NBA’de gereğinden fazla uzun olan normal sezon sona erdi. Gerçek sezon ise Cumartesi günü merakla beklenen playofflarla başlayacak. 82 maçlık maratonun ardından sakatlıklar ve yorgunlukla en iyi baş eden takımların playofflarda da rahat edeceğini söylemek yanlış olmaz. Özellikle kadrolarındaki en önemli oyuncuları genç olan Oklahoma gibi ekipler yıldızlarını sezon boyunca süre kısıtlaması olmaksızın kullandılar ve Durant gibi maç başına 40 dakikaya yakın oynayan isimlerin playoff serilerine ne kadar zinde çıkacakları da soru işareti. Genel kanı genç oyuncuların zorluk çekmeyeceği yönünde olsa da bu kadar uzun bir maratonun hemen ardından playoff ikliminde geçecek zorlu maçların vücut üzerinde ağır bir etkisi olacağı kesin. Normal sezonun en formda takımlarının bu başarılarını playofflarda da sürdürmesi beklenirken oyunun yavaşladığı ve savunmaların ön plana çıktığı bir atmosferde normal sezonun şahinlerinin güvercin kesilmesi de sıkça rastladığımız durumlardan. (bkz. 2013 Denver Nuggets) Bu bağlamda playoff atmosferinde Miami ve San Antonio gibi kurt ekiplerin ilk iki turu rahat geçeceğini söylemek de yanlış olmaz. Kesin konuşmadan önce bir yandan normal sezonu değerlendirirken bir yandan da playoff eşleşmelerine göz atmaya başlayalım.
[box_dark] Doğu Konferansı [/box_dark]
1. Indiana Pacers- 8. Atlanta Hawks
Sezona ligin en iyi savunması ve Paul George’un ekstra hücum performansı sayesinde fırtına gibi giren Indiana, All Star’ın ardından ne savunmada ne de hücumda bu formu sürdürememesine rağmen Miami’nin de sezonu düşük bir viteste geçirmesinin sayesinde Doğu’da ilk sırada kalmayı başardı. Atlanta serisini yalnızca savunmaları sayesinde kazanmaları sürpriz olmayacaktır ancak Indiana hücumu yeniden işlemeye başlamazsa ikinci turda olası bir Chicago serisi oldukça yakın geçecektir.
2. Miami Heat- 7. Charlotte Bobcats
48-34’lük Phoenix’in Doğu’da üçüncü sırada olabilecekken Batı’da playoffların dışında kalması Miami’nin normal sezonda birincilikten ziyade Wade’in dakikalarıyla ilgilenmesinin nedenini merak edenlere yeterli bir açıklama olacaktır. Üç yıldır final oynayan bir takıma dördüncü sezonda her şeyin biraz monoton gelmesi doğal ancak LeBron’ın efsaneliği kovalaması takımını ateşlemeye yetecektir. Al Jefferson’ın alçak postta sorun yaratarak bir maçı Charlotte’ın hanesine yazdırması sürpriz olmasa da Miami’nin fazla zorlanmasını beklemiyorum.
3. Toronto Raptors- 6. Brooklyn Nets
Sezonun olumlu anlamdaki en önemli sürprizlerinden Toronto ile sezon ortasına kadarki en olumsuz sürprizinin karşılaşacağı seri Doğu’daki en ucu açık eşleşme. Paul Pierce ve Kevin Garnett’in tecrübesi Nets’i bir adım önde gibi gösteriyor ancak Toronto’nun ateşli seyircisi ve iç saha avantajıyla ağırlığını koymasını bekliyorum. Serinin kaderini formsuz iki Nets’li Garnett ve Deron Williams’ın performansları belirleyecek.
4. Chicago Bulls- 5. Washington Wizards
Derrick Rose’un sezonu kapatması ve Luol Deng’in Cleveland’a takası Chicago için ölü doğan bir sezonun habercisi olmuştu ancak Tom Thibodeau, Joakim Noah ve son yılların en kötü Doğu Konferansı, Bulls’un playofflara ikinci tura kalma iddiasıyla girmesini sağladı. Indiana’nın formsuzluğu karşımıza beklenenden çok farklı bir Doğu finali çıkarabilir.
[box_dark] Batı Konferansı[/box_dark]
1. San Antonio Spurs – 8. Dallas Mavericks
Doğu Konferansı’nın tam aksine kıran kırana geçen Batı’nın zirvesinde her sezon başında ‘artık bu sefer playoff dışında kalacaklar…’ gibi yorumlara maruz kalan ama her yıl bir şekilde 50 maç kazanmayı başaran( 19 sezon üst üste 50 galibiyet) San Antonio Spurs var. Başarılarının sırrı koçları Gregg Popovich’in elindeki kadroyu potansiyelinin sonuna kadar kullanması olsa gerek. Duncan’ın kariyerinin ilk yarısında oyunu yavaşlatan ve ölümüne savunma yapan bir takım olan Teksas temsilcisi son 4-5 sezondur Parker ve Ginobili’yi hücumda ön plana çıkaran yüksek tempolu ve bol pick and roll’lu bir oyun anlayışı kazandı. Başlarda hücum ağırlıklı olan ekip, Duncan’ın da savunmada etkisiz kalmasıyla bocalasa da son üç sezonda hücum-savunma dengesini iyi ayarlayarak çok rahat maç kazanan bir takım haline geldi. 2013 finallerinde mutlu sona ne kadar yaklaştıkları da düşünülürse bu sezonki başarılarının değeri bir kat daha artacaktır. Batı’nın son playoff bileti için Phoenix ve Memphis ile son maça kadar mücadele eden Dallas, Memphis’e kaybetse de sezonu Phoenix’in önünde bitirmeyi başardı. Carlisle’ın ekibinin Spurs karşısında varlık göstermesi olası gözükmüyor. Ancak ne olursa olsun Dirk’ü iki yılın ardından tekrar playofflarda görmek sevindirici.
2. Oklahoma City Thunder- 7. Memphis Grizzlies
OKC, en değerli oyuncu olmasına kesin gözüyle bakılan ve bu sezon bizlere NBA tarihinin en etkileyici hücum performanslarından birini izlettiren Durant’in önderliğinde oldukça iyi bir sezon geçirdi. Westbrook ve Sefolosha’nın formsuzlukları Thunder’ı sağlam guardları olan ve ciddi üç sayı tehdidi yaratan Spurs ve Warriors gibi takımlar karşısında zorlayacak gibi gözükse de hücumda ligin en etkisiz takımlarından olan Memphis karşısında zorlanmaları bir hayli zor. Bu eşleşmeyi ısınma olarak kullanarak forma girmeleri halindeyse Spurs’ün en ciddi rakibi olacakları kesin.
3. Los Angeles Clippers- 6. Golden State Warriors
Yorumcular tarafından Batı’yı kazanmaya aday olarak gösterilen Clippers’ın fazla maçını izlememiş olmamdan mıdır bilinmez ancak kadro yapıları playofflarda bana güven vermiyor. Her ne kadar Blake Griffin muazzam bir gelişme göstererek ligin en iyi on ismi arasına girmiş gözükse de Clippers savunmada etkili olabileceğini halen ispatlayabilmiş değil. Ligin kalburüstü ekiplerinden biri olduklarını kanıtlamak için de uzun bir playoff maratonundan daha elverişli bir durum olamaz.
4. Houston Rockets- 5. Portland Trail Blazers
Sezona Aldridge’in hem hücumda hem de savunmada muazzam performansıyla iyi başlayan hipster diyarı Portland, sezonun ikinci yarısında Aldridge’in sakatlanmasıyla felaket bir düşüşe geçti ve ilk üçte bitirebileceği Batı’yı 5. sırada bitirerek saha avantajını kaybetti. Harden’lı Rockets ise Howard’dan tam verim alamasa da playofflara sağlıklı girmeyi başardı. Ömer Aşık’ın Howard yerine süre aldığı durumlarda çok da farklı bir görüntü vermeyen Houston alçak postta Aldridge’i savunmayı başarabilirse turu rahat geçecektir. Ancak formda bir Aldridge’i durdurmanın kolay olmadığı aşikar. Harden’la Aldridge arasında sıkı bir düelloya hazır olmakta yarar var.
[box_light]Phoenix ve peri masalının sonu [/box_light]
Sezon öncesi analizlerde ligin en kötü takımları arasında gösterilen fakat daha önce de bahsettiğimiz gibi tarihin en çekişmeli Batı konferanslarından birinde son maça kadar playoff mücadelesini sürdüren Phoenix, sezonun belki de izlemesi en keyifli basketbolunu oynadı. Indiana ve Oklahoma gibi ekipleri dize getirmeyi başaran Hornacek yönetimindeki Suns’ın başarısında Goran Dragic’in payı çok büyüktü. Hornacek’in takımına yüksek tempolu bir oyun oynatması ve Dragic ile Bledsoe’nun bu sistemde harika bir iş çıkarmaları Phoenix’i rakiplerin korkulu rüyası haline getirmişti. Ancak Batı’nın azizliği Phoenix gibi 48 galibiyetli bir takımı dahi playoff potasının dışında tuttu. Ne olursa olsun Hornacek ve ekibi her türlü övgüyü hak ediyor.