Bildiğimiz gibi, Stefan Kuntz ile yolların ayrılmasının ardından göreve gelen Vincenzo Montella ile A Milli Futbol Takımımız, eleme grubunu art arda aldığı galibiyetler ve ardından Galler beraberliği ile ilk sırada tamamlayıp Almanya bileti almıştı. Çekilen kurada Portekiz, Çekya ve play-off yolundan gelecek olan bir takımla eşleşen Türkiye’yi Grup F’de neler bekliyor peki? Bu yazıda bunun detaylarına ineceğiz.
Öncelikle şunu belirteyim, EURO 2024 grubumuzda EURO 2008 grubumuzdan sadece İsviçre eksik. Hem Portekiz hem de Çekya (eski adıyla Çek Cumhuriyeti) o turnuvada karşılaştığımız rakipler olmuştu. Yine ilginçtir ki, o turnuvada Portekiz ile oynadığımız maçta sahada olan 2, yedek kulübesinde olan 1 oyuncu aradan geçen 16 yıla rağmen hala aktif olarak Portekiz forması giyiyor. Fernando Santos’un ardından takımın başına gelen Roberto Martinez başarılı bir performans sergiliyor ve Ronaldo da artık kaptan olarak takımın en ileri ucunda konumlanıyor. Kadroya baktığımız zaman tanıdık isimler çok, çünkü daha 2022 yılında son anda Katar biletini elimizden aldılar. Peki nelere dikkat etmek gerek?
Takım 4-1-4-1, 3-4-2-1, 4-1-3-2 gibi birbirinden farklı varyantlara alışkın, bu bir başarıları. İlk olarak defansı ele alalım. Kalede Diogo Costa veya Rui Patricio, defans hattında Manchester United’dan Dalot, City’den Ruben Dias, Porto’dan Pepe (evet eski Beşiktaşlı olan), yine İber yarımadasından Cancelo, Inacio ve Joao Mario ile Paris Saint-Germain’den Danilo Pereira oynuyor. Hem dörtlü hem de üçlü defans oynayabilen takım eleme grubunda savunma açısından üst düzey performans gösterse de, yararlanabileceğimiz zaafiyetleri gayet mevcut. Özellikle sakatlık veya kadro tercihi durumunda Dalot ve Pepe’nin birlikte oynaması durumunda halinde çok mutlu olacağımı belirtmeme gerek yok. Orta sahada takımın önde gelen oyuncularından Bruno Fernandes ve kanatlarda genç Joao Felix ile Guardiola’nın öğrencisi Bernardo Silva, en büyük tehlikeleri oluşturabilecek isimler olarak öne çıkıyor. Ronaldo’nun gününde olmaması halinde, grupta oynayacağımız bu ikinci maçta ev sahibi avantajımız da mevcut diyebiliriz, Scolari döneminden farklı olarak işe yarar bir beraberlik veya sürpriz bir galibiyet almanın mümkün olduğunu düşünüyorum.
Gelelim Çekya’ya… Orta seviye bir takımdan bahsediyoruz desek yeridir. Birbiriyle iç içe olan 4-2-3-1 ve 3-4-3 dizilişleriyle oynamayı tercih eden takım iki forvetle de sahaya çıkabiliyor, kondisyonları iyi durumda. Galatasaray’ın UEFA Avrupa Ligi rakibi olan Sparta Prag’dan Borussia Mönchengradbach’a transfer olan Tomas Cvancara ile Bayer Leverkusen forması giyen Adam Hlozek takımın en büyük gol umutları. Sağ kanatta Wolfsburg’dan Vaclav Cerny ve ön liberoda, Bundesliga’da da başarılı olan Union Berlin’in formasını giyen Alex Kral da Almanya’yı iyi tanıyan oyunculardan. Takımın kaptanı ve en değerli oyuncusu ise Premier Lig’i iyi takip edenlerin yakından bileceği, West Ham United’ın ön liberosu Tomas Soucek. Defansta üçlü oynamak istediği zaman tercihini stoperlerden yana kullanıp kanatları bek olmayan oyunculara teslim eden Jaroslav Šilhavý’nin geçen sene takımdan ayrılmasıyla birlikte taktiksel olarak yapacağımız daha detaylı analizler boşa düşeceği için, grubun son maçını onlarla oynayacağımızı belirtip bu kısmı burada tamamlayabiliriz.
Son olarak kesin olmayan rakiplerimize geçelim. Yunanistan-Kazakistan ve Gürcistan-Lüksemburg maçlarının kazananları son eleme maçında karşılaşacak ve kazanan rakibimiz olacak. Her ne kadar Yunanistan ön planda olsa da, Kazakistan ve Gürcistan’ın da şansının olduğunu unutmayalım. Her halükarda, buradan gelecek rakiple ilk maçımızda karşılaşacağımız için önemli olan sakatlık yaşamadan kolay bir galibiyet alıp grubun lideri olmak. Mart ayındaki eleme maçlarından sonra rakibimiz kesinleşince, ayrıntılı bir analiz yapmanın mümkün olacağını belirterek bu yazının da sonuna geliyoruz. Yeni yılı huzur ve sevinçle geçirmenizi dileriz, iyi seneler.
*Kapak fotoğrafı fikirturu.com adresinden, diğer fotoğraflar sırasıyla haberturk.com, sabah.com.tr ve vanguardngr.com sitelerinden alınmıştır.