Yaşadığımız döneme bireysel yetenekler açısından baktığımızda ne kadar şanslı olduğumuzu söylemeden edemiyoruz. “Messi’yi izleyebildiğimiz için çok şanslıyız kanka” ya da “Tarihte Usain Bolt gibi sprinter yok abi” gibi ortamlarda konuya hakim olduğumuzu gösteriyoruz. Spor dünyasında kariyerini henüz bitirmeden efsaneleşmiş ve izlediğimiz için ortamlarda hava atabileceğimiz onlarca sporcu var. Roger Federer, Kobe Bryant, Novak Djokovic, Tim Duncan, Lionel Messi, Serena Williams, Cristiano Ronaldo, Lebron James, Usain Bolt ve daha fazlası[I].
Bireysel sporları bir kenara bırakırsak takım sporlarında durum daha karmaşık. Son 10 yıla baktığımızda istikrarın ve başarının vücut bulmuş hali olan takım sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Futbolda bu tanıma uygun olarak Barcelona ve Bayern Münih var. NBA’deyse akıllara gelen tek takım San Antonio Spurs. Herhangi bir sporsever için bu üç takımın taraftarı olmaktan daha güzel bir şey olamaz.
Golden State Warriors taraftarı olduğunuzu düşünün. Warriors 2012-2013 sezonuna gelene kadar 35 yılda 29 kez play-off’u kaçırdı ve bu süre içinde sadece 4 playoff serisi kazanabildi[II]. 1991-1992 sezonundan beri üst üste playoffa girdikleri herhangi bir sezon olmadı. 1976’dan beri konferans finaline çıkamadılar ve 1997 yılından beri herhangi bir oyuncuları All-Star maçında forma giymedi[III]. 1985’ten beri 22 kez ilk 14 sıradan oyuncuyu draft ettiler[IV]. Son olarak takımın açık ara en izlenebilir, en çok zevk veren oyuncusu Monta Ellis’i, sakatlıklarla boğuşan Andrew Bogut karşılığında Milwaukee Bucks’a gönderdiler[V].
Duruma bakılınca 2012-2013 sezonuna girerken herhangi bir Warriors taraftarı için “Yeteeer Yıldırım Demirören Yeteeer” diye bağırmak gayet olağandı. Ancak Genel Menajer Bob Myers’ın 2011’de göreve gelmesinin ardından takımın çekirdeği yavaş yavaş kuruldu[VI]. Draft’tan gelen çaylaklar haricinde Andre Iguodala ve Marreese Speights, Leandro Barbosa ve Shaun Livingston hamleleriyle geçtiğimiz sezon şampiyon olacak kadro oluştu.
İlk olarak Gregg Popovich’in San Antonio Spurs’e oynattığı modern basketbolun[VII] ya da hıza ve pasa dayalı oyunun daha iyisini oynayan bir Warriors takımı var şu an sahada. Mark Jackson döneminde de Golden State kısa aralıklarla da olsa hız ve pas oyununu oynuyordu. Özellikle iç sahada topu iyi paylaşan, alan paylaşımını iyi yapan bir takım vardı. Kısa aralıklı Ancak 2014 yazında Steve Kerr’ün takımın başına gelmesiyle yepyeni bir yapı ortaya çıktı. Steve Kerr’ün ve Warriors’ın yaptıkları belki oyunu tamamen değiştirmeyecek ama bu takım, oyunun her iki yönünde yaptıklarıyla, şimdiden NBA tarihinin gelmiş geçmiş en iyi 10 takımından biri haline geldi
Stephen Curry
Stephen Curry’nin 3 sezon öncesine kadar ayak bileği sakatlıkları yüzünden basketbol kariyerine devam edip etmeyeceği belirsizdi. Şu an NBA tarihinin en iyi şutörü olup olmadığı konuşuluyor. Sadece istatistiklere bakacak olursak gelmiş geçmiş en iyi şutör olduğu kesin. Curry MVP ödülünü aldığı geçen sezondan daha formda ve 35.6 dakikada 33.6 sayı, 5.3 ribaunt, 5.6 asist ve 2.6 top çalma ortalamalarıyla oynuyor. Curry’nin kariyerindeki 3 sayı yüzdesi %44, son 3 sezondur NBA’in en çok üçlük isabeti bulan oyuncusu ve aynı zamanda NBA’de bir sezonda en çok üç sayı isabeti bulma rekorunu elinde bulunduruyor. Son olarak 2015 Play-off’larında toplam 98 üçlük atarak Reggie Miller’ın rekorunu (58) egale etti.
Klay Thompson
Bu paragrafı okumadan önce bunu izlemenizi öneririm[VIII]. 2014 yazında Kevin Love’ın Warriors’a gidebileceği ve karşılığında Klay Thompson’ın Minnesota Timberwolves’a gideceği konuşuluyordu?. Genel Menajer Bob Myers’ın takası istememesi işe yaradı. Zira Klay Thompson, Warriors’ ın kilit oyuncularından biri oldu. Hali hazırda kalburüstü bir şuta sahip olması rağmen, savunmasını da önemli ölçüde geliştirdi. Oldukça alçak gönüllü bir karakter olan Thompson, Stephen Curry’nin yarattığı savunma zaaflarını kapatırken, hücumda Warriors’ın ihtiyacı olan alan paylaşımını daha kolay hale getirdi.
Andre Iguodala
Iguodala geçtiğimiz sezona kadar kariyerindeki her maça ilk beşte çıkmıştı. Steve Kerr, sezon öncesi onunla konuşarak ondan takımın 6.adamı olmasını istedi. Bu sadece Kerr gibi çaylak bir koç için değil, en tecrübeli antrenör için bile cesaret gerektiren bir istekti. Zira, daha önce kariyerinde hiçbir maça benchte başlamamış ve henüz 30 yaşını doldurmamış, takımın en iyi 2-3 oyuncusundan birinden benchte beklemesini istemek cesaret ister[IX]. 2015 Finalleri’nde Lebron’u kısıtlı da olsa yavaşlatan Iguodala, serinin MVP’si (En Değerli Oyuncu) olmuştu[X].
Draymond Green
Draymond Green’i tek bir cümleyle tarif etmek imkansız. Lakabı “The Fastest Mouth in the West” olan Green, özellikle maç içinde yaptığı trash-talklarla eğlenceli bir karakter[XI]. Aşırı derecede duygusal ama aynı zamanda takımını antrenmanlarda ve maçlarda ateşlemekte ondan daha iyisi yok. Birkaç maçını izlediğinizde bunu rahatlıkla görebilirsiniz. Her pozisyonda savaşan, mücadele eden Green, geçtiğimiz sezon sakatlıklarla boğuşan David Lee’nin yerine ilk beşe yerleşti. Boy dezavantajına rağmen özellikle Warriors’ın pota altı savunmasını Bogut’la beraber elit seviyeye taşıdı. Modern oyunda onun gibi pota altında ribaund toplayabilen ve savunma yapabilen 4 numaraların üç sayı tehdidi olması hücumu çeşitlendirmek için oldukça önemli. Geçtiğimiz sezon Green, şutunu geliştirmesiyle hücumda alan paylaşımı konusunda Warriors’ın kilit silahı oldu[XII]. Ayrıca ligin en iyi pasör 4 numaralarından biri olan Green’in en önemli özelliği, maç içinde her pozisyondan oyuncuyu savunabilmesi. Yani Kevin Durant, Russell Westbrook veya Antony Davis’i ayak çabukluğunu veya kuvvetini kullanarak savunabiliyor. Onun varlığı, hücumu ve savunmada Warriors’ı esnek hale getiriyor.
Warriors, Steve Kerr, Yeni Sezon
Steve Kerr[XIII], Golden State Warriors’ın kimyasını değiştirdi. Mark Jackson döneminden kalan takım içi sorunlar Kerr’ün göreve gelmesiyle sona erdi. Draymond Green’in ve Harrison Barnes’ın ilk beşe yerleşmesi, Iguodala’nın benche çekilmesi cesaret gerektiren kararlardı. Kendi özgüvenini, alçak gönüllüğünü ve esnekliğini takıma aşıladı. Maç içinde pratik çözümler üretebilmesi ve risk almaktan kaçınmaması Kerr’ün diğer artıları. Başarılı olsa da olmasa da Steve Kerr bir takımın nasıl yönetileceğini herkese gösterdi. Steve Kerr’ün Warriors’ı başarıya taşımasının altında yatan birkaç önemli faktör var: Soğukkanlılığı; daha önce konferans finali veya NBA finali oynamamış bir takımı şampiyonluk yolunda önemli katkı sağladı. Vizyonu; Klay Thompson, Draymond Green gibi oyuncuların zincirlerini kırmasını sağladı.
Geçtiğimiz sezonda hücumda en verimli takım olan Warriors yeni sezonda da ligin en verimli hücum takımı[XIV]. Stephen Curry MVP olduğu geçen sezonda daha formda ve 35.6 dakikada 33.6 sayı, 5.3 ribaunt, 5.6 asist ve 2.6 top çalma ortalamalarıyla oynuyor. Sakat olan Bogut’un da takıma dönmesiyle bütün parçalar tıkır tıkır işliyor. Steve Kerr’ün yokluğuna[XV] rağmen Luke Walton yönetiminde iyi bir ritim yakaladılar.
Oyuncular, yönetim, teknik ekip ve taraftarlarına bakılırsa Golden State Warriors’ın başarısını 5-6 yıl daha devam ettirebileceğini düşünüyorum. Doğru yaklaşım ve sıkı çalışmanın ürünü olan bu takım gibi olmak zor ancak imkansız değil. Çünkü Warriors’ın önünde San Antonio Spurs gibi bir örnek vardı. Şimdi de diğer takımlar için Warriors örnek olacak. Alvin Gentry[XVI]: “1,2,3,4, ya da 5 numaralarımız yok. Bizim basketbolcularımız var. Uzunlara veya kısalara karşı oynamaktan çekinmiyoruz, birçok farklı şekilde oynayabiliriz” derken Warriors’ın felsefesini özetliyordu.
Warriors bazı maçlarda eşleşme problemi yaratan Curry – Thompson – Harrison Barnes- Andre Iguodala – Draymond Green kısa beşiyle oynuyor(Bu beşin en uzun oyuncusu 2.03 boyundaki Harrison Barnes). Bu kısa beş, savunmada topa baskı ve sürekli switch (özellikle pick&roll savunmasında adam değişerek) yaparak eşleşme problemi yaratabiliyor. Ayrıca hücumda her oyuncu şut tehdidi yarattığı için alan paylaşımını en iyi şekilde yapıp rakibe sıkıntı çıkarabiliyor. Kısa beşin en önemli dezavantajıysa çember savunmasının zorlaşması. Herhangi bir uzunun blok tehdidi olmadan potaya yaklaşan rakibi durdurmak kısa beşlerin en büyük dezavantajı. Ancak Draymond Green, sahadaki her oyuncu savunabilecek çeşitliliği Warriors’a sağlıyor. Böylece Warriors, özellikle potaya gitme konusunda sıkıntı yaşayan takımlara karşı kısa beşini etkili biçimde kullanabiliyor. Perşembe günü oynanan Clippers maçında son çeyreğin bitimine 6 dakika kala 10 sayı gerideyken, Luke Walton, Harrison Barnes’ı Festus Ezeli’nin yerine oyuna aldı ve o kısa beş maçı çevirmeyi başardı. Kısa beş 6 dakikada rakip takımı 12’de 3 ile 8 sayıda tutarken, 8’de 7 isabetle 17 sayı üretti. Sezon boyunca bu kısa beş oyunda olduğu 54 dakikada %63 isabetle rakiplerine 74 sayı fark attı, sayıların %72’sini asist üzerinden üretti. Kısa beşin attığı şutların neredeyse yarısı üç sayı çizgisinin gerisinden geldi ve bu şutları %63 gibi saçma sapan bir yüzdeyle atmayı başardılar[XVII]
Yukarıda bahsettiğim kısa beş ile ilgili istatistikler basketbolun değişimini anlamak açısından oldukça önemli. Yakın tarihte gördüğümüz Phoenix Suns (Mike D’Antoni’nin oynattığı hızlı oyun ve Steve Nash’in yönettiği hızlı hücumlar), Dallas Mavericks (Don Nelson ile 2000’li yılların başında hücum süresinin ilk saniyelerinde şut atmayı deneyen hızlı oyun), Orlando Magic (Stan Van Gundy’nin şimdilerde Detroit Pistons ile yapmaya çalıştığı blok tehdidi olan tek uzun ve 4 şutörlü sistemi) ve San Antonio Spurs (Gregg Popovich’in Spurs’ü sıradan bir savunma takımından ligin en iyi hücum takımına dönüştürmesi) örneklerini daha mükemmel hale getiren bir Golden State Warriors izliyoruz.
Modern oyun hakkında, Kaan Kural’ın söylediği gibi “Bundan en büyük kazancı ise biz izleyenler sağlıyoruz. Basketbol hiç bu kadar tempolu, hiç yeteneklerin bu kadar öne çıktığı bir oyun olmamıştı. Ve bu oyunu izlemek, hiç bu kadar keyifli olmamıştı”[XVIII]. Daha önce Golden State Warriors kadar izlemekten zevk aldığım bir takım hatırlamıyorum. Aynı anda hem hücum hem de savunmayı bu kadar verimli[XIX] ve izlenebilir hale getiren başka bir takım da hatırlamıyorum. Umarım Gregg Popovich ile San Antonio Spurs’ün başlattığı ve Golden State Warriors’ın mükemmelleştirdiği bu oyun basketbola hâkim olur.
İstatistikler için http://www.basketball-reference.com
DİPNOT
[I] Yazının bereketini kaçırmamak için daha fazla uzatmıyorum.
[II] NBA tarihinin en iyi playoff serilerinden birinde, 8. Sıradan girdikleri 2007 NBA Playoffları’nda o sezon NBA birincisi olan Dallas Mavericks’i elemişlerdi http://www.nba.com/playoffs2007/series/series_w1s1.html
[III] O sezon All-Star olan Latrell Sprewell büyük potansiyele sahipti ama ertesi sezon koçu P.J Carlesimo’yu boğduğu için 68 maç ceza almıştı. http://espn.go.com/classic/biography/s/Sprewell_Latrell.html
[IV] Takımın en ilginç kararlarından biri 1998 draftında Vince Carter’ı seçtikten sonra takaslayıp karşılığında bir üst sıradan draft edilen Antawn Jameson’ı almasıydı. 2001 yılında Vince Carter ile Toronto Raptors doğu finaline yükselirken, Golden State Warriors aynı sezon
[V] Golden State Warriors’ın tarihini Bill Simmons’ın bu enfes yazısında bulabilirisiniz http://grantland.com/features/how-annoy-fan-base-60-easy-steps/ Ayrıca takasın ayrıntıları için http://espn.go.com/nba/story/_/id/7683412/milwaukee-bucks-trade-andrew-bogut-stephen-jackson-golden-state-warriors-monta-ellis
[VI] 2011’de draft edilen Klay Thompson, 2012’de draft edilen Harrison Barnes, Festus Ezeli ve Draymond Green 2015’teki şampiyon takımın önemli parçalarıydılar.
[VII] http://www.yazihaneden.com/mutfak/meta/ Kaan Kural’ın modern basketbolu ve Spurs’u anlatan yazısı bu konuda çok şey anlatıyor.
[VIII] Klay Thompson geçtiğimiz sezon Sacromento Kings karşısında bir çeyrekte 13’te 13 isabetle 37 sayı atmıştı https://www.youtube.com/watch?v=Sc3m3BwfylA
[IX] Allen Iverson sonrası Philadelphia 76ers’ın süper yıldızı olması beklense de Iguodala hiçbir zaman o potansiyeli taşımadı. Ancak çok yönlülüğü onu ortalamanın üstünde bir oyuncu yaptı.
[X] Andre Iguodala serinin son 3 maçına ilk beşte çıktı ve NBA tarihinde final serisinin bütün maçlarında ilk beş çıkmadan MVP seçilen ilk oyuncu oldu.
[XI] Trash-talk, rakibi demoralize etmek amacıyla yapılan tahrik edici konuşmalar olarak bilinir. Trash-talk dünyasının ustaları bence Reggie Miller, Michael Jordan ve Gary Peyton’dır. Ayrıca merak edenler için https://www.youtube.com/watch?v=7Ms02gNaYjk
[XII] Draymond Green hakkında daha fazlası bu enfes yazıda http://grantland.com/features/nba-golden-state-warriors-draymond-green-michigan-state-spartans/
[XIII] Oyuncuyken 5 kez NBA Finalleri’ni kazanan Kerr (3’ü Michael Jordan’lı Chicago Bulls ve 2’si Tim Duncan’lı San Antonio Spurs’le), 2007-2010 yılları arasında da Phoenix Suns’ın genel menajeriydi.
[XIV] Yeni sezonda çıktığı 14 maçın tamamını kazanan Warriors, maç başına 100 pozisyonda ortalama 114.83 sayı buldu. Ayrıca savunmada maç başına 100 pozisyonda ortalama 100.30 sayıya izin verdiler, bu alanda da ligin en iyi savunma yapan 5. takımı konumundalar.
[XV] Temmuz ayının sonlarında belinden ameliyat olan Kerr’ün yerine takımın başında geçici olarak asistan koç Luke Walton yer alıyor. Steve Kerr’ün takımın başına ne zaman döneceği net olarak belli değil. Kerr, geçtiğimiz Perşembe oynanan Los Angeles Clippers maçı için ilk kez takımıyla birlikte seyahat etti. Ne zaman takımın başına döneceği konusunda net bir bilgi yok.
[XVI] Geçtiğimiz sezonun şampiyonun şampiyonu Warriors’ın hücumdan sorumlu asistan koçu olan Gentry, yeni sezonda Anthony Davis’li New Orleans Pelicans’ın baş antrenörü oldu.
[XVII] http://hangtime.blogs.nba.com/2015/11/20/small-lineup-is-warriors-devastating-trump-card/
[XVIII] http://www.yazihaneden.com/mutfak/meta/
[XIX] Warriors, geçen sezon NBA’de hücum verimliğinde birinci, savunma verimliliğinde ikinci sıradaydı. Yeni sezonda da hücum verimliliğinde birinci, savunmada beşinciler http://www.basketball-reference.com/leagues/NBA_2016_ratings.html