Teniste sporcuların başarılarını ölçen en ciddi kriter Grand Slam şampiyonluklarıdır. Elbette başka kıstaslar vardır, örneğin hangi turnuvalarda kaç kupa kazanılmış veya kaç yıllık bir kariyerde neler başarılmış gibi, ancak ilk bakılan ve değerlendirmeye yön veren kıstas 4 büyük turnuvadaki karnelerdir. Bugün itibariyle tenisin 3 büyük isminin Grand Slam sayıları şu şekildedir: Roger Federer 20, Rafael Nadal 18, Novak Djokovic 16. Bu sayılara en çok yaklaşan isimler, 7’si Wimbledon olmak üzere 14 şampiyonluk ile Pete Sampras ve 6’sı Avustralya Açık olmak üzere 12 ile Roy Emerson. Aktif oyuncular içinde ise yalnızca Andy Murray ve Stan Wawrinka’nın 1’den fazla Grand Slam şampiyonluğu bulunuyor. Bu resimden çıkarılacak en ciddi anlam şudur: bu üç isim, şimdiden tenis tarihinin en büyük 3 sporcusu olduklarını fazlasıyla kanıtlamış durumdalar. Birkaç yıl öncesine kadar Roger Federer’in tenisin gelmiş geçmiş en büyüğü olduğu konusunda pek çok insan hemfikirdi. Ancak aradan geçen yıllarda Rafael Nadal’ın vites artırması, Novak Djokovic’in de 2011 ve 2015 performanslarının benzerini, hatta daha iyisini 2018 ve 2019’da da sahneye koymasıyla Federer’in tahtının sallandığını söylemek mümkün. Bunun başlıca sebebi de yukarıda işaret ettiğimiz gibi Grand Slam sayılarıdır.
20 Grand Slam ile ulaşılması zor gözüken bir noktada, zirvede bulunan Federer’in yakın gelecekte tenisi bırakması bekleniyor. Eğer ekselansları insanüstü bir başarı gösteremezse 20 veya 21 Grand Slam şampiyonluğu ile kariyerini noktalayacak. Son dramatik Wimbledon finalinde Novak Djokovic’e karşı 2 maç puanından bir tanesini alabilmiş olsaydı bugün 21 şampiyonluğu olacak ve ulaşılması bir nebze olsun daha güç bir noktada kendini konumlandırmış olacaktı. Elbette bunun bir sebebi de, çaldığı şampiyonluğun Djokovic’in hanesinden eksilmesi ve Sırp tenisçiyi 15’te bırakması olacaktı, ancak olmadı. Gelinen noktada, yukarıda belirttiğimiz gibi Federer insanüstü bir başarı gösterip kariyerini bitirmeden 3-4 Grand Slam daha kazanamazsa, hem Nadal’ın hem de Djokovic’in kendisini geçeceğini öngörmek zor değil. Bu yazımda, bu öngörümün sebeplerini ve kehanetlerimi paylaşmak istiyorum.
33 yaşına geçen ay giren Rafael Nadal, kariyerinin başından beri toprak kortta öyle bir hakimiyet gösteriyor ki, önümüzdeki 5 yılda da kendisinden Roland Garros şampiyonlukları beklemek mantıksız bir kehanet değil. Son 7 yılda oynadığı Roland Garros finallerinde yalnızca 2 set veren ve toplamda 12 şampiyonluk kazanan Nadal’ın önümüzdeki 5 seneye de hükmedeceği ve Şilahşörler Kupası’nı en az 4 defa daha kucaklayacağını düşünüyorum. Bu sayının daha fazla olması içten bile değil zira şu anda toprak kortta kendisine rakip olacak kimse yok ve Nadal da toprak kortta her geçen yıl daha iyi oynuyor gibi görünüyor. Bununla beraber, kariyerine en az 5 sene daha devam edeceğini düşünürsek, Roland Garros dışında en az 1 Grand Slam daha kazanma şansı olduğunu düşünüyorum zira Federer bıraktığı zaman ciddi bir rakibi eksilmiş olacak ve Nadal elbette bir turnuvada daha kupaya uzanma başarısı gösterecektir. Bu kehanetlerimi belirtirken oldukça kötümser olduğumu anlamışsınızdır zira Nadal önümüzdeki 8 yılda 6’sı Roland Garros olmak üzere en az 8 şampiyonluk daha kazanabilir. En kötümser senaryoda bile kariyerini 23 Grand Slam ile noktalayacak ve bu sayı Federer’i geçmek için yeterli olacaktır. Tarihin en büyüğü olduğunu iddia etmek için en geçerli argümanlarımız ise toprak kortta gösterdiği emsalsiz hakimiyet ve olası Grand Slam şampiyonluk rekoru olacak. Öylesine büyük bir hakimiyet ki, tarihin herhangi bir yerinde bir tenisçinin bir Grand Slam’i en az 12, muhtemelen daha çok, defa kazanması buradan bakıldığında çok mümkün görünmüyor. Bir nevi Nadal, tenis tarihinin en görkemli ve en ulaşılmaz rekorunu elinde bulunduruyor, yanına da uzun yıllar kimseyi yaklaştırmıyor olacak. Bununla beraber genç yaşında, çok formda olan Federer’den pek çok şampiyonluk çalmasıyla, Federer’in ulaşacağı çok daha görkemli sayıları engellemiş olması da önemli bir olgu olacak. En büyük eksiği ise son 3 yılda ortaya çıkmış vaziyette: 3 yıldır Nadal büyük maçları kazanamıyor. 2017 ve 2019 Avustralya finalleri, 2018 ve 2019 Wimbledon yarı finalleri hep Djokovic ve Federer’e karşı çekişmeli geçen maçlardı ve Nadal bu maçların hepsini kaybederek kupaları rakiplerine armağan etti. Bu 4 maçın 2’sini kazanabilmiş olsaydı ortaya kendisi lehine çok daha olumlu bir tablo çıkmış olacak, belki de şimdiden Federer’i geçmiş olacaktı.
Novak Djokovic 16 Grand Slam ile 3. sırada bulunuyor olsa da hepimiz onun rahatlıkla, belki de önümüzdeki sezonun ortasına geldiğimizde, 20’ye ulaşacağını ve geçeceğini biliyoruz. Sırp raket 1 yıldır eşi görülmemiş bir dominasyon ile 5 Grand Slam turnuvasının 4’ünü kazandı ve ilk 2 sıradaki rakiplerinin ensesine yapıştı. Şu anki form durumuyla Amerika Açık’ın da en büyük favorisi durumunda ve kazanırsa Nadal ile arasında bir şampiyonluk fark kalmış olacak. Kendisinin Nadal’dan bir yaş da küçük olduğunu düşünürsek, kariyerini bitirdiğinde Federer’i de Nadal’ı da geçmiş olması gayet mümkün görünüyor. Bunu elbette Djokovic’in sönmeyen kazanma azmine ve eşsiz mental kuvvetine güvenerek söylüyorum. Djokovic hakkında bir kehanette bulunmak çok kolay değil zira önümüzdeki 4 seneyi senede 3 Grand Slam ortalama ile geçirerek 28 gibi ulaşılması imkansız gözüken bir noktaya da varabilir. Bunun yanında, 2016’da yaşadığı mental yorgunluğun benzerini bugünlerde yaşayarak birkaç yıllığına düşüşe geçip meydanı Nadal’a da bırakabilir. Hepimiz biliyoruz ki Djokovic, 2016 ve 2017 yıllarında mental anlamda çöküş yaşamasaydı şimdiden Federer’i geçmiş, tarihin en iyisi tartışmasını da bugünlerde büyük ölçüde kapatmış olabilirdi. Yine de bu tartışmanın bence en büyük adayı kendisi ve bunun en büyük sebebi de her kort türüne yaymayı başardığı hakimiyeti. Şimdiden Avustralya’yı 7, Wimbledon’u 5, Amerika’yı da 3 defa kazandı ve bu turnuvaları birer-ikişer defa daha kazanacağını tahmin etmek zor değil. Djokovic’in en az 22, en fazla da 28 Grand Slam şampiyonluğu ile kariyerini noktalayacağını ve bu tartışmanın en büyük adayı olarak tarihe geçeceğini düşünüyorum. Pek çok aklıselim tenissever kendisini tarihin en büyüğü olarak addedecek ve bunun için de çok kuvvetli argümanları olacak: tüm kortlarda sahip olduğu büyük hakimiyet, 9 Masters turnuvasının hepsini kazanmış olması ve muhtemelen de sahip olacağı Grand Slam şampiyonluk rekoru bunlardan sadece birkaçı…
Gelelim kortların gördüğü en zarif oyuncuya, Roger Federer’e. Saatlerimizi 2 yıl geriye sararsak, Nadal’ın veya Djokovic’in Grand Slam sayısında Federer’i geçmesi düşük bir ihtimal olarak gözüküyordu. Buna duyulan derin güvenle, birçok tenissever rahat bir biçimde kendisini tenisin en büyüğü olarak adlandırıyor, hatta spordaki tek muadilinin de Michael Jordan olduğunu iddaa ediyordu. Tamamen haksız sayılmazlardı zira Federer 8. defa Wimbledon’u kazanmış, Djokovic’e 8, Nadal’a da 4 Grand Slam fark atmıştı. Federer gerçekten de eşsiz bir oyuncuydu: 36 yaşındaydı ve kazanmaya devam ediyordu. Ne oldu da Federer o günden beri tek şampiyonluk kazanırken Nadal 3, Djokovic ise 4 defa Grand Slam şampiyonluğu kazandı ve Ekselansları’nın ensesine yapıştı? Her şeyden önce Federer 2018 Wimbledon çeyrek finalinde Kevin Anderson’a karşı konsantrasyon eksikliği yaşadığı maçı kaybetti ve 9. Wimbledon şampiyonluğu şansını tepmiş oldu. Kevin Anderson’u yenebilseydi John Isner ve finalde Nadal/Djokovic kendisine fazla zorluk çıkarmayacak rakiplerdi zira Nadal ve Djokovic çimde en iyi performanslarını göstermiyordu ve son derece çekişmeli geçen yarı final maçından sonra finale çok yorgun biçimde çıkacaklardı. Bunun 1 sene sonrasında aynı turnuvada finalde üst üste bulduğu 2 maç puanından birisini kazanabilmiş olsaydı da Grand Slam sayısı 20’de kalmayacaktı. Hatta iki senaryonun da gerçekleşmesi durumunda Djokovic ile arasına 8 Grand Slam fark koyup kendisini büyük bir korumaya almış olacaktı. Bugün gelinen noktada ise Djokovic sadece 4 şampiyonluk daha kazanırsa Federer’in tahtını yıkmış olacak ve bizler, büyük bir güvenceyle Djokovic’in Federer’den daha iyi olduğunu söyleyebileceğiz. Bunun başlıca sebebi Djokovic ve Federer’in her tür kortta çok başarılı olması ve bir dengeyi sağlamış olmaları. Böylesi bir durumda da kimin Grand Slam şampiyonluğu daha çoksa o daha büyüktür diyebiliriz. Nadal bu ikili ile aynı kulvarda değil zira elinde tarihin en ihtişamlı rekorunu bulunduruyor ve Grand Slam sayısında her ikisinin de önünde bitirebilir. Bununla beraber eğer Djokovic frene basmaz ve 2 seneye Federer’i geçip, 4 sene içerisinde de 25 Grand Slam’e gelirse artık Nadal’ın da onun önünde durması pek mümkün olmayacak. Yani Federer bence, Nadal’a karşı yıllardır verdiği savaşı kaybetmek üzere ancak tamamen Djokovic’e bağlı olan sebeplerle yarışı Djokovic’in önünde veya arkasında bitirebilir. Ancak onu tarihin en büyüğü olarak niteleyecek tenisseverlerin çok daha öznel argümanları olacak: oynadığı oyunun estetikliği, eşsiz yeteneği, bizlere gösterdiği centilmen karakteri ve 2001’den beri kazandığı onlarca şampiyonluk onu tarihin en iyisi yapmak için yeterli olacak pek çokları için.
İşte benim bu amansız yarışa yorumlarım bu yönde. 2019 Wimbledon finalinin bir kırılma noktası olduğunu ve Federer’in tahtını ciddi bir biçimde salladığını düşünüyorum. Sıradan bir kayıp değil, en büyük tehdit Djokovic’e kaptırılmış bu şampiyonluk ileride Federer’i çok üzebilir. Bunun bilincinde olan Federer’in, tenisi bu yıl bırakmayacağını ve en azından bir yıl daha major turnuva kazanmaya gayret edeceğini düşünüyorum zira ne Nadal ne de Djokovic frene basacak gibi görünmüyorlar. Federer Grand Slam sayısını artırmazsa iki rakibi de onu geride bırakacak ve Federer bu tartışmanın en zayıf adayı olarak anılacak. Bu yarışmadan Federer’i en zayıf noktaya taşıyan, Djokovic’i de büyük farkla zirveden uzak tutan etken kuşkusuz Rafael Nadal’ın toprak kort performansı. Rafael Nadal 5 yıl daha Paris’e ambargo koyarsa hem Federer’i aşağısına almış olacak, hem de Djokovic’ten 5 kupa daha kaçırmış olacak. Bu sebeple Grand Slam yarışını Nadal veya Djokovic, en yakın rakibinden 1-2 fazla şampiyonlukla tamamlamış olacak gibi görünüyor. Benim tahminim hem Nadal hem de Djokovic 24-25 gibi bir sayı ile kariyerlerini tamamlayacak ve hatta belki eşit sayıda kalacaklar. Bu nedenle artık gençlerden daha büyük ataklar, Grand Slam’lerde daha büyük başarılar talep ediyoruz. Son 11 Grand Slam’in tamamının, son 17 Grand Slam’in de 15’inin bu 3 oyuncu tarafından kazanıldığını düşündüğümüzde, turdaki diğer oyuncuların da artık kupalara aday olmasını bekliyorum. Dominic Thiem’in toprakta Nadal’dan çalacağı şampiyonluklar veya Tsitsipas’ın Avustralya’da Djokovic’e takacağı çelmeler bu kızgın yarışı epey etkileyecek. Ancak benim en büyük temennim, 37 yaşında hâlâ Wimbledon finali oynayan Federer’in en azından 2 sene daha oynayıp 1-2 kupa daha kazanarak bu yarışı çok daha kızgınlaştırması. 3 tenisçinin de eşit veya kazananın 1 farkla önde bitirdiği gibi bir tabloyu belki de yüz yıl boyunca enine boyuna tartışır ve işin içinden çıkamayız. İşte bu, sporun en güzel ve keyifli özelliğinin nirvanası olur.
Bu 3 tenisçi de eşit; ancak içlerinden birisi, eşitler içinde en iyisi olacak.
Kaynakça:
Resimler aşağıdaki adreslerden alınmıştır:
https://www.si.com/tennis/roger-federer-rafael-nadal-novak-djokovic-grand-slam
https://www.essentiallysports.com/federer-nadal-or-djokovic-who-is-the-king-of-return
https://www.tennisworldusa.org/tennis/news/Novak_Djokovic/74513/mental-strength-is-what-sets-novak-djokovic-apart-of-federer-and-nadal
https://www.eurosport.com/tennis/french-open/2019/a-look-at-rafael-nadal-s-12-french-open-final-victories-after-beating-dominic-thiem_sto7321330/story.sht
https://www.heraldsun.com.au/sport/tennis/roger-federer-could-reclaim-world-no1-ranking-next-month-after-historic-wimbledon-win/news-story/d33c174e7f0f683eb69e9427b7f9a80