Birkaç ay önce Fenerbahçe’nin basketbol takımı hakkında birtakım eleştiriler yapılmıştı. Eleştirinin konusu ise takımın ligi önemsemediği küçümsediği ve gerekli performansı orada göstermemesiydi. Eleştiriler bir nevi haklıydı çünkü basketbol takımı Avrupa’da herkesin imrendiği bir takım olarak yoluna devam ederken ligde basit maçlarda kolay mağlubiyetler alıyordu. Neyse ki; Obradovic de bundan rahatsız oldu ve noktayı koydu. Benim bu konu ile ilgili düşüncem şuydu: Takım kalitesi arttıkça hedef yükseliyor ve insanlar kendilerini oraya odaklıyorlar. Hem daha iyi bir vitrin hem daha iyi bir kariyer şansı var çünkü. Takımlar bir üst seviyeye geçerken alışmak zorunda oldukları konulardan birisi de bu. Bu konuda eğer elinizde Obradovic gibi bir antrenör yoksa gerçekten sıkıntılı bir duruma düşebilirsiniz.
Ben aynı etkinin bu seneden itibaren futbol takımında da yaşandığını düşünüyorum. Neredeyse her yıl kulübe bir dünya yıldızı geliyordu ancak bu kadar sükseli ve birden fazla transfer yapıldığı olmamıştı. Birçok ünlü kulübün isteyeceği Persie, Nani, Kjaer, Diego, Markovic gibi yabancılar ve milli takımın kaliteli futbolcularının birleşmesiyle takımın kalitesi ve bakış açısı basketbol takımı gibi bir anda değişime uğradı. Zaten pek önemsenmeyen kupa maçlarında kendisini göstermesi gereken gençler bile kendisini zorlamamaya başladı. Elbette bir takımın kalitesinin yükselmesi sevindirici ancak bu aşamada bu olayın kontrol altına alınması lazım. Salı günü hepimiz Fenerbahçe’nin savaşmasını mücadelesini izledik bir Rus takımı karşısında. Herkes sezon başından beri en iyi oyunun bu olduğundan bahsediyor. Persie inanılmaz formda ve diri gözüktü. Nani fazla bencillik yapsa da sürekli sorumluluk almak istedi. Ozan çok sağlam durdu. Gökhan Gönül dünya klasında bir bek gibi oynadı. Herkes övgü peşinde. Ancak çoğu kişinin göz ardı ettiği bir durum var. Bu mücadele, istek, arzu neden ligde yok?
İlk Molde maçı hariç Avrupa’da hep ligde oynadığımızdan istekli oynadık. Hep taraftar daha mutlu, daha umutlu oldu. Ancak ne zaman lige dönsek, takımda herkes toptan kaçmaya sorumluluk almamaya başlıyor. Takımda el kaldırıp top isteyen sadece Caner, Diego ve Persie var. Ozan, Souza, Topal, Bruno ve Kjaer sadece aldıkları topları geri vermekle meşgul oluyorlar. Kimsenin oyun kurmak gibi bir isteği olmuyor. Salı günü ise orta sahayı bırakın tribünlerin sürekli homurdandığı Bruno Alves bile isabetli şekilde uzun paslar attı. Kjaer bile defanstan oyun kurdu. Gökhan asker gibi mücadele etti. Volkan bütün Lokomotiv savunmasıyla adeta dalga geçti. Böyle güzel bir oyun ve galibiyet sonrası tabii ki herkes mutlu oluyor ancak şu soru da aklımıza geliyor: Bu kapasiteleri varken, bu kadar güzel oynayıp mücadele edebiliyorken neden bunu her zaman yapamıyorlar?
Burada araya takım yönetimi giriyor. Takımın içinin kalitesi yükseldi, hedefler yükseldi. Peki takımı yönetenler de kendilerini bir üst seviyeye taşıdılar mı? Burada kafama takılan konu futbol takımında bir Obradovic’in olmaması. Teknik direktör dahil futbol şubesindeki kimsenin herkese söz geçirecek seviyede olmadığını düşünüyorum. Daha sezon başında neredeyse tüm taraftarlar Persie – Perreira tartışmasında Persie’nin tarafını tuttu. Bu futbolcuların teknik direktörlerden daha ünlü olması durumunda yaşanan doğal bir durum ancak eğer bu olay büyürse Fenerbahçe’nin bu sezon yaşadığını düşündüğüm şeyi yaşarsınız. Açıkçası futbolcuların asıl hedeflerinin Avrupa olduğu için lige asıl önemi vermediklerini düşünüyorum. Bu; şu an için sorun olarak göze batmayabilir ancak bir sonraki tur Dortmund gibi bir takım gelirse ve Fenerbahçe Avrupa liginden elenirse kafasını kaldırdığında hala kazanabilecekleri bir lig olmalı. Normalde lig önemsenmeyebilir ancak eğer şampiyon değil de ikinci olursanız Şampiyonlar Ligi’ne katılmanız neredeyse imkansız hale geliyor. Bu da daha büyük transferlere ve gelirlere kocaman bir hayır demek. Bu yüzden futbolcular ve yönetim aklını toplamalı ve bir an önce lige gereken önemi vermeliler. Şu an yapılabilecek en güzel çözüm ise şu olabilir: Gözden çıkarılan Terrenao sadece transfer işleri ile ilgilenir ve gerçekten tüm futbolculara söz geçirebilecek kariyerli birine futbol şubesi teslim edilir. Her ne kadar Terrenao sevilse de takım içi problemleri halledemedi ve bunlar daha büyük bir sorun haline geldi. Perreira’yı da futbolcuların pek dinlemediğini tahmin etmek çok zor değil. O yüzden acilen futbol şubesinin başına sözünü dinletecek birisinin geçmesi lazım.