern 1-0 kazanarak Allianz Arena’ya büyük bir avantaj ile döndü. Rövanş ise sezonun en güzel maçlarından biriydi hem Interliler adına hem de diğer futbolseverler adına. Allianz Arena’da ilk golü Eto’o Bayern ağlarına gönderirken buna Gomez ve Müller ile cevap verdi Bayern. Bayern Münih maçta o kadar iyi oynuyordu biraz şanssızlık, biraz Julio Cesar ve biraz da Ribery’nin bencilliği maçın farka gitmesini engelliyordu maçın son yarım saatine kadar. Fakat Bayern Münihli oyuncuların da dediği gibi Inter o kadar sakin oynuyorduki ve o kadar emin gözüküyorlardı turu geçeceklerinden sonunda bunun karşılığını almaya başladılar. Önce Sneijder maça beraberliği getirdi. Sonra da Pandev maçın son dakikalarında Breno’nun hatasından faydalanarak Inter’e 3-2 lik galibiyeti ve çeyrek finali getirdi. Gol sonrasında Leonardo ve Inter kulübesinin sevinci görülmeye değerdi. Ligde de işler yoluna girmeye başlamıştı. Nisan ayına girdiğimizde lider Milan ile olan puan farkı 2’ye inmişti ve 2 Nisan günü “Derby della Madonnina” oynanacaktı bu iki takım arasında. Maç öncesi Interli oyuncular oldukça iddaalıydı başta Stankovic olmak üzere. Ama sahada çok kötü bir Inter vardı hiç kuşkusuz. Maçı Milan 3-0 kazanırken, yeni transferlerden Ranocchia’nın kötü performansı ve Chivu’nun oyundan atılması –tartışmalı da olsa- Inter tarafının sorunlarından biriydi. Daha kötü sürpriz ise bu Salı günü yaşandı Interliler için. Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde bir diğer Almanya temsilcisi Schalke ile eşleşen Inter’in turu geçeceğinden kimsenin şüphesi yoktu ve son maçta oynanan kötü futbol ve alınan mağlubiyete rağmen en azından tur için yeterli bir skoru ilk maçtan alacağını düşünüyordu herkes. Nitekim maçın ilk yarısı da bu öngürüyü doğrular nitelikteydi. Stankovic’in orta sahadan attığı gol ve Milito’nun golüyle Schalke maçının ilk devresi 2-1 önde kapatılıyordu. Herkesin beklentisi Inter’in en azından 1-2 gol atıp Almanya’ya rahat gideceği yöndeydi. Fakat ikinci yarı öyle olmadı. Bir İtalyan takımı 3-0’dan maç vermedi ama yine Ranocchia’nın kötü performansı ve Chivu’nun kırmızı kartının –bu sefer tartışmasızdı- yardımlarıyla bir devrede 4 gol yediler ve maçı 5-2 Schalke kazandı. Milanlıların “Judas” gözüyle baktıkları Leonardo 2 maçta büyük yaralar aldı ve koltuğunu riske soktu.

Inter’in bu hale gelmesinde hiç kuşkusuz en büyük iki faktör Mourinho’nun gidişi ve Eto’o dışındaki oyuncuların formsuzluğu. Julio Cesar bu sezon birkaç maçta kendisinden beklenilmeyecek hatalar yaptı. Maicon çok formsuz ve özellikle 3-1 kaybedilen Tottenham maçında yenilen 3. golde Bale tarafından ekarte edilmesiyle bir süre alay konusu oldu. Kaptan Zanetti de ne kadar saygı duyarsak duyalım artık biraz aksamaya başladı savunmada. Orta sahada Sneijder geçen sezonu aratır halde, yine geçen sezonun gol makinası Milito’nun sezon başından beri varlığıyla yokluğu belli değil. Genel olarak takım da yavaş oyun oynamasını geçen sezonki gibi fırsata çeviremiyor ve ayakta topu fazla tutan takımlara karşı çok zorlanıyor (bkz. Scalke maçı). Ayrıca son maçlarda Lucio’nun sakatlığından dolayı oynayamamış olması ve ligde Milan, Napoli ve Udinese takımlarının üstün performanslarını da es geçmemek lazım.

Şahsi düşüncem Inter’in bu sezonu bu noktadan sonra ligi alamayacağı yönünde. Şampiyonlar Ligi’nde de bu noktadan sonra ileri gidebilmeleri mucizeden de öte bir şey olur. Peki Inter ne yapabilir? Büyük bir ihtimalle Leonardo sezon sonu ayrılacak, en azından bildiğimiz Moratti’nin böyle yapacağını düşünüyorum. Yerine gelecek hocanın ise yapması gereken çok fazla iş olacak. Öncelikle yaş ortalaması konusunda Milan ile yarışacak hale gelen savunma hattının düzeltilmesi. Orta saha hattının da Cambiasso’ya alternatif olabilecek ya da direkt oynayabilecek üst düzey bir oyuncuya ihtiyacı var.

Leave a Reply