Mayıs ayı sona erdiğinde Bayern Münih taraftarları oldukça mutluydu. Alışkın oldukları lig ve kupa şampiyonluklarının yanına ekledikleri 9 yıl sonra gelen Şampiyonlar Ligi finali onları gelecek sezonlar adına yeni bir Avrupa şampiyonluğu için oldukça umutlandırmıştı. Ayrıca hala Avrupa’nın belki de en teknik, en hızlı kanatlarına sahiptiler; Ribery ve Robben. Geldiği sezon Ribery olağanüstü oynamıştı, Robben de geçen sezon farklı bir şey yapmadı. Ligde 24 maçta attığı 16 gol ve sezon genelindeki mükemmel oyunu ona hem Kicker dergisi tarafından hem de gazeteciler tarafından verilen “Yılın Futbolcusu” ödüllerini kazandırdı. Sadece Robben ve Ribery değil, genç yetenek Thomas Müller’in 2010 yılındaki performansı da bir diğer umut nedeniydi Bayern taraftarları için. Son olarak da tabi ki AZ, Ajax ve Barcelona ile kazandıkları ve disiplini ile teknik direktör Van Gaal.
Bütün bu olumlu hava Dünya Kupası sonrası dağıldı Bavyera’da. Ribery’nin Fransa kampında yaşadıkları ve sakatlığı, Robben’in de Dünya Kupası’nda Hollanda adına sakat sakat oynadıktan sonra daha kötü bir şekilde dönüşü bu sezon başında Bayern Münih’i tam anlamıyla “Dünya Kupası Gazisi” yaptı. Özellikle Robben’in sezon başı kontrollerinde en az 2 ay oynayamayacağının açıklanması ve bu sürenin 6 ayı bulması –iyileşmesi 15 Ocak’a kadar sürdü- Bayern adına kâbusun başlangıcı oldu.
Bu sıkıntılar içinde haliyle sezon da pek iyi başlamadı Bayern Münih için. 3 Ekim’de Dortmund deplasmanında alınan 2-0’lık yenilgi sonrasında takım ligde 7 haftada topladığı 8 puanla 12.sıraya kadar gerilemişti. Sakatlıklara rağmen Van Gaal’in bu olayda daha suçlu olduğu görülüyor ve varlığı sorgulanıyordu Almanya’da. Öyle ki Şampiyonlar Ligi’ndeki olumlu sonuçlara rağmen – 15 puanla grup lideri olarak 2.tura yükselmişlerdi- bu turnuvadaki Cluj maçı öncesinde klüp başkanı Uli Hoeness Van Gaal’i yanlış kadro tercihleri yapmakla ve başkalarının önerilerini dikkate almamakla suçlamıştı. Van Gaal de bu duruma tepki verince kriz başk göstermişti klüpte. Sonrasında ise araya giren kişiler sayesinde bu olay bir nebze olsun tatlıya bağlanmıştı. Bu mağlubiyet sonrasında takım biraz toparlansa da ilk yarıyı lider Dortmund’un 14 puan gerisinde kapatmaları sezon içindeki hedeflerini şampiyonluk yerine Şampiyonlar Ligi vizesi olarak değiştirmelerine neden olacaktı.
Devre sonunda doğru işler biraz olsun düzeliyordu Bayern Münih’te. Ocak ayına gelindiği zaman takım biraz olsun toparlanırken, geçen sezonun hayal kırıklığı olan Mario Gomez bu sezon patlama yaşıyordu. Sezon başında adı klüplerimizle de anılan Gomez için devre arasında Chelsea 40 milyon avro civarında bir teklifte bulunuyordu Bayern Münih’e. Ayrıca Robben ve –geç de olsa- Ribery de geri dönmüştü. Bu durum karşısında takım kaptanlarından Schweinsteiger –ne kadar gerçekçi olmasa da- tekrar şampiyonluğu düşünebileceklerini ima eden açıklamalarda bulunmuştu. Sahada işler bu durumdayken saha dışında ise gerilim devam ediyordu. Van Gaal bu sefer de Sportif Direktör Nerlinger ile Ribery’nin geri dönüşü hakkında tartışmaya girmişti.
Devre arasında takım kaptanı Van Bommel Milan’a gönderilmiş, yerine Hoffenheim’ın genç oyuncusu Luiz Gustavo alınarak önümüzdeki sezonlar için yapılanmaya başlanılmıştı. Van Bommel’in varlığı kuşkusuz artık takıma fayda sağlamaktan çok zarar vermeye başlamıştı sert yapısından dolayı ve klüp yönetimi de bunu görerek kaptanının sözleşmesini feshetme kararı aldı.
İkinci devre başladığında Bayern Münih 3. sıraya kadar yükselmişti. Köln karşısında 2-0’dan 3-2 kaybedilen maça rağmen arda arda gelen Hoffenheim ve Mainz galibiyetleri takımın Şubat ayı sonundaki Dortmund maçına ümitli çıkmasını sağladı. Fakat sezonun kırılma maçında lider Dortmund Allianz-Arena’daki maçı 3-1 kazanınca Bayern Münih’in çok az olan şampiyonluk ümitleri tükenmiş oldu. Daha sonrasında Şampyionlar Ligi bileti için çekiştikleri Hannover karşısında alınan 3-1 lik mağlubiyet de Van Gaal için sonun başlangıcı oldu. Bu maçtan sonra Van Gaal’in sezon sonu bitecek olan kontratının yenilenmemesi kararı alındı. Bayern Münih takımı ise garip bir şekilde bu karar sonrası önce Inter’i deplasmanda 1-0 yendi, sonrasında ise Hamburg’u 6-0 lık skorla hezimete uğrattı. Fakat Inter maçının rövanşının Münih’te 3-2 kaybedilerek Şampiyonlar Ligi’ne veda edilmesi zaten Almanya Kupası’na da veda etmiş olan Bayern Münih takımının bu sezonu kupasız kapattığının tescili oldu. Nisan ayının ikinci haftasında deplasmanda 1-1 biten Nürnberg maçı sonrası klüp yönetimi sezon sonunu beklemeden Van Gaal’i gönderme kararı aldı ve takımı Jupp Heynckes görev başına gelene kadar yardımcı antrenör Andries Joncker’e emanet etti. Bayern Münih’li futbolcular ise ilginçtir Van Gaal’in sezon sonu kontratının yenilenmeme kararının alınmasından sonra Hamburg’a 6 gol attıkları gibi, Van Gaal gönderildikten sonra çıktıkları ilk maçta Dortmund ile şampiyonluk mücadelesi veren Leverkusen’i 5-1 yenerek bir anlamda Dortmund’un şampiyonluğuna “onay verdiler”.
Bayern Münih’in bu sezonki başarısızlığının en büyük nedeni hiç kuşkusuz Dünya Kupası’ndan en çok etkilenen klüp olması. Robben ve Ribery gibi iki yıldızının yanı sıra Alman Milli Takımı’nın bel kemiğini oluşturan oyuncuları da kadrosunda bulundurmaları sezon başında kupa sendromunu en çok yaşayan klüp olmalarına neden oldu. Ama yine de Van Gaal’in yönetimle olan atışmaları, geçen sezonki başarıya rağmen takımın orta sahada hala aksıyor olması ve buna bir önlem alınamaması, savunmanın ortasında oynayan oyuncuların –özellikle Breno- hızlı oyuncular karşısında çok fazla ağır kalmaları da bu başarısızlığın diğer etkenleri oldular. En azından Robben ve Ribery’nin sakatlıklarından kurtulduktan sonra eski formlarında dönmeleri ve Gomez’in harika performansı işlerin daha da kötü gitmesini engelledi bu sezon.
Gelecek sezon için Bayern Münih’in transfer borsasında oldukça aktif olması gerekecek hiç kuşkusuz. Zaten 20 milyon avro’ya yakın bir bonservis bedeliyle önmüzdeki sezon kadroya katılması beklenen Neuer de bu durumun bir göstergesi. Ama savunmanın ortasına ve orta sahanın ortasına da transfer yapılması şart. Bu noktada Leverkusen’in başarılı oyuncusu Arturo Vidal’in transferi gündemde olsa da Leverkusen Sportif Direktörü Rudi Völler’in Jupp Heynckes’in Bayern ile anlaşması sonrası kendisinin Bayern’e hiç bir Leverkusen futbolcusunu götüremeyeceğini söylemesi bu konudaki en büyük engellerden biri. Tabi ki Bayern Münih’in almayı planladığı futbolcuların yanı sıra elindekileri de koruması gerekecek transfer döneminde. Özellikle Ribery ve Robben’in takımın Şampiyonlar Ligi vizesini alamaması durumunda Avrupa Ligi’nde oynamak istemediklerini söylemesi Bayern için sıkıntı yaratmış durumda. Ayrıca Robben’in sezon içinde Werder Bremen maçı sonrası Müller’i yumruklaması, Nürnberg maçı sonrası hakeme hakaret etmesi ve yakın zamanda takım kaptanları Lahm ve Schweinsteiger’i suçlayarak takımda lider eksikliği olduğunu söylemesi de Bayern için önümüzdeki sezon öncesi halledilmesi gereken yeni bir sorun daha yaratmış durumda. Kısacası Bayern Münih yeni sezon öncesi öncelikle ligi şu anda bulundukları 3.sırada bitirerek Şampiyonlar Ligi vizesini almalı, sonra da Robben ve Ribery sorunlarını halletmeli tekrar başarılı olabilmek için. Transfer konusunu zaten bir şekilde halledeceklerdir yaz döneminde.