Oyunculuktan Koçluğa | Fotis Katsikaris

Bazı antrenörler takımlarına kazandırdıkları karakter ve takıma aşıladıkları oyun felsefesi ile dikkatimizi çeker, en azından benim için öyle. Bu nedenle bugünkü yazımızın konusu benim çok beğendiğim ve gelecekte çok önemli başarılara imza atmasını beklediğim Fotis Katsikaris.

Katsikaris, 1967 Atina doğumlu ve 31 yaşında oyunculuk kariyerini sonlandırıp antrenör olmayı tercih etmiş. aslında basketbolu bıraktığı yaş; bir oyuncu için çok erken diyebiliriz. Çünkü günümüzde 31 yaşın üstünde olup mücadele eden birçok oyuncu var. Ancak Katsikaris antrenör olarak daha başarılı olacağını düşündüğü için bu yolu tercih etmiş. Tıpkı Zeljko Obradovic gibi. Zaten oyunculuk yıllarının da çok parlak geçtiği söylenemez. Basketbola lonikos Nikaias’ın altyapısında başlayan Katsikaris, 15 yaşında A takıma yükselme başarısını göstererek Pire ekibinin altyapılardan A takıma çıkardığı en genç oyuncu ünvanını da elde etmiş. Ancak Pire ekibi Nikaias’taki macerası uzun sürmeyen Katsikaris, A takıma çıktığı sezon Sporting Athens takımına geçerek kariyerine orada devam etti. Sporting Athens takımında geçirdiği iki yılın ardından kariyerinin yükselişe geçeceği yer olan AEK takımına adımını atıyordu.

1990 yılında saflarına katıldığı AEK takımında tam altı sezon oynadı. Bu altı sezon içerisinde AEK takımında birinci guard olma başarısını gösterdi. Ancak bu altı sezon içerisinde ince bir detay var. Katsikaris’in takıma katıldığı sezon olan 90-91 sezonunda AEK takımı aynı zamanda koç değişikliğine de giderek takımın başına Yugoslav Efsaneleri’nden biri olan Kresimir Cosic’i getiriyor. Cosic takımın başına geçtiği zaman Katsikaris, 23 yaşında basketbolu bir süreliğine bırakıp, Amerika’ya üniversite eğitimi görmeye gidiyor. Yani altı sezon AEK takımında bulunduğunu söylesem de bu altı senenin bir bölümü aktif geçmemiş. AEK’da geçen altı sezonda hiç kupa kazanamayan Katsikaris, basketbolu bırakmadan önceki son iki senesini Irakleo Crete’de geçirip, 1998 yılında oyunculuk kariyerine son vermiş. Kariyeri boyunca maç başına 3.6 sayı ortalaması ile oynayan Katsikaris için artık yeni bir sayfa açılıyor ve antrenörlüğe adım atıyordu.

Oyunculuğu bıraktığı sezon AEK’da Dusan Ivkovic’in yardımcılığı görevini üstlenen Katsikaris, iki sezon boyunca Sırp koçun yardımcılığını yaptı. Bu iki sezon içerisinde oyunculuk kariyerinde kazanamadığı kupaları yardımcı antrenör sıfatı ile kazanmaya başladı ve takımda iki sezon koçluk yapan Ivkovic yönetiminde iki Yunan Kupası ve bir tane de Saporta Kupası kazanıp, Euroleague’de yarı final oynadılar. Ivkovic’in takımdan ayrılması ile takımın başına gelen Dragan Sakota’nın da iki sene yardımcıığını yaptı. Dragan Sakota ile de lig şampiyonluğunu kazanan Katsikaris için artık baş antrenörlük zamanı gelmişti ve dört senelik yardımcı antrenörlük kariyerinin ardından AEK takımının başına geçti. Katsikaris’in burada görevi Ivkovic ve Sakota’nın bıraktığı takımı yeniden inşa etmekti. Ondan istenen dört sene boyunca büyük başarılara imza atan takıma genç oyuncuları aşılaması istendi. Oyunculuk kariyerinin aksine başarılı bir yönetim gösteren Katsikaris, Nikos Zizis ve Giannis Bourousis gibi iki genç starı vitrine çıkarmayı başarmıştı. Bu iki genç starın etrafına da Sandro Nicevic ve Davor Kus gibi tecrübeli oyuncu eklemeleri yapan Katsikaris, düşük bütçe ile çok iyi işlere imza atmasını başardı.

AEK’da geçen iki sezon sonunda ülke sınırları dışına çıkarak Rusya’nın yolunu tutan Katsikaris her ne kadar başarılı bir sezon geçirse de kulübü Dynama St.Petersburg’un iflas etmesi nediyle ayrılmak durumunda kaldı. Valencia ile anlaştı. Valencia’da da AEK’daki benzer bir görevi ondan yapması istendi ama bu sefer başarılı olamadı ve Valencia macerası da çok uzun sürmedi. Valencia macerasının ardından çalkantılı bir dönem geiren Aris’in başına sezon başlamadan birkaç gün önce geçiyor ve istediklerini yine gerçekleştiremiyordu. AEK’dan sonra koçluk kariyeri serbest düşüş gösteriyor gibi olsa da Avrupa’ya adını tamamen duyuracağı Bilbao kapısından içeri giriş yapıyordu.

Bilbao’daki oyun felsefesinden bahsederek Katsikaris’in yeniliğe açık olduğu tespitini yapalım. 2011 sezonunda guard rotasyonu Aaron Jackson – Raul Lopez olan takımda birçok kişi onun Raul Lopez üzerinden oynanan ikili oyunlara bağımlı olacağını düşünse de Aaron Jackson’ın deliciliği üzerinden sürekli potaya penetre eden bir oyun anlayışını benimsemesi takdir edilesiydi. İlk başlarda takımın delici gücünü ön plana çıkarıp, ilerleyen zamanlarda takıma Nikoz Zizis’in eklenmesi ile ikili oyunları ile takımın hücum repertuarına genişlik kattı. Bu iki oyuncunun yay civarından yüzdeli şut atması sayesinde de uzunları etkili kullanan bir Bilbao yaratmıştı Katsikaris. Bilbao ile Euroleague’de çeyrek final ve Eurocup’ta final oynaması çok önemli başarılardı ve bu başarılarla birlikte Katsikaris ile Bilbao Taraftarı arasında özel bir bağ oluşmuştu. Real Madrid’i eleyip ACB’de final oynadıkları sene El Pais’e verdiği bir röportajda Bilbao taraftarlarından şöyle bahsediyor:

“Avrupa’da iyi tanınan, harika taraftarları olan büyük bir takımda çalıştım. Şu an Bilbao’da yaşadıklarım ise beni şaşırtmakta. Ne AEK’te ne de Maccabi gibi tüm taraftarların molada bile ayakta olduğu büyük bir kulüpte bile görmediğim bir fark var burada. Sanki bize gerekirse, bizler Jackson, Mumbru, Blums olacağız demeye çalışıyorlar. Real Madrid’le oynadığımız son yarı final serisi maçını hatırlıyorum da Mumbru geldi ve bana artık nefes alamadığını söyledi. Taraftarların sevgisi ve tezahüratı neticesinde tekrar kendinde sahaya dönecek gücü buldu, aynı taraftarların düşündüğü gibi ‘Bu fırsatın elimizden kaçmasına izin veremem.”