Bilinen adıyla Roland Garros yani Fransa açık tenis turnuvası tüm hızıyla sürüyor. En önemli 4 tenis turnuvasından biri sayılan Roland Garros aynı zamanda en önemli toprak kort turnuvası olma özelliğine de sahiptir. Biraz Roland Garros tarihine göz atarsak benim de öğrendiğimde şaşırdığım ve ilgimi çeken bir geçmişe sahip Roland Garros. Roland Garros tenis turnuvası 1928 yılında turnuva olarak düzenlenmeye başlanır. Özellikle Fransa tenisinde çok önemli yere sahip olan Fransız 4 silahşorları olarak bilinen Jacques “Toto” Brugnon, Jean Borotra, Henri Cochet and René Lacoste Amerika’ya giderler ve Davis kupasını kazanırlar. Ülkelerine döndüklerinde ise bu turnuvanın karşılığı olarak bir organizasyon yapılmasını düşünürler. Fakat turnuvayı yapacakları arazi ve kort mevcut ortamda ellerinde bulunmamaktadır. Bu nedenle Fransa Tenis federasyona 3 hektarlık bir arazi tahsis edilir fakat bu arazinin tahsis edilmesi bir koşula bağlıdır. Bu koşul yapılacak yeni stadın adının Roland Garros olmasıdır. Roland Garros Fransızlar için çok önem taşıyan bir pilot ve aynı zamanda tenisçidir. Kendisi 1918 yılında Akdeniz’i uçağıyla geçmiş ve bu geçiş esnasında kaza yapmış ve tarihte yerini almıştır. Bu nedenle Fransızlar yapılacak yeni stada onun adını verirler. Yapılan bu yeni turnuva da Roland Garros adını alır ve ilk turnuvayı Amerikalı tenisçileri mağlup eden Rene Lacoste kazanır. Rene Lacoste spor yaşamını sonlandırdıktan sonra belki de ünü kendini aşmış bir spor giyim markasının yani “Lacoste” un yaratıcısı olarak karşımıza çıkar. Roland Garros tenis turnuvası aslında geçmişe olan vefayı da temsil etmektedir. Turnuvanın gerçekleştiği kompleksteki kortlar da Fransa tenis tarihinde çok önemli yere sahip olan karakterlerden alır adını. Bunlardan birisi efsane Suzanne Lenglen’dir. Suzanne Lenglen dünya çapında ilk bayan tenisçi olmakla birlikte 1914 ve 1926 yılları arasında 31 şampiyonluk elde ederek efsaneleşmiş isimlerdendir. Aynı zamanda Wimbeldon tenis turnuvasını da 6 kere kazanmıştır ve İngilizlere göre de o bir efsanedir. Merkez kort ve Suzanne Lenglen arasındaki ana korta ismini veren kişi ise Philippe Chatrier’dir. Philippe Chatrier de Lenglen gibi efsanevi bir Fransız tenisçi ve yazardır. Aynı zamanda 1973 ve 1993 yılları arasında Fransa tenis federasyonu başkanlığı da yapmıştır Chatrier.
Fransa açık yeni bilinen ismiyle Roland Garros’a dair kısa bir geçmişten sonra aslında günümüze dönmek ve bugün neler yaşandığını değerlendirmek istiyorum Roland Garros’ta. Bilindiği üzere Roland Garros erkeklerde, son yıllarda toprak kortun efendisi olarak bilinen Rafael Nadal’ın zaferleriyle geçiyor. Sporcu bir aileden gelen Nadal’ın amcası Barcelona’nın efsane savunmacılarından Miguel Angel Nadal’dır ve Nadal aslında sporcu bir aileden gelmenin avantajını da en iyi şekilde kullanmaktadır. Vücut şekli ve oyun stili tam bir İspanyol boğasını andıran Nadal Roland Garros’a da damga vurmayı bilmiştir. Özellikle 2009 yılı hariç son 5 Roland Garros’u kazanan Nadal bu sene de en iddialı isim olarak karşımıza çıkıyor. Dünya klasmanında bir numara olan Nadal’ı belki bu günlere getiren en önemli Grand Slam turnuvası da Roland Garros dersem çok ta yanılmış olmam çünkü Rafael Nadal öyle ki şu ana kadar çıktığı 38 Roland Garros maçından sadece 1’ini kaybetmiştir. Bu yıl ise Nadal 24 Mayıs günü Joh Isner’a karşı oynadığı ilk tur maçını zor da olsa 3-2 kazanmayı bildi ve 2. tura yükseldi. Turnuvanın bir diğer favorisi ise Nadal’ın son zamanlarda soluğunu hep ensesinde hissettiği tenisin yükselen değeri Novak Djokovic. Djokovic turnuvada 2 tur maçını Victor Hanescu’ya karşı oynayacak ve muhtemelen de kazanacaktır. Turnuvayı kazanmaya aday diğer favoriler ise dünya 3 numarası yaşayan efsane Federer, Andy Murray ve Robin Soderling. Olası bir yarı final eşleşmesinde Djokovic ve Federer eşleşmesiyle Nadal ve Murray eşleşmesi görebiliriz. Tabi bu kadar üst düzey tenisçilerden bahsediyorsak tahmin yapmak da bir o kadar zorlaşıyor ama bu Nadal ve Djokovic’ten birinin turnuvanın favorisi olduğu gerçeğini de değiştirmiyor. Özellikle Nadal’ın Djokovic hakkında söylediği “Djokovic sadece kazanmıyor kazanırken rakibini eziyor” sözleri Djokovic’in ne kadar da iyi bir tenisçi olduğunu dünya 1 numarası ağzından doğruluyor.
Turnuvanın bizim açımızdan en önemli yanı tenisçimiz Marsel İlhan’ın da 2. tura yükselmiş olması. 2. turda rakibi Garcia Lopez olacak Marsel İlhan’a bu mücadelesinde yürekten başarılar diliyorum. Özellikle Türkiye’yi teniste temsil edip sürekli yükselen bir grafik gösterdiğinden dolayı Marsel’i Gazete Bilkent aracılığıyla tebrik etmeyi bir borç biliyorum. Son olarak izlemenin gerçekten çok zevkli olduğu, sportmenliğin ve mücadelenin bir arada harmanlandığı Roland Garros’u kaçırmayın derim…