Galip ve Mağlup: Türkiye Kupası Finali

Maç öncesinde iki takımın da farklı amaçları vardı. Galatasaray Avrupa cezasını bir yıla indirmek, Fenerbahçe ise Beşiktaş’a kaybedilen şampiyonluğun telafisi peşindeydi. Amacı olmayan bir adam vardı sadece, o da slim fit gömleğiyle çok iyi yerden aldığı bileti sayesinde, kahvesiyle maç keyfi eden bir Portekiz vatandaşıydı. Ve bu durum maça da yansıyacaktı.

Maç öncesi seremoni oldukça profesyoneldi.

Maç öncesi seremoni oldukça profesyoneldi.

Ambians olarak finale yaraşır bir törenle açılan ve kapanan bu maçın analizine başlamadan önce hakem tercihini eleştirmek istiyorum. FIFA kokartı olmasına rağmen Mete Kalkavan, final tecrübesi olan ve daha formda hakemler varken hem kariyeri, hem de maç için iyi bir tercih değildi. Maç sırasında da bunun herkes tarafından görüldüğünü düşünüyorum.

Maç başlangıcına gelirsek eğer, ilk 10 dakika Galatasaray sezonun sonuna doğru oynadığı iyi futboldan esintiler sundu. Podolski’nin başrolde olduğu, Selçuk-Sneijder-Emre tarafından kurulan organizasyonların hepsi Fabiano için tehlike oluşturdu. Dakika dakika artan bu baskı, 31. dakika’da gelen golden sonra da kaybolmadan devam etti devre arasına kadar.

İlk yarıda oluşan bu tabloda Riekerink’in kadro seçimi kadar, Volkan Şen haricinde etkinlik göstermeyen Fenerbahçe oyuncularının da katkısı vardı. Orta sahada hem Muslera’nın, hem de Fabiano’nun degajları (Donk’a nazaran kısa boyuna rağmen) Emre ve Selçuk’ta kaldı. Sneijder’in pas dağıtımında aldığı hayati rol ile Galatasaray, ofansını oldukça iyi organize etti. Kjaer gibi tecrübeli bir stoperin sadece tehlikeli topları değil, bütün topları taca yollaması da bu psikolojik baskının göstergesi. Şut sayısına da bakıldığı zaman hücum oyuncularının parasal değerinin tersine bir dağılım gördük, bu da bize takım kimyası olarak kimin ilk yarıda üstün kaldığını gösterdi. Sadece bir değil, iki teknik adam da (!) bu oyunu 45 dakika boyunca izledi de diyebiliriz değerlendirme olarak.

Podolski’nin gösterdiği gibi, bu tip final maçlarında bitiricilik hayati bir önem taşıyor.

Podolski’nin gösterdiği gibi, bu tip final maçlarında bitiricilik hayati bir önem taşıyor.

İkinci yarı ise ilk yarının tam tersi bir 45 dakika seyrettik. Galatasaray’da Chedjou-Sneijder, Fenerbahçe’de Fernandao-Van Persie değişikliği –özellikle ilk 15 dakikada– bunun sebebi olarak gösterilebilir. Fenerbahçe bu zaman aralığında Fernandao’ya pozisyon hazırlamaya çalışırken, Galatasaray ise kondisyon olarak karşılayabileceği 60 dakikanın sonlarına doğru geliyordu. Sonraki süreçte Fenerbahçe uzun top yerine paslarla çıkıp, orta sahada ‘ribaunt’ üstünlüğünü sağlayınca, Galatasaray yarı sahasında daha uzun süre kaldı ve daha uzun süreli bir baskı kurmayı başardı. Bunun üzerine Sinan Gümüş gibi ileride top tutan bir oyuncu kenara alınınca, %56 ile Galatasaray lehine olan topla oynama oranı %46’ya düştü. Buna rağmen pozisyon olarak bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda tehlikeli şutları gördük Galatasaray kalesinde. Duran toplarda bile Fernandao, Kjaer gibi isimler bekleneni veremedi. Markovic gibi anlamsız hamleler de Fenerbahçe’nin vasat da olsa var olan hücum harmonisini bozdu. Galatasaray ise son 15 dakikaya panik içinde değil, 1-0 galibiyeti korumak için topu daha çok saklayarak ve oyunu soğutarak girdi. Böylece ayakta kalan Kanarya değil, Aslan oldu.

Kendine güvenen taraf olmak büyük bir avantaj.

Kendine güvenmek büyük bir avantaj, galibiyete inanç ise daha büyük ve kupa getiren bir bileşen.

Sonuç olarak ‘Kupa Beyi’ Galatasaray, son 5 senede 3. Türkiye Kupası’nı alarak geleceğindeki Avrupa hasretini bir yıla indirdi, Fenerbahçe’de ise oklar tamamen Pereira ve yönetime döndü diyebiliriz. ‘Galip’ olanı herkesin tebrik etmesi lazım, fakat bu galibiyet asla gözlerimize perde çekmemeli –gelecekte daha büyük başarılar kazanılması isteniyorsa.

Kupa kaptan Selçuk ve Sneijder'in ellerinde yükseliyor.

Kupa kaptan Selçuk ve Sneijder’in ellerinde yükseliyor.

Not: Bu yazıda bu stadın berbat çiminden bahsetmezsem futbola ihanet etmiş olurum.

**Yazıdaki resimlerin hepsi ntvspor.net sitesinden alınmıştır.

Leave a Reply