Sezonun son Grand Slam tenis turnuvası Amerika Açık 27 Ağustos günü başlıyor. Son setinde tie-break oynanan, Nike ve benzeri sponsorların gönlü olsun diye düzenlendiği iddaa edilen, Grand Slam’liği bile tartışılan ancak yine de sezonun en önemli duraklarından biri olan Amerika Açık bu yıl da sürprizlere ve hikayelere gebe desek yeridir zira öncesindeki iki haftada gerçekleşen turnuvalarda gördük ki geçen yılki yıldız tenisçi eksiği bu sene olmayacak. Kanada ve Cincinnati’de oynanan Masters/Premier turnuvalarından gördüğümüz üzere bu yıl kadınlar ve erkekler turunun ağır topları New York’a çok formda gelecekler. Bu yazımda da bu büyük turnuvalarda yaşananları özetlemek ve Amerika Açık’ta bizi nelerin beklediğinden bahsetmek istiyorum.
6 Ağustos’ta Kanada’nın Toronto kentinde başlayan ATP Masters ve Montreal kentinde başlayan WTA Premier Rogers Cup turnuvaları oldukça keyifliydi. Erkekler tarafında Rafael Nadal’ın 4.kez şampiyon olduğu turnuvada gözümüze çarpan ilk isim Stefanos Tsitsipas idi. 20 yaşındaki Yunanistan’lı tenisçi sırasıyla Dominic Thiem, Novak Djokovic, Alexander Zverev ve Kevin Anderson gibi seribaşlarını yenerek finale kadar yükseldi, doğum günündeki finalde çok iyi bir 2. set oynamasına karşın Nadal’ı mağlup edemedi ancak Amerika Açık için oldukça iddalı olduğunu hepimize göstermiş oldu. Sezon ortasında Barcelona’da yine seribaşlarını yenerek finale çıkmış ancak finalde yine Nadal’a boyun eğerek kupayı kaybetmişti, ancak her geçen gün tenisinin üzerine koyan bu genç yıldız adayı Amerika Açık’ın da kaderini belirleyecek isimlerden birisi olacak gibi görünüyor.
İkinci olarak Stan Wawrinka’nın da iyi bir turnuva geçirdiğini söylemeliyim. İsviçreli tenisçi Kyrgios ve Fucsovics’i yendikten sonra Nadal’la karşılaştı, son derece çekişmeli geçen 2 set sonunda mağlup oldu ancak sonrasında Cincinnati’de de gösterdiği performansla Amerika Açık’ a hazır olduğunun sinyallerini bize vermiş oldu. 2016’da New York’ta şampiyon olan, 1.5 yıldır gözden uzak Wawrinka için geri dönüş yeri Amerika Açık olacak gibi görünüyor. Novak Djokovic ve Stan Wawrinka’nın formlarını geri kazanmış olarak katıldığı bir Amerika Açık benim 2 yıldır yolunu gözlediğim bir olaydı, nihayet oluyor gibi.
Kanada’nın bir diğer büyük kenti Montreal’de de Rogers Cup’ın kadınlar ayağı oynandı. Sadece 3. turda Pavlyuchenkova’ya bir set vererek finale kadar gelen Simona Halep, finale kadar set kaybetmeyen Sloane Stephens’ı Roland Garros finalinde olduğu gibi yine yendi ve 1 yıl aradan sonra tekrar Montreal’de şampiyonluğa ulaşmış oldu. Geçen sezon burada şaşaalı bir şampiyonluk elde eden ve bu sene de favori olarak gelen Svitolina yarı finalde Stephens’a mağlup olarak Amerika Açık öncesi pek de iyi sinyaller vermedi. Seribaşları Angelique Kerber ve Caroline Wozniacki erken turlarda havlu atarken, Ashleigh Barty, Caroline Garcia ve Anastasija Sevastova iyi performanslar sergilediler. Bu isimlere Kiki Bertens’i eklemek gerekir ancak kendisi hakkında biraz daha uzun bir paragrafı aşağıda yazacağım. Kısacası Simona Halep ve Sloane Stephens’ın muazzam oynadığı, ikilinin Amerika Açık’a da talip olduklarını gösterdikleri bir turnuva oldu WTA Montreal Premier.
Rogers Cup’ın hemen ardından başlayan Cincinnati’de de çekişmeler devam etti, Halep burada da zorlanmadan finale çıktı ancak karşısında CoCo Wandeweghe’yi, Caroline Wozniacki’yi, Elina Svitolina’yı ve Petra Kvitova’yı mağlup ederek finale yükselen Hollandalı Kiki Bertens’i buldu. İlk setini rahat kazandığı, şampiyonluk puanı değerlendiremediği maçı kaybeden Halep iki Premier kazanıp sükse yapma şansından mahrum kalırken, turnuva boyunca çok iyi tenis oynayan ve finalde de oyununu zirveye çıkaran Bertens de kariyerinin en önemli kupasını kazanmış oldu. Toprak kortlarda başarılı olan ancak bu başarısını orta/hızlı kortlara taşıyamayan Bertens de bu sezonki Wimbledon’da oynadığı çeyrek final ve burada kazandığı kupa ile birlikte artık daha geniş yelpazede tenis oynayabildiğini bizlere göstermiş oldu.
Bertens ve Halep’in dışında Petra Kvitova’nın da iyi bir turnuva geçirdiğini, Serena Williams, Kristina Mladenovic ve Elise Mertens’i yenerek yarı finale yükseldiğini söylemekte fayda görüyorum. Rogers Cup yorgunu Sloane Stephens 3. turda Mertens’e, Kerber de yine 3. turda Madison Keys’e, Muguruza 2.turda Tsurenko’ya, Pliskova 2. turda Sabalenka’ya, Svitolina da çeyrek finalde Bertens’e elendi. Seribaşlarının formsuzluğunu gösteren bu iki haftalık sürenin sonunda gördük ki Amerika Açık’ta kadınlar tarafında pek sürpriz beklememekte fayda var.
Son olarak Cincinnati’nin erkekler tarafına değinmeliyim. Rafael Nadal’ın doğal olarak çekildiği, Roger Federer’in iki numaralı seribaşı olarak katıldığı turnuvayı finalde Ekselansları’nı yenen Novak Djokovic kazandı ve ATP turundaki 9 Masters turnuvasının tamamını kazanan tek tenisçi olmayı başardı. Finale kadar Mannarino, Dimitrov, Raonic ve Cilic’i yenen Sırp raket, daha önce burada 7 kez şampiyon olan Federer’e ilk final mağlubiyetini aldırmış oldu. Wawrinka’yla 3 sete giden bir maç oynayan, David Goffin’in çekilmesiyle finale kalan Roger Federer aslında finale terlemeden geldi desek yeridir zira oynadığı toplam set sayısı 8, Djokovicinki ise 14. Buna rağmen Djokovic’ten set alamaması aslında işlerin Ekselansları için o kadar da iyi gitmediğini gösteriyor. Novak Djokovic ise her geçen gün vites artırıyor, 2015’teki fiziksel ve zihinsel formunu tam olarak yakalamışa benziyor: artık korta çıktığında maçı çoktan kafasında oynayıp kazanmış oluyor. Bu elbette Lucescu’nun Türkiye-İzlanda maçını kafasında oynayıp kazanması gibi bir şey değil, bundan daha olumlu bir etki…
Djokovic ve Federer’in dışında Marin Cilic, Milos Raonic, Pablo Carreno-Busta ve David Goffin de iyi performanslar gösterdiler ve onların da Amerika Açık için iddalı olduklarını söyleyebiliriz. Geçen yılki Amerika Açık’a erkekler tarafında sıralamanın ilk 11’inden yalnızca 5 tenisçi katılmış, turnuva adeta 5 tenisçi(Nadal, Federer, Del Potro, Anderson, Carreno-Busta) arasında geçmişti. Bu sene ise çok farklı: bu sene hem formunun zirvesinde bir Djokovic, hem sağlığına kavuşmuş bir Raonic, hem geri dönüş sinyallerini çok güçlü veren Wawrinka hem de genç ama ayakları yere basan bir Tsitsipas olacak ve turnuva kuşkusuz çok heyecanlı geçecek. Bunların yanında, zaten Grand Slam’lerde durgunlaşan ve şimdilerde de formsuz olan Alexander Zverev, bir süredir yokları oynayan Dominic Thiem ve Lucas Pouille gibi isimler için tehlike çanları çalıyor desek yeridir. Bu tenisçilerden büyük hezimetler gelmesi hiç de ihtimal dışında değil. Kadınlar tarafında ise Simona Halep ve Sloane Stephens kupanın en büyük iki talibi gibi görünüyor. Onları Petra Kvitova, Kiki Bertens, Grand Slam’lerde büyüyen Kerber ve istikrarlı Elise Mertens takip ediyor olacak. Wimbledon’da finale yükselen Serena Williams da 17 numaralı seribaşı olarak Amerika Açık’taki yerini alacak. 2017 Wimbledon’undan beri Grand Slam oynamayan, kortlara Washington’da dönen Andy Murray de Amerika Açık’a katılacak. Şimdilik haberler böyle, kuralar Perşembe günü çekilecek, bakalım bizi bu sene New York’ta nasıl hikayeler bekliyor olacak?
Bildiğim tek şey, Del Potro yine bir yerlerinde olacak bu hikayenin…
Kaynakça:
Fotoğraflar aşağıdaki adreslerden alınmıştır:
https://www.express.co.uk/sport/tennis/1004841/Roger-Federer-Rafael-Nadal-Stefanos-Tsitsipas
http://www.abc.net.au/news/2016-09-12/stan-wawrinka-defeats-novak-djokovic-to-win-us-open-final/7835150
https://www.dnaindia.com/sports/report-rogers-cup-world-no1-simona-halep-defeats-us-open-champ-sloane-stephens-in-final-2649135
https://www.express.co.uk/sport/tennis/1006743/Roger-Federer-Novak-Djokovic-John-McEnroe-Laver-Cup
https://www.techadvisor.co.uk/how-to/internet/how-watch-us-open-tennis-3633895/