Sporun doğasında rekabet vardır. Kazanma isteği, kazanma açlığı olan bir sporcu, bir takım için motivasyon kaynaklarının başında gelir. Karşındakinden üstün olduğunu kanıtlamak sporda kazanmaya eşittir. Fakat “tüm zamanların en iyisi” tartışmasını spora düşürülen bir gölge, vurulan bir balta olarak görüyorum.
İçinde olduğumuz günlerin değerini çok da iyi bilemiyoruz aslında. Birkaç hafta önce başlayan NBA sezonu tarihte bir kez olacak bir şeye tanıklık edecek. Basketbolun gerek marka değeri olarak gerekse de saha içinde elde ettiği başarılar olarak en büyük isimlerinden biri Kobe Bryant’ı son kez izliyoruz bu sezon. Bundan önce birden fazla yazımı okumuş herhangi birinin bilebileceği gibi Celtics taraftarıyım. Fakat takımımın en büyük rakibi olarak görülen Lakers’ın tanık olduğum son 20 senesine damgasını vuran Kobe Bryant’a hayran olmamak elde değil.
Jordan mı Kobe mi LeBron mu Magic mi tartışmalarını tamamen bir kenara bırakmak istiyorum. Belki en büyük Jordan ve hep öyle kalacak. Belki Kobe yanına yaklaşılamayacak bir isim. Belki de tüm zamanların en iyisi denilecek isimi henüz izlemedik bile. Tüm bunlar bu isimlerin gerçekten ne kadar büyük olduklarını görmemizi engelliyor. Şahsen Kobe Bryant herhangi bir tartışmanın adının büyüklüğünü gölgeleyemeyeceği kadar değerli. Forma satış miktarlarında Çin’de, ülkesinin Milli kahraman seviyesinde sevilen Yao Ming’in bile önünde olan bir isim o. Kariyerindeki şampiyonluklar, rekorlar, ödüller bir yana bize yüzlerce unutulmaz an yaşatan biri. Kobe Bryant, “Clutch” kelimesinin vücut bulmuş hali. Baskı da daha da büyüyen, en can yakan topları bile antrenman şutu sakinliğinde kullanan bir oyuncu.
Kara Mamba, 19 yıllık NBA kariyerinde hep kazanmak için oynadı. Kırık parmaklara, sakat dizlere rağmen her gün parkeye galibiyet için adım attı. Bu onu bazıları için idol yaparken bazılarının da ondan nefret etmesine sebep oldu. Gerek saha içi gerek saha dışı hareketleriyle her zaman ön planda oldu ve aradan geçen 19 yıldan sonra sadece basketbol özelinde değil tüm spor dünyasında en önemli marka değerine sahip sporculardan biri konumunu aldı.
Saydığım noktalar aslında Bryant’ı anlamak için bakılması gereken son noktalar. Kobe Bryant hayatı top ve çember ile geçmiş biri. Basketbol onun için her zaman en önemli şey oldu ve aslında sadece basketbolu çok sevdi Kobe Bryant daha fazlası değil. Artık pas vermemesiyle ilgili alay konusu olduğu, bir zamanlar çok normal gösterdiği imkansız rakamlardan çok uzak, en büyük sevdasından ayrılmak üzere kanının renkleri olduğunu söylediği sarı-mor formayı son kez sırtına geçirdiği bu sezonda da İtalya’da sokak potalarında babasını örnek alarak basketbol oynayan o çocuk kadar aşık oyuna Kobe. İlk günkü kadar hırslı ve kazanmaya aç ama mutlak galibiyet günlerinden artık çok uzakta olduğunun farkında. Bu sefer dünyada ona en çok keyif veren şeyi son kez bu seviyede yapmak ve ait olduğu için takım için son kurşununu sıkmak için sahada Kobe Bryant.
“İyi” kelimesi Kobe Bryant’ı anlatmak için çok kısa bir kelime. “En iyi” ise onu anlamsız bir mücadeleye sokan klişe bir zorlama. Kariyerinin 20. yılında da yapmamız gereken kendi gözlerimize bile inanamamamızı sağlayan bu adamı hayranlıkla izlemek olmalı.
ORHAN
Merhaba Sena, telefon değişikliği ve internet adreslerimin gitmesi ve birazda Furkan’ın anlaşmalarıyla ilgili yoğunluklarda eklenince epeydir yazılarını takip edememiştim. Gerçi şimdi tamamını okuma şansı buldum. Kobe Bryant’ı rakip takımın bir oyuncusu olmasına rağmen güzel anlatmışsın. Artık belirli bir süre sonra kendisini meşhur eden, idol yapan bu spora kendisi gibi kaliteli ve yetenekli gençleri yetiştirmek için çaba sarfeder ya bir takımda koçluk yapar. Senacığım yazılarının hepsi çok güzel. Derslerinin çok yoğun ve yorucu olduğunu bildiğim için şu an belki zaman ayıramıyabilirsin diye düşünüyorum ama yakın bir gelecekte ulusal gazetelerin köşe yazılarında görürüm seni inş. (Hernekadar bizde futbol ön planda olmasada). Tekrar tebrik ediyorum, yolun açık olsun, her şey gönlünce olsun.