Sebebini Unutma!!: PASSOLIG

2015-2016 sezonunun en kilit noktalarından biri stadlardaki seyirci sayıları olacak gibi görünüyor. Süleyman Seba Sezonu (2014-15) taraftar sayısının oldukça az olduğu ve bununla doğru orantılı olarak ülkedeki futbol atmosferinin sönük kaldığı bir sezon oldu. Peki ülkedeki futbolcu kalitesi ve takımların kadro değerleri sürekli artarken ve Avrupa Arenası’nda geçmişe oranla daha başarılı günler geçirilirken taraftarlar neden stadlardan çekildi? Neden alt lig maçları ile üç büyüklerin maçlarına giden taraftar sayısı birbirine bu kadar çok yaklaştı? Bu gibi soruları sorunca herkesin aklına tek bir yanıt geliyor: PASSOLIG. Passolig, sporseverlerin belirlenen internet adresinden kayıt olacakları ve verdikleri bilgiler doğrultusunda kendilerine oluşturulacak bir kartı hedefledi. Kredi kartı, PTT şubeleri veya nakitle kart ücreti ödendikten sonra sporseverler kart sahibi olacağı ve internet adresinden kendi kartlarının hesabına bilet alabileceği, bilet alma işlemini hızlandıran ve karaborsacılığın önüne geçen bir uygulama oldu. AktifBank yapılandırması ile kurulan bu uygulamada üç çeşit Passolig kartı çıkarıldı: Cüzdan Ödemeli, Passolig ve Kredi Kartı. Kredi Kartı, kartta para olup olmaması sorun edilmeden e-bilet alabilir, kulübe katkı sağlar, avans ve taksit gibi ayrıcalıklar sunar ve alışverişlerde kullanılabilir. Passolig kartı ise yalnızca e-bilet alırken kullanılan kart, Cüzdan ödemeli de 18 yaşından küçükler için yükle/al sistemi ile işleyen bir kart olarak tasarlandı.

s-3d9217a6bdaf0b4b5c5b02a16af86d3b22ad72fePassolig uygulaması Türk futboluna getirilirken güven içinde maç izlemek, stad ve tribün kapatma cezalarına son vermek, daha fazla taraftar ve daha az olay amaçlanmıştı. Tüm bunların yanında stad içerisindeki koltuk kavgalarına ve stad önündeki bilet kuyruğuna da son vermek de bu yeni uygulamanın getirilerinden biri olacaktı. 6222 sayılı “Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun” göz önüne alınarak oturulan koltuk numaralarından tespit edilen kişilerin stadlarda uyguladıkları düzene aykırı davranışlar ve şiddetin önüne geçilecek ve böylelikle saha veya tribün kapatma gibi kitlesel cezalar son bulacaktı. Bunun yanında Türk futboluna 150 milyon liralık bir para akışı olacak ve borç içerisinde yüzen takımlarımız biraz da olsun feraha erebilecek ve transfer konusunda daha cüretkar davranabilecekti. Maalesef bu amaçların neredeyse hiçbiri yerine gelmedi. Passolig uygulaması zorunlu tutulmasına rağmen tribün kapatma cezalarına devam edildi, kişisel ceza sistemine geçilemedi ve kitlesel cezalar sürdürüldü. Bir zorunluluk haline getirilen Passolig uygulamasına dahil olmayan taraftarlar stadlara alınmadı, kulüplere de 100.000 TL’den başlayan cezalar uygulandı.

Roma taraftarının Tessera del Tifoso kartı.

Roma taraftarının Tessera del Tifoso kartı.

Peki yalnızca bununla mı kaldı? Tabii ki hayır! 2009’da İtalya da aynı uygulamayı Tessera del Tifaso adı altında getirmeye çalıştıysa da yoğun eylemler ve kulüplerin itirazları nedeniyle 2012’de kaldırıldı. Bu uygulamaya son vermenin temelinde aslında isyanlar ve itirazlar değil; tribünlerin boşluğu etkili olmuştu. Türkiye’de de bu uygulama aynı tepkilerle başladı. Uygulamanın başlamasından çok kısa bir süre sonra gerçekleşen Beşiktaş- Fenerbahçe derbisine Çarşı grubu katılmama kararı aldı ve taraftarlar stad önünde siyah tişörtlerle toplanarak hem takımlarına desteklerini sürdürdüler hem de bu uygulamayı protesto ettiler. Türkiye’nin en önemli taraftar gruplarından olan Çarşı’nın böyle bir protestosunun ardından isyan sesleri ülke çapına yayıldı. Taraftarlar stadlara gitmekten vazgeçti ve stadlara gelen taraftar sayılarında büyük azalmalar yaşandı.

Peki TFF’nin gözü kör, kulağı sağır mıydı da İtalya gibi bir örneği gördü ve bu uygulamanın üzerine gitti? Avrupa’nın beş büyük liginde böyle bir uygulama yokken bizim ligimizin önemi veya ayrıcalığı neydi ki bu yol izlendi? İşte bu sorulara birçok kesimden farklı farklı yanıtlar geldi. Sporun içerisinde olan adamlar; Mehmet Demirkol, Ali Ece, Uğur Meleke gibi spor yazarları, Aziz Yıldırım gibi Türkiye’nin en büyük kulüplerinden olan Fenerbahçe’nin başkanı bu konuya değişik noktalardan yaklaştı. Ali Ece, düşen taraftar sayılarından şu sonucu çıkardı ve acilen vazgeçilmesini önerdi: “Talep ortada, arzda sıkıntı olduğu kesin.” Ancak yalnızca bir arz-talep ilişkisi değildi bu uygulama kimilerine göre… Unutmayalım, “Futbol arsada güzel, borsada değil.” Endüstrileşen futbolda rant sağlama çabaları baş gösterdiğinden böyle bir uygulama yürürlüğe konuldu ve TFF tarafından birilerine rant sağlandığı iddia edildi. Bu iddianın yoğunlaştığı nokta Passolig uygulamasının tekeline verildiği AktifBank’ın iktidara yakın olduğu bilinen Çalık Grubu’na ait olmasıydı. İddia odur ki; TFF hiçbir ihale yapmadan bu uygulamayı iktidar yanlısı olan Çalık Grubu’na verdi ve milyonlarca kredi kartı müşterisi kazandırmanın yanında kart ücretleri, maç biletlerinden alınan ek ücretler sorun çıkardı. Bunun yanında İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun bakanlığa yazdığı suç duyurusunda bakanlığa bu rant durumunu ve taraftarların özel hayatlarına olan müdahalenin gerekçelerini sordu. Çünkü bu noktada en net açıklamayı yapan ve bu uygulamanın en açık olumsuzluklarından birini gözler önüne seren Metin Feyzioğlu katıldığı bir yayında “Passolig kitlesel bir fişlemedir.” dedi. Gerçekten de kişinin nüfus ve ikamet bilgilerinin yanında tuttuğu takım, maç anında statta olup olmaması ve fotoğrafının istenmesi açıkça kişinin özel haklarına tecavüz olarak kabul edilir.

tarafder_manset2Bunların yanında kişilerin kendi takımlarının maçlarına gitmesine izin verilmesi ve Passolig sahibi olmayanların stadlara alınmaması insanların maç izleme hürriyetinin kısıtlandığını gösterdi. NTVSpor canlı yayınında Mehmet Demirkol’un vurguladığı üzere yurtdışından gelen misafirlerin maça gitme şansları ortadan kalktı. İnsanlar artık bir sosyal aktivite olarak yurtdışından gelen tanışlarının kollarından tutup maça götüremeyecekler. Hatta yurtdışından olmasına bile gerek yok, artık bir arkadaşınızla canınız sıkıldığında hadi maça gidelim diyemeyeceksiniz. Maça gitmek için günler öncesinden plan yapmış, aylar öncesinden kartınız almış olmanız gerekecek ki; bu Türk Kültürü’ne pek de uyan bir durum değil; çünkü takım tutmanın yanı sıra yalnızca bir sosyal etkinlik olsun diye maça giden binlerce insanı bu etkinliklerden mahrum bırakacaksınız. Bu mahrumiyet yalnızca o insanları değil aynı zamanda Türk futboluna da yansıyacak ve futbol hastası olan bizim gibi bir ülkede taraftar kıtlığı devam edecek. Bu gibi sıkıntılardan maça özel Passolig çıkartarak kurtulmaya çalışan TFF, yine de saatler öncesinden bir başvuru bekleyerek hatasından dönmediğini gösteriyor. Hadi bunu da dert etmeyelim, AktifBank aracılığıyla Çalık Grubu’na rant sağlandığı iddiası, toplumun fişlenmesi ve özel hayatın gizliliğine aykırı adımlardan vazgeçilmemesi Passolig ve TFF karşısında büyük sorunlar olarak yerlerini koruyor. Bu sorunların en açık göstergesi olan taraftar sayısındaki azlığın giderilmesi için başta Passolig uygulaması her açıdan şeffaflaştırılmalı ve taahhüt edildiği şekilde uygulanmalı ve ardından alımı daha kolaylaştırılarak insanların internetle veya kartın basılmasıyla zaman kaybetmemesi sağlanmalı.


Leave a Reply