Dünyanın en prestijli tenis turnuvası, oyuncuların ve otoritelerin en çok önemsediği turnuva olan Wimbledon Tenis Turnuvası 24 Haziran Pazartesi günü başlıyor. Grand Slam tanıtım yazılarımızda da belirttiğimiz gibi bu turnuvanın kökü 1887 yılına dayanıyor ve her tenise başlayan profesyonel gençlerin hayali burada en az bir maça çıkabilme başarısını göstermektir. Dünyanın en iyi raketleri, her yıl bu turnuvanın kendileri için ne kadar önemli ve diğerlerinden farklı olduğunu sık sık açıklamalarında dile getiriyorlar. Maçlarda beyaz giyme kuralı başta olmak üzere diğer turnuvalarda göremediğimiz bazı kuralları ile Wimbledon, disipliniyle de dikkat çekiyor. Bu 2 haftalık tenis şöleninin tek yanı genelde her yıl maçların sık sık yağmurla kesilmesi. Malum Londra’da 365 gün yağmur yağma ihtimali var ve Wimbledon da bu havadan her yıl etkileniyor. Zaten bu nedenle turnuvanın en büyük kortu olan Merkez Kort’a 4 yıl önce açılır-kapanır çatı sistemi getirildi. Bu yılki turnuvaya gelirsek, erkekler ve bayanlarda favoriler yine aşağı yukarı aynı. Erkeklerde Djokovic, Nadal, Federer ve Murray 4’lüsünün ; bayanlarda Serena Williams, Sharapova ve Azarenka 3’lüsünün dışında şampiyon çıkma ihtimali çok çok az gözüküyor.
Erkeklerden başlayacak olursak, 2 hafta önce Roland Garros’u 8.kez kazanan ve tarih yazan Rafa Nadal, Wimbledon’a şüphesiz oldukça moralli geliyor. 2012’nin son 6 ayını sakatlıkla geçiren İspanyol raket, buna karşın dönüşünü muhteşem yaptı ve Şubat-Haziran periyodunda katıldığı birçok turnuvayı kazanıp inanılmaz bir geri dönüş performansı sergiledi. Zira, Aralık ayında tenis dünyasında iyiden iyiye Rafa’nın artık dünyanın en iyileri arasında yer alamayacağı hatta kurtulamadığı sakatlığı nedeniyle tenisi bırakabileceği bile konuşuluyordu. Tabi Rafa’nın bu turnuva için eksi bir yanı var ki, yorgunluk… Son 4-5 ay içinde, geçen sene kaybettiği puanları toplamak için ve fit konuma gelmek için çok sayıda turnuva oynayan İspanyol raket Roland Garros’u kazandıktan sonra da bu nedenle daha önce oynayacağını açıkladığı Halle turnuvasından çekildi. Fiziksel olarak olmasa da mental olarak Nadal’ın Wimbledon şampiyonluğuna kadar gidebilmesi açıkçası bu sefer kolay gözükmüyor. Özellikle rakiplerinin durumunu da göz önüne aldığımızda. Roland Garros’dan erken elenen Djokovic ve Federer bunu Wimbledon’da telafi edebilmek var güçleriyle çalışacaklardır. Yılın ilk 6 ayında gösterdiği vasat performanıysla her ne kadar artık “bitti” denilse de Wimbledon denince akla gelen ilk isim olan ve bu turnuvayı 7 kez kazanmış olan Roger Federer’i burada devirmek hiçbir zaman kolay değil. Keza, Djokovic de bütün enerjisini verecektir. Murray ise hatırlanacağı gibi Roland Garros’dan çekilmişti. Çok önemli bir sakatlığı olmasa da İskoç raket çok önemsediği Wimbledon’ı riske atmak istemediğini söylemişti. Geçen yıl finale çıkmayı başaran ama kupayı kıl payı Federer’e kaptıran Murray, bu yılın en büyük favorilerinden. Kendisinin seyirci desteğinin de üst seviyede olduğunu hatırlatalım. Britanya Adası için tarih yazmak isteyen Murray, “Hala buralardayım” mesajını vermek isteyen Federer, 1 numaranın hakkını vermek isteyen Djokovic ve sakatlığından dönüşte bu Grand Slam’i de kazanarak belki de ileride çekilecek bir filmin konusunu başlatacak olan Nadal arasındaki rekabet nefesleri kesecek ve çok güzel maçlara sahne olacak gibi gözüküyor.
Bayanlarda ise dünyada anket yapsanız turnuvanın en büyük favorisinin Serena Williams olduğunu düşünmeyen yoktur sanırım. Son olarak çok özlediği Roland Garros şampiyonluğuna da ulaşan Amerikalı tenisçi oynadığı son 31 maçta yenilgi yüzü görmedi. Bu 31 maça 4 WTA ve 1 Grand Slam şampiyonluğu sığdırdı, sadece 3 ayda. 32 yaşındaki raket Wimbledon’da daha önce 2002,2003,2009,2010 ve 2012 yılları olmak üzere 5 kez şampiyonluğa uzandı. 2004 ve 2008’de ise finalde kaybetti. Williams’ın tek rakibi kendisi olacak gibi gözüküyor turnuvada, yani rehavete kapılmayıp aynı konsantrasyonla devam edebilirse koleksiyonuna 1 Wimby kupası daha ekleyecek gibi gözüküyor. Serena dışındaki olasılıklar ise Sharapova ve Azarenka’ya ait. Son 2 yılda burada yarı finale kalan Azarenka bu yıl artık finali görmek istiyor. Sharapova ise burada 2004 yılında 17 yaşında iken kazandığı büyük başarıya o yıldan bu yana hasret kaldı. Rus raket geçen sene de burada 4.turda elenerek büyük hayal kırıklığı yaşamıştı. Bu favori 3 raketin ortak özelliği ise Wimbledon’a hazırlanma sürecinde çim kort turnuvası oynamamak oldu. 3 tenisçi de en son maçlarını 2 hafta önce toprak zemin olan Roland Garros’da yaptılar ve antrenmanlara ağırlık vermeyi tercih ettiler. Geçen senenin finalisti Radwanska ise yine ilginç işlere imza atabilir ancak Polonyalı raketin bu yılki formu pek iç açıcı değil. Tecrübeli isim Venus Williams’ın da bu yılki turnuvadan sırtındaki sakatlık nedeniyle çekildiğini de hatırlatalım.
Temsilcilerimizden Çağla Büyükakçay Roland Garros’da olduğu gibi burada da ilk ön eleme turunu geçmesine rağmen 2.ön eleme turunda Hırvat Ajla Tomljanovic’e 2-0 yenilerek ana tabloya kalamadı. Marsel İlhan, Akdeniz Oyunları’na katılacak olmasından dolayı Wimbledon’a katılmama kararı alırken, gençlerde İpek Soylu’nun maçları turnuvanın 2.haftası başlayacak.