[box_dark] Burak Çatalbaş [/box_dark]
“Milli Takımın Turlamasını Bekliyorum…”
EURO 2016 tam 8 sene sonra uluslararası düzeyde katıldığımız bir şampiyona. Aday kadroda bulunan oyuncuların çoğu grup maçlarında, şu anki kadro da İngiltere, Karadağ ve Slovenya maçlarında iyi bir oyun sergilediler diyebiliriz. Savunma tandeminde Ömer Toprak gibi bir oyuncunun eksikliğini çekecek olsak da, 6 grubun 4’ünde ilk 3 takımın gruptan çıktığı bu sistemde Milli Takım’ın turlamasını bekliyorum. Terim’in ‘aslanları’ umarım buradan öteye de gider.
Peki Ya Favori?
Turnuvanın favorisi ise bence Almanya. Kadrolarına baktığımızda şu oyuncu standartın altında diyebileceğimiz biri yok. Takım olarak tek paslarla kenarlara indikleri her pozisyon bir gol tehlikesi demek. Buna ek olarak Joachim Löw gibi bir mentorları ve müthiş bir tecrübe üstünlükleri var. Reus gibi bir oyuncuyu kadroya almamış olmalarına rağmen, bana göre 2014 FIFA Dünya Kupası Şampiyonu bu turnuvanın da şampiyonu olmaya en güçlü aday.
[box_dark] Doğan Can Çiçek [/box_dark]
“Sürprizlerin Turnuvası”
Fatih Terim’in Galatasaray esintileri barındıran kadro tercihi beni şaşırtmadı. Bana kalırsa takımın en büyük soru işareti takımdaki stopere evirtilmiş oyuncuların ve kaleci Volkan Babacan’ın performansının ne yönde olacağı. Açıkçası savunmanın durumu biraz kötü. Kemikleşmemiş ve toplama bir yapı mevcut. İmparator’un planları tutmazsa turnuva boyunca kalemizde birçok gol göreceğimizi düşünüyorum. Öte yandan hücum bölgesi oldukça etkili. Emre Mor gibi şapkadan çıkmış bir yeteneğe de sahibiz. Turnuvaya nasıl katıldığımızı da hesaba katarsak tıpkı Euro 2008’deki gibi yine sürprizlerle dolu bir turnuva bizi bekliyor gibi görünüyor.
Peki Ya Favori?
Benim turnuva için favorim uzun yıllardır beklenen çıkışı yapamayan ve turnuvanın en genç kadrosuna sahip İngiltere. EURO 2016 elemeleri boyunca gruplarında Slovenya ve İsviçre gibi kalburüstü sayılabilecek iki takım bulunmasına rağmen 10 maç boyunca kalelerinde sadece 3 gol görerek tüm maçlarını kazandılar. Almanya ve Portekiz gibi iddialı takımlarla yaptıkları hazırlık maçlarından da galip ayrılarak kazanma alışkanlığı olan bir takım olduklarını ispatladılar. Turnuva başlangıcına kadar savunmada bir sıkıntı yaşamayan ekip kanat mevkiindeki oyuncu azlığının üstesinden Vardy, Kane, Sturridge gibi golcüleriyle gelip gol yollarında da bir sorun yaşamayacaktır. Turnuvaya ısındıkları takdirde devamı gelecektir.
[box_dark] Dilay Özcan [/box_dark]
“O Sevinç Gözyaşlarını Bize Yeniden Döktürün!”
Tarihlerden 20 Haziran 2008, Hırvatistanla oynanan çeyrek final maçı, yazlıkta izliyorum. Henüz 13 yaşındayım ve Semih’in dakika 120+2′ de attığı gol sonrası koltuğun üstünde bir süre zıpladığımı sonra da gözyaşlarına boğulduğumu hatırlıyorum. Gerisi malum zaten Hırvatistan tarafında Modrić, Rakitić, Petrić tarafından atılamayan penaltılar; bizde ise Semih, Arda ve Hamit’in attığı penaltı vuruşları ile yarı finale çıkan Türkiye. Şimdi ise bu rüya gibi olayın üzerinden 8 yıl geçti. Belki, artık koltukta zıplayabilecek kadar küçük değilim ama sevinç gözyaşlarını hâlâ dökebilirim. Bu heyecanı çok özledim. Evet, İspanya, Çek Cumhuriyeti, Hırvatistan gibi zorlu ekiplerin olduğu bir gruptayız. Hatta Euro2012’ye katılamadığımız, yıllardır uluslararası kupalarda varlığımızın bile olmadığını düşünürsek bu gruptan çıkmamız bile zor görünebilir. Ancak ben ruhunu ortaya koyacak, millî formanın hakkını verecek bir takım ile İspanya’nın arkasından gelecek ikincilik sonucu bir üst turu uzakta görmüyorum. Sonrası? Sonrasında ise doğru şartlar sağlanır ve millî görev iliklere kadar ‘hissedilirse’ neden bir kez daha sevinç gözyaşları döktürecek o yarı finale çıkamayalım?
Peki Ya Favori?
Benim için favori ise her ne kadar Fransa ev sahibi olsa da Joachim Löw yönetimindeki, son Dünya Kupası şampiyonu Almanya. ‘Winner’ takım olmanın vermiş olduğu özgüven ve kadro ile Euro2016’nın kazananı Almanlar olacak gibi. Bir de bir Gary Lineker klasiği der ki: “Futbol basit bir oyundur; 22 kişinin 90 dakika topu kovaladığı sonunda her zaman Almanların kazandığı bir oyundur.”.
[box_dark] Engin Deniz İpek[/box_dark]
“Koz Fatih Terim”
Eleme gruplarında gösterilen kötü performanslar ve eleştirilen kadro seçimlerine rağmen Selçuk İnan’ın serbest vuruşuyla gruplara kalıp “burada biz de varız” mesajı veren Türkiye’de hem saha içi hem de saha dışındaki en büyük koz şüphesiz Fatih Terim. Mevkiileri tek tek incelediğimiz zaman da kalede Volkan Demirel’in yokluğundan sonra bir anda kendini A Milli Takımın as kalecisi olarak bulan, hem milli takımlar düzeyinde hem de ligde her maç üstüne koyarak ilerleyen Volkan Babacan’ın performansı belirleyici olacak. İkinci kaleci olarak da her ne kadar eski günlerini aratsa da Onur Kıvrak tecrübesi ve yeteneğiyle hala güven veriyor. Defans bölgesi ise değişik kombinasyonlara açık bir bölge olarak dikkat çekiyor. Serdar Aziz’in düzelmeyen sakatlığı şüphesiz Fatih Terim’in planlarını alt üst etmiş olsa da orjinal mevkiileri stoper olmayan Hakan Balta-Mehmet Topal ikilisi milli takım ve turnuva tecrübeleriyle bir adım önde duruyor. Stoper konusunda en büyük soru ise kötü bir sezon geçiren Galatasaray’da hiçbir varlık gösteremeyip oynadığı bazı maçlarda bariz hatalar yapan Semih Kaya yerine Dortmund’un yaz başında çok isteyip transferini sonlandıramadığı, Almanya’da iyi bir sezon geçiren Ömer Toprak’ın sorunlar halledildiği halde neden kadroda olmadığı. Savunmadaki bekler konusunda ise yapılabilecek en iyi tercihlerin yapıldığını düşünüyorum. Orta sahaya baktığımızda Türkiye’nin en güçlü ve en güven veren bölgesi olduğunu söyleyebiliriz. Arda Turan ve Selçuk İnan liderliğinde olacak orta saha için bu sezon önemli çıkışlara imza atan Hakan Çalhanoğlu, Oğuzhan Özyakup ve Volkan Şen gibi oyuncuların yanında Ozan Tufan ve Emre Mor gibi genç ve dinamik oyuncular orta sahada önemli opsiyonlar olarak göze çarpıyor. Forvet bölgesinin ise nasıl olacağı merak konusu. Çin’de pek bir varlık gösteremeyip sakatlıklarla boğuşan Burak Yılmaz’ın mevcut formunun yarattığı endişenin yanında bu sezon çok iyi bir çıkış yapan Cenk Tosun’un milli maç düzeyinde yeterli olup olamayacağı merak konusu ancak hazırlık maçları ve basın açıklamalarına göre Cenk Tosun, bu yaz Fatih Terim’in ilk planı olacak. Forvet hattını verimli kullanabilmenin, orta sahadaki yaratıcı oyuncuların ekstra işlerinden geçtiğini düşünüyorum. Gruba baktığımızda ise Hırvatistan maçı milli takım adına belirleyici bir başlangıç olacak. 2000’lerin başında gelen müthiş jenerasyonuyla bütün kupalara ambargo koymasına rağmen Son Dünya Kupası’nda vasat bir performans gösteren İspanya’nın ise her ne kadar ana favori gibi gösterilmese de grup birinciliği için hala en büyük aday olduğunu düşünüyorum. Hırvatistan ve İspanya gibi dünya yıldızlarıyla donatılmış kadroların yanında daha mütevazı gözükse de Çek Cumhuriyeti de turnuvalarda baş ağrıtıcı bir takım olabilme özelliğine sahip. Birinci tur kilidinin açılmasının tek yolunun hiçbir şekilde kaybetmemekten geçtiğini düşünüyorum. Bu bağlamda otoriteler tarafından Türkiye’yi yeneceğine kesin gözüyle bakılan İspanya ve Hırvatistan’dan en azından 1 puan alabilmek ve Çek Cumhuriyetini yenmek çok çok önemli. Gruptan çıkabilen bir Türkiye’nin neler yapabileceğini 2002 ve 2008’de çok iyi gördük. Zor da olsa “ölüm grubu”ndan çıkış adına elde edilecek bir birincilik ya da ikincilik Türkiye futbol tarihi açısından yeni bir peri masalına dönüşebilir. BAŞARILAR TÜRKİYE!
Peki Ya Favori(ler)?
Almanya: Son Dünya Şampiyonu olarak Fransa’ya gelen Almanya çoğu kişi tarafından bu turnuvanın da en büyük favorisi olarak gösteriliyor. İspanya futbolu gibi yükselişte olan Alman futbolunun sahneye çıkardığı dünya yıldızlarını, tecrübeli ve genç isimlerle iyi harmanlayan Löw’ün hazırlık maçlarındaki defans performanslarının turnuva için yeterli olmadığını söylemesi akıllara bazı soru işaretleri getirmişti. Buna rağmen müthiş orta saha zenginliğinin yanında Mario Gomez’i de birinci forvet olarak tekrar kazanan Almanya’nın disiplinli kültürüyle savunmada da sorun yaşamadan rahatça yarı final ya da final aşamasına gelip yakaladığı müthiş jenerasyonla kupayı alması işten bile değil.
Fransa: 2000’li yıllarla beraber İtalya’ya kaybettikleri final dışında eski günlerinden uzak bir görüntü çizen Fransızlar ise bu sefer turnuvanın en büyük favorilerinden biri. Şüphesiz turnuvanın ev sahibi olmaları ve bu sene yaşanılan terör olaylarından sonra ülkece kenetlenmelerinin yanında son zamanlarda çıkış yakalayan önemli genç yetenekleri Fransa’yı bir adım öne taşıyan detaylar . Sıklıkla eleştirilen Deschamps bu sefer kendine güveniyor. Oturmuş defans yapısının yanında bu sezon önemli çıkışlara imza atan Payet, Kante ve Martial Fransızlar için çok önemli silahlar. Griezman, Matuidi, Pogba gibi dünya yıldızları da Fransızların en çok güvendiği isimlerden biri. Yarı final aşamasına rahatlıkla gelebileceklerini düşünüyorum.
İspanya: 2014’deki hüsrandan sonra İspanyollar bu sefer kendilerinden emin olarak Fransa’ya geliyorlar. 2008’den başlayarak müthiş bir performans ve saha içi kimliği oluşturan İspanyolların saha içinde topu kontrol eden yapısı ve sinir bozucu pas yüzdeleri rakipleri için korkutucu bir silah. Son zamanlarda önemli performanslar gösteren bir çok oyuncusuna rağmen İspanyol medyası forvet hattı ağırlıklı olmak üzere Del Bosque’nin kadro seçimini haftalardır eleştiriyor. Kadroda olmayan Mata, Torres ve Costa gibi isimlerin yanında forvet hakkında nispeten daha tecrübesiz isimler Morata, Aduriz ve Lucas Vazquez’in İspanya’nın müthiş orta saha ve top hakimiyetine ne kadar ayak uydurabileceği merak konusu. Bütün bunlara rağmen 2008’den beri milli formayı giyen Ramos, Pique, Iniesta, Silva ve Fabregas gibi dünya yıldızlarının önderliğinde ve hazırlık maçlarında eski günlerindeki görüntüleri veren İspanya bir turnuva aradan sonra kupayı tekrar kazanmak için en büyük favorilerden biri.
İngiltere: Diğer turnuvaların aksine oldukça genç bir kadroyla Fransa’ya gelen İngiltere benim için bu turnuvanın güçlü kadroya sahip takımlarından biri olmaktan ziyade sürpriz favorisi konumunda. Leicester’ın bütün dünyaya ilham veren şampiyonluğuyla, sadece milyon dolarlık takımlarda değil daha alt seviye takımlarda da müthiş potansiyelli oyuncular barındırdığını tüm dünyaya kanıtlayan İngilizler için hayal kırıklıklarını atma ve tüm dünyanın dalga geçtiği bir takım olmaktan çıkıp gerçek bir şampiyona dönüşme vakti geldi de geçiyor. Ve bu sene turnuva şanssızlıklarını atabileceklerine olan güvenim tam. Özellikle bu sezon Jamie Vardy, Rashford, Dele Alli ve John Stones gibi önemli kazanımlar elde eden İngilizlerin kadrosunda Cahill ve Rooney gibi çok tecrübeli isimler de var. Kane ve Vardy forvet hattının arkasında tüm dünyaya kendini toparladığını kanıtlamak için müthiş bir şans elde eden Rooney’nin oldukça korkutucu bir hücum gücüne sahip olduğunu söylemek garip olmaz. 10’da 10 yaparak turnuvaya gelen İngiltere’nin genç ve dinamik kadrosuyla yarı finali, şans yanlarında gelirse de finali zorlayabileceklerini düşünüyorum.
[box_dark] Erdem Karaosmanoğlu [/box_dark]
“Sinyor Terim’in Tecrübesiyle Turnuvanın Keyifli Ekiplerinden Biriyiz”
Tarihimizde katılacağımız 3.Avrupa Şampiyonası finalleri öncesi kaçırdığımız 3 turnuvanın getirdiği özlemle olsa gerek ülkece heyecanla ilk maçın gelmesini bekliyoruz.Belki de milli takımın kulüp takımı seviyesine bu kadar çok yaklaştığı bir dönemde bir orta saha takımı olmanın da hüviyetiyle her takıma kafa tutacak bir oyun planımız olduğu kanaatindeyim. Leverkusen’de frikikleriyle bir çok takımın kalecisine hüzünlü anlar yaşatan dev takımların radarındaki Hakan Çalhanoğlu, Arsenal altyapısının ve Wenger’in genç oyuncu eğitimine tabi olmanın meyvelerini bu sene toplamaya başlayan orkestra şefi Oğuzhan ve Türkiye Süper Ligi’nin gidişatını değiştiren nokta pasların usta ismi Selçuk inan ile Avrupa çapında güçlü orta saha isimlerine sahibiz.Bu umut verici orta sahanın turnuva boyunca bizi hüsrana uğratmayacağı ve sinyor Terim’in tecrübesi ile turnuvanın keyifli ekipleri arasında olacağımızı düşünüyorum.
Peki Ya Favori?
İtalya 2006’dan sonra büyük turnuvalarda kırıklığı yarattı. 2012’de gelen final taraftarlarını sevindirse de kupa gelmeyince doğal olarak kimse tatmin olmadı. Bu sene de favori adaylarından gösterilmese de teknik direktör farkıyla sürpriz yapabilecek takımlar arasında görüyorum. Juventusla lige ambargo koyan Conte başarıyı getiren savunmacılarına Fransa’da da güveniyor. Elemeleri namağlup geçen İtalyanlar grupları geçerse tekli maçlarda finale kadar yürüyebilir.
[box_dark] Nail Kara[/box_dark]
Kilit Maç Hırvatistan Maçı
İlk maçımızın Hırvatistan ile olması bizim açımızdan çok da iyi olmadı. Gruptan çıkmamız noktasında belirleyici olacak maç bu maç çünkü. Zira ben Hırvatistan’ın grupta İspanya’yı yenip lider olarak üst tura çıkabilecek güce sahip olduğunu düşünüyorum ve o noktada grup liderinden alacağımız 1 puan bizim en iyi 3. olarak üst tura çıkmamızı sağlayabilir. Çünkü onun haricinde gruptan ikinci ya da birinci çıkabilme ihtimalimiz oldukça az gözüküyor. Ama eğer üst tura çıkabilirsek oradan sonrası tek maç üzerinden oynanacağı için Millilerimizin başarılı olacağına inanıyorum. Çünkü mental olarak o maçlara çok daha iyi hazırlanıyoruz ve motive olabiliyoruz. Oyuncu kalitesi bakımından turnuvanın birçok takımından çok daha iyi bir orta sahamız var. Özellikle Oğuzhan’ın performansının belirleyici olacağını düşünüyorum çünkü yaratıcılık seviyesi çok üst düzeyde ve iyi oynadığı maçlarda gerçekten farkını hissettiriyor ve takımı taşıyabiliyor. Buna bir de hücumda Cenk’in müthiş performansı eşlik ederse üst turlarda çok iyi işler başarabileceğimize inanıyorum. Umarız tüm halkımız için sevindirici bir turnuva geçiririz.
Peki Ya Favori?
Almanlar 20 yıllık kupa hasretlerine geçtiğimiz Dünya Kupası’nı kazanarak son vermişlerdi. 2 yıl öncesinin kadrosundan eksik olarak değerlendirebileceğimiz belki de tek isim Philipp Lahm. Ancak tecrübeli ismin eksikliğinin çok da fazla hissedileceğini zannetmiyorum. Zira takımdaki neredeyse her oyuncu yıllardır çok üst düzey arenalarda oynuyorlar. Bunun yanında uzun zamandan beri bir arada oynayan bir takım oldukları için oyun karakterleri de son derece oturmuş durumda. Turnuvanın diğer favorilerine karşı en önemli avantajları da bu. Bunun yanı sıra, oyuncularının birçoğu kendi takımlarında farklı bölgelerde görev aldıkları için kadro derinliği bakımından da sıkıntı yaşamayacaklardır. Bu önemli bir nokta; çünkü geçtiğimiz birçok turnuvada, takımlar üst turlarda oyuncularının sakat ya da cezalı olmasından dolayı çok sıkıntı yaşadılar. Güç dengelerinin olduğu karşılaşmalarda tabi ki de ayrıntılar, anlık oyunlar belirleyici olacaktır; ancak genel olarak bakıldığında tecrübe, uyumluluk ve oyun mentalitesi olarak en mükemmel takımın Almanya olduğunu düşünüyorum ve Dünya Kupası’ndan sonra Fransa’da da kupaya ulaşacaklarını tahmin ediyorum.
[box_dark] Ömer Faruk İşler [/box_dark]
“Şans Nereye Götürür?”
Toplumsal olarak kutuplaşmanın herkes tarafından hissedildiği bu günlerde, toplumun üzerinde uzlaşmaya vardığı tek konu Türk milli takımı olsa gerek. Bu durumun oluşmasında ki başlıca unsur milli takım jenerasyonunun Türk milli takım tarihinde en yetenekli oyuncularında oluşuyor olmasından kaynaklanmaktadır. Milli takım oyuncuları şu anda Avrupa’nın gözdesi konumda ve Avrupa’nın elit takımında oynamaya aday genç yeteneklerimiz 7’den 70’e herkesin dilinde. Soyut kavramlar üzerinde milli takımımız bu kadar iyi konumdayken rakiplerimizin zorluğu ve anlık performans düşüşleri takımın kaderini belirleyecektir. Ele alınması gereken diğer konu ise Fatih Terim. Türk futbolu Fatih Terim’in kararlarını sorgulayamazken, kendini tamamen Terim şansının ellerine bırakmış durumda. Milli takıma alınmayan oyuncular ve kadro seçimleri bu kadar büyük umutlarla girdiğimiz turnuvada hayal kırıklıklarına yol açacak gibi duruyor. Basit çözümlemeler yapılacaksa 3. Sıradaki takımların bir üst tura çıkacağı bu turnuvada milli takımımız en kötü senaryoyla 3. olarak bir üst tura çıkacaktır ancak Arda’nın önder olarak gösterildiği bu milli takım ilk tur sonucunda maçlara sadece seyirci olarak katılacaktır. Taktiksel anlamda yapılacak değerlendirme ile Gökhan Gönül ve Caner Erkin gibi Avrupa’nın üst düzey bekleri arasında gösterilebilecek bu iki oyuncumuzun performansı milli takımımızın performansında belirleyici olacaktır. Bu duruma ek olarak Fatih Terim’in orta sahada yetişen bir dünya yıldızı olan Oğuzhan’ı vazgeçilebilir bir oyuncu olarak değerlendirmesi milli takıma verilebilecek en büyük zarardır. Euro 2008’de oynanan kaos futbolu sonucu şans eseri ortaya çıkan başarı elbette tekrarlanabilecek bir performans değildir. Dünya futbolu bu tür çıkışlara anında bağışıklık kazanmakta ve alt yapısı olmayan bu oyunları tarihin tozlu sayfalarına göndermektedir. Kısa özet olarak; “kaldık yine Terim şansına”.
Peki Ya Favori?
Savaşa Rağmen Şampiyona
Terör tehdidinin altında düzenlenecek olan Avrupa Şampiyonası’nın taraftarsız ortamda oynanabileceği göz önünde bulundurulduğunda ekranları başında yerlerini alacak izleyicilerin en büyük beklentisi gerilimden uzak bir şampiyona düzenlenmesi olacaktır. Böyle bir ortamda sadece futbolla ilgili görüşler ele alınırsa favori elbette ev sahibi Fransa olacaktır. Sene içindeki performanslarıyla futbolseverlere şölen sunan futbolcular topluluğundan oluşan Fransa’yı zorlayacak en önemli takım Dünya Kupası sahibi Almanya olacaktır. Bir sporsever olarak beni en çok heyecanlandıran takım ise Belçika. Genç yeteneklerin fazla olması ve bu genç yeteneklerin Avrupa’nın elit takımlarında en önemli rollere sahip olması şampiyon olmaya yetecektir. Onları kupadan uzak tutacak tek sorun ise henüz takım içi liderlerinin olmaması. Türk milli takımında Arda Turan’ın üstlendiği rolü üstlenebilecek bir oyuncu çıkaramadılar hala. Kadroları ve oyun anlayışları herkesçe kabul edilmiş bu ülkeler karşısında sürpriz bir şampiyonluk beklemek çok hayali olacaktır. Bir Türk olarak bir zayıf takımı desteklemek zorunda hissediyorum kendimi. İzlanda oyuncu kadrosu ve oyun anlayışı ile şahsımda bu heyecanı oluşturan tek takım. Yukarıda edilen kalıplaşmış cümleler dışında Avrupa Şampiyonası’nın yorumlanmasında ele alınacak konular ise tamamen farklı. FIFA’ da yaşanan çalkantılar, başkanların yolsuzluktan veya rüşvetten yürütülen dosyaları turnuvaya olan bakış açımı tamamen değiştirmekte. Kapalı kapılar ardında yapılan anlaşmalar taraftarların turnuvaya olan güvenine etki etmiyorsa futbol kitleleri ekran başına kilitlemekten başka işe yaramayacaktır. Bunlara ek olarak var olan terör korkusu karşısında turnuvanın bunlara rağmen gerçekleştirilecek olması futbolun sosyal etkinliği konusunda soru işaretleri uyandırmakta. O zaman söylenecek tek söz parası olan ve hayatta kalan kazansın!
[box_dark] Yasin Tepeli [/box_dark]
“Ölüm Değil; İntikam Grubundayız”
Genç, azimli, hırslı ve aç oyunculardan kurulu bir kadro; taktikten çok yüreğini ortaya koyarak maç kazanmayı seven bir teknik direktör ve birkaç tecrübeli futbolcu… Sanırım Türkiye A Milli Takımını en güzel özetleyen 3 şeyi sorsalar bunları söylerdim. Özellikle bu tarz turnuvalarda kadro kalitesinin aşırı etkilediğini düşünmediğim için her ne kadar tecrübesiz yeni bir takım da olsak en azından son 4’e kalabileceğimize inanıyorum. Özellikle Gökhan, Arda, Topal gibi hem tecrübeli hem de hala hırsını koruyan futbolcular eğer bu tecrübelerini yeteri kadar genç oyuncuyla paylaştıysa bir turnuva takımı olarak 2. olabileceğimizi düşünüyorum. Tabii ki benim için turnuvanın en heyecanlı bölümü grup maçları olacak çünkü herkes ölüm grubundayken biz resmen intikam grubundayız. Özellikle Hırvatistan ve Çeklerle oynadığımız o muhteşem geri dönüş maçları şimdiden anılarımda canlanmaya başladı tekrar.
Peki Ya Favori?
Son şampiyonadan bu yana çok değişen bir şey yok açıkçası. Almanya her zamanki gibi favori çünkü bu dönemde sürpriz şekilde ortaya çıkan başka bir ülke yok. Kendini geliştirebilen tek ülke sanırım Galler ancak onlar da bir yere kadar gidebilirler. Almanya haricinde ise sürpriz olarak Portekiz ve Belçika bekliyorum. Belçika genç ve yetenekli kadrosuyla hiçbir takımın yükselemediği bu ortamda aradan sıyrılıp en yukarı çıkabilir. Bu sene belki de son şampiyonasına katılacak Ronaldo ise artık milli takım ile bir kupa almak isteyecektir. Yıllardır aynı oyuncularla devam eden kadro belki bu sefer başarıyı görebilir.