Spor yapmayı, spor hakkında konuşmayı ve sportif bireyler yetiştirmeyi gündelik bir iş hâline getirmiş durumdayız ülkece. Artık daha fazla spor kanalımız, daha fazla spor tesisimiz, daha fazla yatırımcı desteğimiz ve en önemlisi daha fazla merakımız var. Sokaklarda iki taşı direk yapıp gazoz kapağıyla top oynayan çocuklardık bizler. Fakat şimdi yeni yetişen gençleri, ellerinde raketle kortlarda tenis oynarken veya ayaklarında patenler ile buz pistinde hokey antrenmanı yaparken görüyoruz. Bu gelişmeler gösteriyor ki Türkiye’miz spor alanında da hızlı bir kalkınmaya niyetlenmiş durumda. Fakat her ne kadar spor, fiziksel aktivitelerden oluşan bir etkinlik olsa da bu kalkınmanın sağlıklı ve etkili olması açısından sporun teknik ve akademik kısmının içerdiği kavramların da tam manasıyla kavranması ve anlatılması gerekmektedir. Bundan ötürü iç içe geçmiş olan sporda amatörlük ve profesyonellik kavramlarını inceleyeceğiz.

Profesyonellik, zevk veya heves gibi manevi hisleri tatmin etme amacı gütmeden, kişinin kazanç ve geçimini sağlama amacı dâhilinde spor yapma durumudur.Tüzükte yer alan bu tanımı basitleştirmek gerekirse; sporcu yaptığı sportif faaliyetlerden gelir elde ediyorsa profesyoneldir. Amatörlük ise sporcuların spor faaliyetlerine katılmasından ötürü doğan zorunlu giderler (konaklama, sigorta, antrenman, yol masrafı vb.) dışında herhangi bir ücret almaması durumudur. Ancak bilindiği üzere kamuoyunda, gelir elde ettiği hâlde amatör olarak adlandırılan federasyonlar, kulüpler ve oyuncular bulunmaktadır. İşte bizleri ikilemlere ve kavram kargaşasına sürükleyen durum tam da burada başlamaktadır.

Amatörlük kavramının devam etmesini ve profesyonellikle olan ayrımını sürdürmesini sağlayan en önemli etken Türk vergi hukukudur. Bu hukuk çerçevesinde profesyonel kulüp ve sporcular farklı bir şekilde vergiye tabi iken amatörler profesyonellere oranla daha az vergi sorumluluğuna sahiptirler. 1951 yılında futbol, Profesyonellik Talimatnamesi ile beraber ilk profesyonel spor branşı olarak adını Türk spor hukukuna yazdırmıştır. Fakat buna rağmen, bazı zamanlarda tenis, boks, güreş, atletizm, golf gibi amatör olarak adlandırılan branşlarda, futboldan elde dilen gelire yakın veya daha fazla kazanç elde edildiği görülmektedir. Federasyonlar devletin uygulamış olduğu ağır vergilerden kaçmak adına kendilerini profesyonel olarak değil de amatör olarak gösterip devam etmektedirler. Eğer bu tarz yollar izleyen federasyonları ve kulüpleri incelersek profesyonel olanlardan aşağı kalır yanları olmadıklarını ve yönetilme şekillerinden antrenman programlarına kadar profesyonel bir işleyişi gerçekleştirdiklerini görürüz. Resmiyette gelir elde ettikleri gözükmeyen çoğu amatör oyuncunun da vergi verme yükümlülükleri bulunmamaktadır. Gazi Üniversitesi Öğr. Gör. Dr. Esra Erturan, bu durumu “gizli profesyonellik” olarak tanımlamaktadır. Maalesef kafalarda oluşan ve kargaşaya yol açan paradoks, göründüğü üzere amatörlük adı altında vergi muafiyeti hakkına sahip olmaya çalışmaktan kaynaklanmaktadır.

Her ne kadar bu vergi oyununu tasvip etmesem de amatör federasyon ve kulüplerin imkânlarını göz önüne aldığımızda bu kaçınılmaz yola girmeye zorlandıklarını net bir şekilde görürüz. Onları bu yanlış yola sokan kimseler ise çıkarcı federasyon ve kulüp yöneticileridir. Kulüplerin ve federasyonların ihtiyaçlarının giderilememesi ve devletin, amatörlük ve profesyonellik kavramlarını ayıran maddeyi göz ardı eden yöneticilerden kulüp ve federasyonları kurtaramaması bu durumu tetiklemektedir. Bahsettiğimiz amatör kulüp ve federasyonlar gençlerimizi spora bağlayan en önemli kurum ve kuruluşlardır. Bu sayede birçok gencimiz uyuşturucu, alkol, sigara, kumar gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durup sporla beraber fizik ve zihinlerini geliştirerek sağlıklı bir yaşam yaşamaktadırlar. Bu durum sağlıklı bir neslin yetişmesi adına gayet umut vericidir. Gelişmeler sayesinde ülkemizin en fazla yatırım yaptığı alanlardan biri olan sağlık sektörüne binen yükün azalacağı gerçeği de ortadadır. Ayrıca sporun getirmiş olduğu sorumluluk bilinci ve daha birçok fayda gençlerin topluma yararlı bireyler olarak yetişmesine olanak sağlamaktadır. Bu gençler kendilerinden sonra gelecek nesillere de örnek teşkil ederek sosyal, sportif ve entelektüel bir neslin temellerini atacaklardır. Amatör ruhla yapılan sportif faaliyetler bu güzellikleri mümkün kılacaktır. Bundan ötürü devletimiz amatör kulüp ve federasyonlara olan yardımlarını artırarak bu kurumları gelir elde etme veya kaynak bulma gibi maddi konuları düşünmek zorunda bırakmamalıdır. Tek odaklanmaları gereken nokta spor aşkı dolu amatör ruhlu sporcular yetiştirmek olmalıdır.

Her geçen gün sporda amatörlük ruhunun daha çok zedelendiğini gözlemleyen biri olarak bu kavram kargaşasının ortadan kalkacağı konusunda pek ümitli değilim. Ayrıca menfaat dolu bir spor anlayışının insanlar tarafından yavaş yavaş kabul edilmesi de beni rahatsız eden bir diğer nokta. Fakat bütün bu olumsuz hissiyatıma rağmen, her şeye inat, AMATÖR RUHLU SPORCULARIN çoğalması dileğiyle…

 

KAYNAKÇA
• Şahin, H, M.: “Beden Eğitimi ve Sporda Temel Kavramlar Sözlüğü”, Gaziantepspor Kulübü Spor-Eğitim Yayınları, Yayın No:1, s.22, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2002
• İmamoğlu, A.F.; Karaoğlu, E., Erturan, E.E.; Türkiye’de Spor Kulüplerinin Yapısal Nitelikleri ve Temel Problemleri, Gazi Beden Eğitimi ve Spor Dergisi, Cilt 12, Sayı 3, Temmuz 2007, S.12.

Leave a Reply